Öldürmenin mazereti olamaz, akan kan durdurulabilir!

A -
A +

Bilerek ve haksız yere insanları öldürmek, vicdan sahibi hiç kimsenin kabul edeceği bir olgu olamaz. Hayat hakkı kutsal bir haktır. Cinayet hadiselerini ailesinde, çevresinde yaşayan veya iletişim araçlarıyla muttali olan insan, korkunç bir travma yaşamaktadır. Ben kendimi bildim bileli, gerek ülkemiz ve gerekse dünya ölçeğinde bu vahşet hep yaşanmış, yaşanmaya da devam etmektedir. Bilindiği gibi, bir hiç uğruna Birinci Dünya Harbinde 30 milyon cana kıyılmış, ülkemizin de bazı çapsız yetkililer sayesinde harbe sokulmasıyla iki milyon şehit vermişiz. İkinci Dünya Harbinde ise 50 milyon insan öldürüldü. İtalya'da Mussolini, Almanya'da Hitler, Rusya'da Stalin, İspanya'da Franco, Şili'de Pinochet rüzgarı dünyayı mezbahaya çevirmişti. Son yıllarda da, yaşananlardan ders çıkarmayan bazı despot liderler yüzünden kan akmaya devam ediyor... Birinci Dünya Harbi sonunda kurulan Cemiyeti Akvam, İkinci Harbin sonunda yine kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı harplerin son bulması, boş yere kan akıtılmaması, haksızlıkların bertaraf edilmesi için kurulmuştu. Ama nerede!.. Hep çifte standart, hep nabza göre şerbet verildi. İlki kapandı, ikincisi ise güçlü 5 devletin hegemonyası altında devam ediyor, hukuksuzluğa daha çok çanak tutuyor. BM Teşkilatının yeni bir yapılanmaya gitmemesi halinde, Allah korusun, 3. Dünya Harbi'nin patlak vermesi her an muhtemeldir. Yaşanacak acı tabloda kazanan olmayacağı da besbellidir. Şu açık bir gerçektir ki, Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere, hiçbir kutsal kitapta, kaksız yere kan akıtılmasına sıcak bakan bir hüküm bulunmamaktadır. Haksız yere bir insana kıymanın ne kadar büyük günah olduğu Hadis-i şeriflerde de belirtilmiş, bunları bekleyen büyük azap bildirilmiştir. Eşler arasında hunharca işlenen cinayetler, çeşitli çeteler tarafından infaz edilen faili meçhuller, kan davaları, trafikte yapılan hatalar sonucu olan kazalarla sona eren hayatlar vs... Öldürmenin mazereti olmaz. Can güvenliğinin sağlanmasında 4 temel unsurun önemli olduğunu düşünüyorum: 1. İnsanların iş ve aş sahibi olmaları için imkan ve zemin hazırlanmalı, eğitime ağırlık verilmeli. 2. Şiddete meyilli olan kişilerin; psikolog ve psikiyatri doktorlarının tedavi ve gözetiminde, iyileşinceye kadar tutulmaları gerekmektedir. 3. Dini ve milli değerler ve yaşanılanlar ehil kişiler tarafından halkımıza anlatılmalı. Peygamber Efendimiz, Eshabı Kiram ve diğer İslam büyüklerinin örnek hayatları anlatılmalıdır. 4. Hukuk düzeni yeniden ele alınmalı, ayırım gözetilmeden adalet dağıtılmalıdır. Öldüren ve teşvik edene aynı ceza devletçe uygulanmalı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis etkili olamamakta. Çözüm için bunların tamamı devreye konmalı. Öncelikle bu suçlarda liderlik yapanlar ve uzantıları tecrit edilmeli ve etkisiz hale getirilmelidir. Devletin şefkat eli istismar edilirse, kudret elini kullanmak gerekir. Necdet Akman Tek ders için binlerce öğrencinin 1 yılı heba olmasın Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi yetkililerine; Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) İktisat Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. Binlerce AÖF 4. sınıf öğrencisi gibi, ben de tek dersten dolayı sene kaybına mahkum kalmış durumdayım. Tek Ders Sınavının yapılması için, birçok arkadaşımla bağlı bulunduğumuz üniversiteye dilekçe, faks ve e-maillerle isteğimizi ilettik. Fakat herhangi bir olumlu cevap alamadık. Yaptığımız araştırmalar neticesinde AÖF'de tek ders sınav hakkının olmadığı bilgisine ulaştık. Ancak bütün örgün eğitim veren fakülteler, öğrencilerine tek ders sınav hakkı tanıyor. Gençlerin hem çalışıp hem de üniversite eğitimi alarak, meslek sahibi olmaları için kurulmuş Açık Öğretim Fakültesi'nin, tek ders sınav hakkının bulunmaması, fakültenin kuruluş amacıyla biraz ters düşmüyor mu? Bir tek ders sınav hakkı tanınıp, yüzlerce öğrenci, 1 yıl gecikmeden hayata atılabilir. Tek ders yüzünden koca 1 seneye mahkum edilen binlerce gencin, hayata 1 sene kayıpla başlaması ülkemiz ve bizler için büyük kayıptır. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi ön lisans ve lisans programları öğrencilerinin de diğer Yüksek Öğretim Kurumları öğrencileri ile aynı ve eşit haklara sahip olmaları, tek ders için öğrenim sürelerinin bir yıl daha uzamaması için Açık Öğretim Fakültesi Sınav Yönetmeliği'nin değiştirilmesini ya da ek madde konularak bu mağduriyetin giderilmesini istiyoruz. Kimse sesimizi duymuyor. Yardımcı olur musunuz? En azından birileri sesimizi duysa bizden sonra gelen insanların hakkı yenmesin. Bir grup öğrenci SGK çalışanları neden Kontrol Memuru olamıyor? Sosyal Güvenlik Kurumu Kontrol Memurları yeni yönetmelikle Denetmen yapıldı. Yıllardır kurum içindekilere verilen bu statü, önceki Bakan tarafından alındı. SGK'da, 4 yıllık fakülte mezunlarının önü kesilmiş oluyor. Maliye Bakanlığı'nda, kurum çalışanları, sınavla Uzman olabiliyor. Oysa SGK, 2 yıl önce açtığı Kontrol Memurluğu Sınavı'na bile kurum çalışanlarını almamıştır. SGK'da da kurum çalışanları Sosyal Güvenlik Uzmanlığı Sınavı'na girebilmeli, personelin önünün açılması kurum için de çok faydalı olacaktır. Kurumda yıllarca çalışmış, bu alanda büyük bir birikim edinmiş uygun personele bu hakkın tanınmaması, dışarıdan ilgisiz kişilere hak tanınması en azından haksızlıktır. Bu hak sayesinde hem çalışanlar mutlu edilir hem de kurum verimliliği artar. SGK personeline üvey evlat muamelesi yapılmamalı, mevzuat ve kurumla ilgili birikimleri değerlendirilmelidir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekir. SGK çalışanları Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.