Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine;
Sayın Bakanım; ülkemizde eğitim alanında öğrencilerimize yeni yönetmelikle kılık ve kıyafet serbestliği hakkı tanınmış, daha sonra yeniden üniformaya dönüleceğine dair sinyaller verilmiş, bu konuda takdir sizindir.
Bilindiği gibi, okullarda kıyafet seçimi, yıllar önce İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden alınarak, inisiyatif tamamen okul yönetimi ve okul aile birliklerine verilmiştir. Bu konu öğrenci velilerine maddi anlamda büyük yük, biz iş adamlarına sıkıntılar yaşatmakla birlikte, sektördeki bazı iş adamlarına da haksız kazanç kapısı olmaktadır.
Kılık ve kıyafet konusunda fikir alışverişi yaptığınız imalat ve perakende sektöründeki meslektaşlarımızın size yansıtmadığını düşündüğüm bazı gerçekleri siz değerli bakanımızla ve vatandaşlarımızla paylaşmak istedim.
1- Bazı okul müdürlerimiz asli görevlerini unutarak okul kıyafetleri konusunda gereksiz kaprisler yaparak, öğrencilerimizin yaşına ve rahat kullanımına uygun olmayan kıyafetler talep etmektedir. "Kendi memleketlerinin spor kulüpleri, ya da taraftarı olduğu futbol takımının renklerini istemesi" gibi...
2- Sektördeki bazı iş adamları okul idaresiyle anlaşarak, yenilenen kıyafetin okulların açılmasına bir hafta kala teşhir edilmesini sağlayarak, haksız kazanç elde etmektedir. Takdir edersiniz ki, imalat uzun bir süreçtir ve bir okulun kıyafetlerinin hazırlanması en az iki ay sürmektedir. Diğer firmalar kıyafeti hazırlamaya çalışırken, anlaşmalı olan firma ürünü fahiş fiyatla satmakta ve velilerimize maddi anlamda büyük yük getirmektedir. On liraya imal edilen bir okul hırkasının doksan liraya satıldığı görülmektedir.
3- Bilindiği gibi, okul alışverişi yoğun olarak eylül ayında yapılmaktadır. Bir ilde on binlerce öğrenci olduğu ve buna karşılık okul kıyafeti satan sadece 3-4 firma olduğu düşünülürse, velilerimizin ve minik öğrencilerimizin nasıl bir ızdıraba maruz kaldığı tahmin edilebilir. Okul kıyafeti satan firmalarda o dönemlerde izdiham yaşanmakta, velilerimiz firmaların çalışanları ve yetkilileri tarafından umursamaz tavırlarla hakarete uğramakta, kıyafet sadece orada satıldığı için hakaretlere katlanarak ürünü almak zorunda kalmaktadırlar. Böylece hem hakarete uğruyor hem de fahiş fiyatlarla ürün almak zorunda kalıyor. Bu sıkıntılarla alınan kıyafet, iki yıkamada kullanılamaz hale gelerek çöpe atılıyor. Bu da velilerimizin maddi ve manevi açıdan çökmesine neden oluyor.
Yukarıda bahsettiğim sıkıntılar öne çıkan problemlerden sadece birkaçı. Bunlar gibi daha onlarcası sıralanabilir.
Bütün bu sıkıntıların çözümü tek tip kıyafetten geçmektedir. Eskiden olduğu gibi, kıyafet seçimi okul yönetiminden alınarak, İl Milli Eğitim Müdürlüklerine verilirse, belirlenen kıyafeti o ildeki bütün okullar kullanırsa, eminim hem vatandaş istediği yerden fiyat ve kalite karşılaştırması yaparak, belirli firmaya bağlı kalmadan alışverişini yapar, hem menfaatçiliğin önüne geçilerek haksız rekabet ortadan kaldırılmış olur, hem de büyük küçük bütün esnaf arkadaşlar bu sektörden faydalanır. Sektörün içinde olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, sektör gerçekten çok büyük ve parsayı belirli kişiler paylaşıyor.
Ahmet Aksoy
Su ürünlerinin korunması için Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi mühendisleri çalıştırılmalıdır
Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri ilgili kamu kurumlarında, il ve ilçe belediyelerinde istihdam ettirilmelidir, çünkü;
-Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) Balıkçılık Departmanının hazırladığı raporda, dünyadaki bütün sucul kaynakların 2048 yılına kadar yok olacağını belirtiyor ve bu konuda tedbir alınması gerektiğini açıklıyor.
-Denizlerimizde yaşayan canlı türlerinin artan kirlilik sebebiyle azaldığı ve insan beslenmesi açısından tehdit oluşturduğu belirtiliyor. (TÜİK 2008 verilerine göre Marmara'da ekonomik değere sahip 143 tür yok olmuştur.)
- Ticari kaygılarla ekonomik gelir sağlayan hamsi, palamut, kalkan gibi türler aşırı ve kaçak avlanıyor (TÜİK 2008 verilerine göre 50 yıl içerisinde Karadeniz'de yaşayan ekonomik değere sahip 52 türün yarısı yok olmuştur.)
- Beyin gelişimi ve sağlıklı beslenmede önemli rol oynayan Omega 3-6 doymamış yağ asitlerinin gelecek nesillere aktarılması gerekir.
- Su Ürünleri yetiştiriciliği ve avcılığında, sürdürülebilirliğin sağlanarak, sucul kaynaklarımızın korunması gerekmektedir.
- Su canlılarının popülasyonlarının devamı için takibi ve uygulanacak politikaların belirlenmesi gerekir.
- HES projelerinde, balıkların nesillerini devam ettirmesi için, balık geçitlerinin projelendirilmesi gerekir.
- Kıyı bölgelerinde, su canlılarının üreme ve hayat alanlarının turistik faaliyetlere, gemi taşımacılığı faaliyetlerine karşı korunması gerekir.
- Su ürünleri üretiminin sağlıklı olması için, üretim uygulamalarının yürütülmesine önem verilmelidir. Bunun için, Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendislerinin; Gıda Tarım ve Hayvancılık, Orman ve Su İşleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları'nın ilgili teşkilatlarında istihdam ettirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde, 30 yılı aşkın akademik geçmişe sahip, yaklaşık 15 bin kişilik mezunu olan Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği mesleği, gereken önemi ve ilgiyi görmemektedir. Mezunlar, alanları dışında çalışmak zorunda kalıyor. 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ile 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunuyla mesleki anlamda yetkin oldukları halde, bu konularda yetkisiz bırakılmış, istihdam alanları kısıtlanmıştır. Sucul kaynaklarımızın korunması, kontrolü ve sürdürülebilirliği için, Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri ilgili birimlerde istihdam ettirilmelidirler.
Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri
Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00