Öğretmenlere tanınan şans bize de verilemez mi?

A -
A +

Sayın Başbakan ve Yardımcıları'nın dikkatine; Bizler, devletimizin çeşitli kademelerinde çalışan Lise ve Dengi Meslek Lisesi mezunu memurlarız. Bir kısmımız 25 yılını doldurduk, emekliliğe hak kazandık, bir kısmımız da emekliliği haketmek üzereyiz. 3. derecenin 6. kademesi olan müktesep hakkımız; iyi sicilimiz, başarılı çalışmalarımızdan dolayı 1 derece verilerek 2. derecenin 6. kademesine yükseltildi. Bundan dolayı şükran borçluyuz. Ancak bir arzumuz daha var: Birkaç yıl evvel, bizim durumumuza benzer; lise ve dengi okullardan mezun öğretmenler, belli bir süre kursa tabi tutularak, yüksek okul mezunu gibi 1. derecenin 4. kademesinden emekli olmaları sağlandı. Bizler de yaklaşık olarak aynı konumdayız. Bütün gayretimizle hizmet ettik ve iyi sicil aldık. Bizlere de, bir defaya mahsus olmak üzere, öğretmenlere tanınan şans verilemez mi? Benzer bir kurs bizim için de düzenlense, bize de 1. derecenin 4. kademesine çıkma imkanı sağlansa, mutlu bir emeklilik için önümüz açılsa... > Hüseyin Cerrahoğlu (Lise ve Dengi Okul mezunları adına) - SAMSUN Maaşlarda adalet Şimdiki yöneticilere ve yeni gelecek hükümete bir teklifim var. Maaşlar şu şekilde düzenlense daha adaletli olmaz mı? 1. Türkiye'nin bütçesi baz alınarak, Cumhurbaşkanı maaşı dahil, bütün maaşlar ve asgari ücret bütçenin bir oranı olarak tesbit edilebilir. 2. Emsalinin (çalışanın) maaşının %90'ı kadar maaş emekliye verilecek denebilir. Bu durumda: a) Bakanlıkların, ya da kurumların kendi personellerinin maaşlarını arttırmak için gayret sarfetmelerine gerek kalmaz. b) Vekillerimiz maaşlarını 2 dakika içinde artıramazlar. c) Enflasyon farkını verdin, vermedin kavgaları yapılmaz. d) Bütçe gelirine göre maaş artışı adaleti sağlar ve daha birçok faydalar sağlar... > Alaaddin Çeliker - KONYA Artık yüzümüz kızarıyor Şu anki yöneticiler ve seçimden sonra iş başına geleceklere, benim gibi sürünen birçok arkadaşımın da dileği olduğuna inandığım hususları iletmek istiyorum. Çoğu kişi gibi ben de fakir ve yaşlı bir babanın evladıyım. Bize iyi bir istikbal hazırlamak için çok çile çekti. Nihayet Erzurum Atatürk Üniversitesi'ni, sınıfımın birincisi, fakültenin üçüncüsü olarak bitirerek 2 sene önce Ziraat Mühendisi oldum. Bu sene kısa dönem askerlik hizmetimi de yaptım. Ama ne var ki, ben ve benim gibi birçok arkadaşım boş gezmekteyiz. Artık anne ve babamızdan harçlık istemekten yüzümüz kızarıyor. Bir ara bizim okuldan mezun olanları ilkokul öğretmeni olarak atadılar. Şimdi o imkan da kalktı. Halbuki öğretmen ihtiyacı ve başka ihtiyaçlar var. Bizim gibi, en verimli çağında boş gezen bunca gence, mühendise yazık değil mi? Bu, aynı zamanda milli enerjinin, servetin heba edilmesi değil mi? Memleketin en önemli probleminin gençlerin istihdamı olduğunu, başka birçok sıkıntının bununla halledileceğini artık anlamak ve bunun için çalışmak gerekir. Umarım yeni gelenler bu gerçeği görür... >Nurullah Müminoğlu ELAZIĞ Kıssadan hisse AB'nin, Gümrük Birliği'nin ne olduğunu bilmeyenlerimize; Satıcı bir evin kapısını çalmış. İçeriden; "gir içeri!" diye bir ses duyulmuş.. Satıcı kapıyı açıp girmeye çalışmış, fakat kapı kilitli. Israrla tekrar çalmış. İçerden aynı ses; "gir içeri!", fakat kapıyı açan yok. Tekrar zorlamış, netice aynı... Satıcı bu defa evin arkasına yönelmiş. Açık bulduğu balkon kapısından içeri girmiş. Salona geçtikten sonra, aniden karşısına salyaları akan azgın bir köpek çıkmış. Satıcı sırtını duvara vermiş, tir tir titriyor. İçerden yine aynı ses; "gir içeri!". Yavaş yavaş sesin geldiği tarafa yönelmiş. Bir bakmış ki, ses bir papağandan geliyor, evde kimse yok. Canını kurtarmaya çalışırken, papağandan aynı ses; "gir içeri!". Satıcı sinirlenerek papağana söylenmiş; "ya kardeşim, başka birşey bilmez misin sen?" Bu defa papağan; "parçala oğlum şunu!" diye bağırmış... Türkiye ile Avrupa Birliği'nin macerası da biraz buna benziyor. Gümrük Birliği'nin ne olduğu, bizi içine almamak için direnen Avrupa Birliği'nin yapısı ve gerçek niyeti ayrıntılı bir şekilde mutlaka halkımıza anlatılmalıdır. Biz neden girmek için bu kadar çaba sarfediyoruz, onlar neden almak istemiyor?.. > Selman Dinçel - MANİSA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.