Eğitim sistemimizin iyi olmadığı, çocuklarımızın iyi yetiştirilmediği herkesin malumu. Eğitim uzmanları ve Bakan da bu gerçeği zaman zaman dile getirdiler. Milli Eğitim sistemimizin ıslahı için, yıllarını o işe vermiş bir okul müdürümüz, dikkate alınmasını ümit ederek bazı tavsiyelerde bulunmuş. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik ve yardımcılarının bu tesbit ve önerileri dikkata alacaklarına inanarak, Hatay Reyhanlı'da görev yapmakta olan, ismi bizde saklı okul müdürünün yazdıklarını veriyorum: "Bazı tespit ve tekliflerimi, belli bir sıralamaya tabi tutmadan sunuyorum. İnşallah Sayın Milli Eğitim Bakanımız, bundan sonraki uygulamalarda bizleri hatırlamış olur. 1-Milli Eğitimle ilgili mevzuat adeta çorbaya döndü. Değişen-değişmeyen, eski-yeni ve benzeri gibi. Acilen Milli Eğitim mevzuatı derlenip-toparlanarak belli sitelerde toplanmalı ve kitap olarak basılmalıdır. 2-Okullarda; eğitim-öğretim işleriyle, mali işler birbirinden mutlaka ayrılmalıdır. Biz eğitimciler, eğitim-öğretimin kalitesi ve geliştirilmesi ile ilgili çalışmalarla meşgul olmalıyız. 3-Okullarımız, neslimizin israf edildiği yerler oldu. Acil olarak neşter vurulması gerekiyor. Verimsizlik diz boyu. İdareci, öğretmen ve hizmetliler iflas etmiş. Adeta 'salla başı, al maaşı' anlayışı hakim. Bu iş 'baş öğretmen' ve benzeri şeylerle çözülmez. Öncelikle öğretmenlik mesleği, sadece puanla girilen yerler olmaktan çıkarılmalıdır. Ülkenin dününü-bugüne, bugününü-yarına bağlayacak olan eğitimciler, rastgele insanlardan seçilmemelidir. İdareci, öğretmen ve hizmetliyi verimli hale getirmenin birinci yolu maddeten caydırıcı tedbirler almaktır. Mesela, hizmetlilerin aldığı maaşta okul müdürüne inisiyatif tanınırsa, acaba bugünkü vurdum duymazlık olur mu? Öğretmenlerin verimini artırmak için, öğrencilere yönelik olarak yılda iki kez ÖSS sınavı gibi sınav yapılmalıdır. Bu sınavlarda, aynı il ve ilçenin öğretmenleri görev almamalıdır. Öğretmenin maaşı, bu sınavlarda okuttuğu sınıfların aldıkları notların ortalamasına göre hesaplanmalıdır. Tut bakalım öğretmeni, tutabilirsen. 4-Ücret yönetmeliği haksızlıklarla dolu. Birkaç çarpıcı örnekle geçiştireceğim. Seçilmiş (Anadolu lisesi ve benzeri) öğrencilerle ders yapan öğretmene 2x1 saat egzersiz ücreti verilirken, sıradan öğrencilerle ders yapanlara 10x1 saat egzersiz ücreti verilmektedir. Sadece kağıt üzerinde kalan, tam gün tam yıl uygulaması yapan okul idarecileri, her ay yüksek dozda ücret almaktadırlar. Ya diğerleri? İşini yapan atölye öğretmenleri yine yüksek oranda ücret alıyorlar. Peki işini yapan diğer branş öğretmenleri niye böyle bir ücret alamıyorlar? Genel liselerde 2000 öğrenciyle uğraşan idareciler 20 saat ücret alırken, 100 öğrencili okullar (değişik sebeplerden dolayı) 30-40 saat ücret almaktadırlar. Nasıl adalet bu? 5-Pansiyonlar, bakanlığın sırtındaki verimsiz yüklerdir. Milletin parasıyla, milletin çalışkan çocuklarının beslenmesi gerekir. Halbuki durum tam tersinedir. Milletin parası, başarısız öğrenciler için heba edilmemelidir. 6-Öğrenci sosyal ve kişilik hizmetlerine okullarımızda görev yapan rehber öğretmenler girmelidir. 7-Özellikle meslek liseleri kurs açma ve neticesinde para kazanma yerleri olmaktan çıkarılmalıdır. Genel liseler farklı mı? 8-Personelin (idareyi ilgilendirenleri hariç) özlük işleri, bizzat personel tarafından, internet ortamında takip edilmelidir. Fuzuli işlem ve yazışmalara gerek kalmamalıdır. Şu husus unutulmamalıdır ki, katsayının mağduru sadece meslek liseleri değildir. Aynı zamanda, meslek liselerinden kaçan öğrencilerin çorbaya çevirdiği genel liselerdir. Bizim kanaatimiz, eğitim-öğretimin de gereği olarak, herkes kendi sahasında olan okullara eşit şartlarda girmelidir. 10-En büyük yaralardan biri de, diğer bakanlıklarla birlikte bizde de var olan sağlık harcamalarıdır. Bu sahada müthiş bir israf, adaletsizlik ve istismar vardır. 11-Öğretmenlerin mesleki gelişimi, bilgi ve kültür düzeylerinin yükselmesi için, 'eğitim' dergimiz muhteva ve teknik olarak geliştirilerek, bütün mensuplarımıza abone olma mecburiyeti getirilmelidir."