Ülkemiz genelinde yaz aylarında karşılaşılan önemli çevre problemlerinden birisi de, bilinçsiz çiftçilerin çıkardıkları anız yangınlarıdır. Anız yangınları, toprağın mineral yapısını ve dengesini bozmakta, hayvanların ve böceklerin yok olmasına sebep olmaktadır. Anız yangınları biyo çeşitliliği tahrip etmektedir. Orman yangınlarına da sebep olan anız yangınları, ekolojik denge için büyük bir tehdittir. Anız yangınları trafik kazalarına dahi sebep olabilmektedir. Bunca tehdit ve tehlikelerine rağmen anız yangınları, her hasat mevsiminde, bölgeden bölgeye değişen aylar içerisinde kendisini hissettirmektedir. Bu büyük problemin nasıl giderileceği konusunda fikir ve çalışmalar geliştirmek, vicdanın sesini duyan herkes için büyük bir sorumluluktur. Bu husustaki cehaleti gidermek, çiftçileri eğitmek gerek. Çiftçiler, atadan-dededen-babadan gördükleri yöntemlerle, bu anız yakma işinin toprak için faydalı olduğunu sanıyorlar. İşte çiftçilerdeki bu yanlışlığı düzeltmek için eğitim gerekir. Anız yangınları toprağa zararlıdır. Bunu anlatmak gerekir. Anız yangını sırasında, "ateş içerisinde kalan, kertenkeleden çekirgeye, karıncadan kelebeğe kadar binlerce hayvanı düşünmesi gerektikleri ve bu hayvanların ölümlerinden sorumlu oldukları" hususlarında, çiftçilerin vicdanlarına hitap edilmesi gerekir. Bu konuda, Tarım Bakanlığı çiftçileri yoğun bir şekilde eğitmelidir. Çevre ve Orman Bakanlığı, ekolojik dengenin korunması için gerekli takip ve denetim çalışmalarını yapmalıdır. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı, anız yangınlarının büyük bir vebal olduğu konusunda, imamlar vasıtasıyla çiftçileri uyarmalıdır. Çok önemli bir görev de Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor. Anız yangınlarının ciddiyet ve önemi çocuklara derslerde yoğun bir şekilde anlatılmalı, çocuklar da babalarını ve büyüklerini bu hususta uyarmalıdır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na, anız yangınlarının önlenmesi konusunda başka bir görev daha düşüyor; biçerdöverlerin ekin sapını köke oldukça en yakın yerden biçmesini sağlayan ekipmanların geliştirilmesi ve bu ekipmanların kullanılmasının mecburi hâle getirilmesi gerekir. Anız yakmak, 2872 sayılı Çevre Kanunu'na ve diğer ilgili Kanunlara göre, zaten yasak olan bir eylemdir. Bu hususta, gerekli takip ve denetimler ilgililerce yapılmalıdır. Bu hususta mevzuatta bulunan yetersizlikler ve hukuki boşluklar giderilmelidir. Anız yangınlarının sorumluları çoğunlukla tespit edilemiyor. Kimsenin görmediği bir vakitte anızı tutuşturuyor. Ondan sonra çekip evine gidiyor. Anız yangınları konusundaki takibatlar yetersiz kalıyor. Bu şekildeki bir çaresizlikten kurtulmak için, tarlasında anız yangını vuku bulan çiftçiye, bu yangını en kısa süre içerisinde (mesela 15 gün içerisinde) ilgililere bildirme mecburiyeti getirilebilir. Bu durumda, çiftçiyi şu iki husus düşündürecek ve anız yangını konusunda caydırıcı olacaktır. 1- Anız yangınının toprağı işleyen çiftçi tarafından çıkartıldığı tespit edilemezse bile, çiftçiye anız yangınını bildirmediğinden dolayı ceza verilebilecektir. 2- Anız yangınını bildirmek zorunda bulunacağının farkında olan çiftçiler, kolay kolay o anızı yakmaya cesaret edemez. Tarık Rüzgar-KAHRAMANMARAŞ Üreticiye tanınan hak neden bana da verilmiyor? Tarım ve Orman Bakanlıkları'na; Bugüne kadar benim yaptığım orman çalışması ile ilgili epey yazı yazdınız. İnşallah buna değmiştir. Bu yıl 6000 fidan daha diktim, bunları sulamak için 36 km damlama borusu ve malzemelerini aldım. Devletin üreticiye tanıdığı % 50 hibe desteğine uygun proje yaptırdım. Ne yazık ki müracaat çok olduğundan güya, bana bu destek verilmemiş. Benim bu çalışmam gibi bir çalışma Türkiye'de var ise, bütün sözlerimi geri alırım. Bu çalışmam, Türkiye'de değil, dünyada örnek alınacak bir iş; bunu iddia ediyorum. Sıkıntılar içerisinde, kuraklık, susuzluk ve maddi imkansızlıklarla boğuşarak bir iş yapıyorum. Devletin tanıdığı bir imkanı, ne hikmetse alamıyorum. Yaptığım iş meydanda, gizli kapaklı değil. Devletin kolu uzun, gelip görsün, eğer yaptığım iş kötüyse, her türlü cezaya razıyım. Anadolu'nun çorak bir köşesini ağaçlandırdım, orman haline getirdim. Bunun için evimi, barkımı sattım, bütün birikimlerimi harcadım. Devletin yapması gereken bir işi, bu ülke sevdalısı bir vatandaş olarak, büyük fedakârlıklara katlanarak ben yaptım. Şimdi bütün vatandaşlara tanınan bir haktan beni mahrum bırakmaları, işi yokuşa sürmeleri reva mıdır? Orada çalışan üç kişinin aylığını ödememde ve borçla aldığım malzemeyi ödememde katkısı olur. Bunu da mı çok görecekler? Rahim Demirbaş-KONYA Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00