Okul servisleri problemi çözülmelidir!

A -
A +

4+4+4 eğitim sisteminin hemen her noktası yerli yersiz tartışılırken; henüz bebeklik çağındaki öğrencilerin, servislere nasıl bineceği ve ilköğretimden ayrılan ortaokullara nasıl ulaşılacağı henüz bilinmiyor. Eskiden 1 ile 8 sınıf aynı olunca veliler çocuklarını kendi imkanları ile veya servisle bir okula götürüyordu. Şimdi okullar ilkokul ve ortaokul olarak fiziksel mekânları ile birlikte ayrılınca, veliler birden çok okula çocuğunu bırakmak zorunda kalacak veya servis ihyacı olacaktır. 66 aylık çocukların iki sokak ötedeki okula bile servissiz gitmesi düşünülemez. Eskiden liseye devam mecburiyeti yokken, her 100 öğrenciden 66'sı liseye devam ederken şimdi yasa gereği yüzde yüzü gitmek zorunda kalacak. Hal böyle olunca, bu yıl öğrencilerin servis ihtiyacı bir hayli fazlalaşacak. Bu durumda hem fiyatlarda artış olacak, hem de korsan taşımacılık artacaktır. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde servis taşımacılığı tahditli C plakalı araçlar ile yapılmaktadır. Şoförler odasının gayretleri ile, şoför esnafını korumak maksatlı çıkarılan bu düzenleme, hem şoför esnafını hem de vatandaşı ezen bir yüke dönüşmüştür. Dolayısı ile vatandaştan hava parası tahsil edilmektedir. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanan şoför esnafına ve vatandaşa yapılacak iyilik, tahditli plaka uygulamasının olmadığı illerdeki gibi, "D4 yetki belgeli" araçlarla taşımacılık yapılmasına izin verilmesidir. Serbest piyasa ekonomisi içinde, tenekeye değil de araçlara para harcayan bir şoför esnafının, çocuklarımızı daha güvenli taşıyacağını düşünmekteyiz. Kamu yararına olacak şekilde, serbest rekabet ortamını hazırlamak için piyasayı düzenleme ve uygulama yetkisi Ulaştırma Bakanlığı'ndadır. Kamunun zararına olan bu tahtidli plaka uygulamasından vazgeçilmesini istiyoruz. Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'dan; çıkardıkları Karayolları Taşımacılık Kanunu'na sahip çıkmasını, İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin'in de taşımacılık ile ilgili olarak vatandaş lehine kararlar almasını istiyoruz. Hüseyin Akça (Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Mali Sekreteri) >> Lise branş öğretmenlerine daha çok kontenjan verilmeli Atama bekleyen "Lise Branş Öğretmenleri" olarak, bize yeterli kadro ayrılmasını beklerken, 3 bin kişilik "Lise Branş Öğretmenliği" kontenjanı ayrılması, herkes için hayal kırıklığı oldu. Yeni eğitim sisteminde, lise branşlarına atamada ağırlık verileceği sözü verildiği halde, 40 bin kadro içinden yalnızca 3 bin kadro, lise branşlarına ayrılmıştır. Bu haksız ve adaletsiz öğretmen ataması kontenjan dağılımı, on binlerce lise branş öğretmenliği mezununu mağdur etmiştir. Aylarca KPSS Kursuna gidip, gece gündüz sınava hazırlanan bizler, soruların sızması sebebiyle de ayrıca mağdur edildik. Emeklerimizin ve yüksek KPSS puanlarımızın karşılığını alamıyoruz. Bizim hak ettiğimiz lise branş kadroları da formasyonu bile olmayan ücretli öğretmenlere verilmektedir. Bizler, üniversitelerde 5 yıl okuyup, KPSS'de yüksek puanlar alırken, hem sorular sızdırılarak mağdur ediliyoruz hem de çok düşük kontenjanlarla açıkta kalıyoruz. Okullarda da bizim hak ettiğimiz kadrolar ücretli öğretmenlere tahsis edilmektedir. Bizim bu aşamada taleplerimiz; Ücretli öğretmenliğin kaldırılarak, hak ettiğimiz kadroların atama bekleyen öğretmenlere verilmesi. 24 kasım 2012'de 24 bin ve şubat 2013'te 40 bin öğretmen atamasının yapılmasıdır. Bu puanlarımızı bir yıl içinde kullanacağımız için mağduriyetimiz ancak bu şekilde bir nebze de olsa giderilebilir. Atamalarda lise branş öğretmenlerine (Edebiyat, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Felsefe, Tarih, Coğrafya) ağırlık verilmesi, hem YGS-LYS başarısını artıracak, hem de okullar öğretmensiz kalmayacaktır. Atama bekleyen Lise Branş Öğretmenleri >> Dolaylı olarak zorla bağış toplanıyor Milli Eğitim Bakanlığı'na; Çocuklarımızı anasınıfına kaydettirmek için, ikili öğrenim yapan, İstanbul/Beylikdüzü'ndeki bir ilköğretim Okulu'na müracaat ettik. Okul idaresi tarafından, öğlen kısmında boş yer olmadığı için sabah kısmına kayıt yapılabileceği söylendi. Çocuklarının öğlenci olması için ısrarcı olan velilere de, "Para yatırmamışsın, bir şey yapmamışsın" denilerek, üstü kapalı olarak, bağış yapıldığı takdirde istediklerinin hemen olabileceği imâ edildi. Daha sonradan öğreniyoruz ki, bu paylaştırma, anasınıflarının açıldığı gün kur'a ile yapılıyormuş. Tabii o güne kadar, çocuklarının öğlenci olmasını isteyen, maddi durumu müsait velilerden bağış adı altında aldıkları paralarla öğlen kısmı dolmadıysa gerçekleşir bu göstermelik kur'a. Birinci sınıfların kaydı otomatik gerçekleştiği için, adeta gelir kapısı(!) kapanan okul yönetiminin, bu yolla zorla(!) bağış toplamaya devam ettiği bir gerçektir. Yani okullarda hâlâ parayı verebilen(!) düdüğü çalıyor. İlköğretim yaşı aşağıya çekildiği zaman, "Küçücük çocuklar sabahın erken saatinde nasıl kalkıp okula gidecek" deniliyordu. Neden şimdi aynı hassasiyet anasınıfları için de gösterilmiyor? Bir grup anasınıfı velisi >> Fen Fakülteleri'nin bölümleri mühendisliklere dönüştürülürse kontenjan açıkları kapanır Fen Fakültelerinden mezun olanların iş bulmada karşılaştıkları zorluklar, bu fakültelere olan ilginin azalmasına yol açmıştır. Fen Fakülteleri'nin kontenjan açığı çok olan bölümleri (bilhassa Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji Lisans); Matematik Mühendisliği, Fizik Mühendisliği, Kimya Mühendisliği, Bioteknoloji Mühendisliği, Malzeme ve Nanoteknoloji Mühendisliği olarak düzenlenirse; kontenjan açığının kalmayacağını tahmin etmekteyim. Aynı kampüste ve birbirini tamamlayan bu bölümler, kolayca mühendisliklere dönüştürülebilir. Mehmet Gündüzalp - Bornova - İZMİR > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.