Öğretmenlerimizin itibarı ve geleceğimiz

A -
A +

Çocuklarımızı, geleceğimizi teslim ettiğimiz öğretmenlerin itibarı, prestiji çok önemli. Öğrenciden, veliden, toplumdan saygı gören, onların gözünde itibarı olan bir öğretmen faydalı olur. Aksi halde bir şey beklenemez. Öğretmenlerimize bu saygınlığı kazandıracak ortam ve şartlar sağlanıyor mu? Bu itibarı olmayan öğretmenlerin öğrenciler ve halk nazarındaki durumları; bunun sonucunda da oluşacak olumsuz şartlar yeterince düşünülüyor mu? "15 yıllık bir eğitimci olarak, öğretmenlerimizin içler acısı halini sunmak istedim. Öğretmenlerimizin de, her insanın olduğu gibi ilk önceliği yaşamak ve yaşatmak (ailesini). Gördüğüm manzara korkunç. Öğretmenlerimiz, 'nasıl olur da birkaç kuruş ek gelir elde edebilirim'in telaşında. 'İddaa' bülteni elinde, okul içinde gezen öğretmenleri düşünebiliyor musunuz? Parfüm, oje, örgü, pekmez, bal, araba, elbise, çorap, tencere, tabak ve sayamayacağım birçok ürünü satmaya çalışan öğretmenlere şahit oldunuz mu? Ben oldum ve ben 'ne satabilirim'i maalesef 'ne öğretebilirim'den daha çok düşünmeye mecbur bırakıldım. Ödenemeyen faturaların, biriken borçların ve icraların ağırlığı altında ülkemizin geleceğini yetiştirme görevini ifa etmeye çalışıyoruz. Böyle bir öğretmenin saygınlığı ne olur? Öğrencilerimizin esnaf olan velilerine borcumuzu ödeyemezsek, o kişinin ve dolayısıyla öğrencimizin gözünde nasıl bir öğretmeniz?" 15 yıllık eğitimci Yakup Hocamızın belirttiği bu acı gerçekler bilinmiyor mu? Bilindiği halde neden tedbir alınmıyor? Bütçe zorluklarından, imkansızlıklardan başka bir sürü zorluklardan söz etmekle, geleceğimiz olan çocuklarımızı kurtarabilir miyiz? Devletin imkanlarının bu işi hakkıyla yapmak için yeterli olmadığı söyleniyorsa, o zaman özel kesimin de eğitime daha çok katkı yapmasının şartları neden hazırlanmıyor? "Eğitim parasız ve mecburidir" demekle sorumluluktan kurtulur muyuz? Yakup Hoca, "Eğitimin hafife alınması en büyük felakettir. Lütfen en değerli varlıklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize sahip çıkalım. Zira onların kurtuluşa ermeleri ülkemizin de kurtuluşa ermesi demektir." demekle, gerçekleri dile getirmiş olmuyor mu? Hiçbir şey yapamıyorsanız, yine hocamızın tabiriyle, öğretmenlere üç-beş kuruş karşılığında fahri görevler verin. Mesela, fiş toplama mecburiyeti kaldırıldı, muhtemelen vergi kayıpları olacak. Bu işi denetlemek için öğretmenlere fahri müfettişlik görevi verilemez mi? Belki bu yola, ticari ahlakın daha çok yerleşmesi için de katkıları olur? Bu, ya da başka bir çözüm, ama eğitimimizi ve öğretmenlerimizi bu şartlarda bırakamayacağımız artık anlaşılmalı... Bu işi devlete yaptıracaksanız, öğretmenlerimize de uygun bir ücret vermelisiniz. Eğer buna gücünüz yetmiyorsa, lütfen ideolojik saplantılardan kurtulun. Eğitim işine mahalli idareleri ve özel kesimi daha çok katın. ******** >>> Emekli din görevlilerinin mağduriyetini bitirin Maliye Bakanı'nın dikkatine; Ben, 28 yıl çalıştıktan sonra, 2004 yılında emekli olmuş bir din görevlisiyim. 2006 yılının başında yüzde 2.5; 7. ayda da yüzde 2.5 zam verildi. Çalışan imam ve polislere buna ilaveten 40 artı 40'lık ilave zamlar da yapıldı. Sonra 100 YTL daha verilerek, toplam 180 YTL artış yapılmış oldu. Sonra bu zammın aynısı emekli polis ve bekçilere de verildiği halde, biz emekli din görevlilerine verilmedi. Lütfen, biz emekli din görevlilerinin uğratıldığı mağduriyete bir an önce son verin. > Mehmet Berk-ÇORUM ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.