İran'ın nükleer çalışmaları hızla devam ediyor. İran, bu nükleer çalışmaları barışçıl amaçlarla yaptığını söylese de, Avrupalıları, Amerikalıları ve İsraillileri bir türlü ikna edememekte. Bundan dolayı da İran ile o devletler arasında çok bariz ağız dalaşı yaşanmaktadır. İşi bununla bırakmadıkları anlaşılıyor ki, İran'da iki yıldan beri nükleer faaliyetleri yürütmekte olan adamlar suikastlarla ortadan kaldırılmaktadır. Aynen bizde olduğu gibi. Bizde de ASELSAN'da çalışan üç vatan evladı, esrarengiz bir şekilde ortadan kaldırıldılar. Gerçi raporlarında intihar diyorlar ama bilirkişiler cinayet diyor. Bizim mühendislerimiz çok gizli projeler üzerinde çalışıyorlarmış. Bu mühendislerimizden biri yeni bir tank üzerinde çalışmaktaymış, diğeri ise yabancı ülkelerden aldığımız uçakların düşman tanımlama sistemlerini millileştirme üzerinde çalışmaktaymış. Emperyalist devletler, bizim ülkemizde de kahraman evlatlarımızı ortadan kaldırmakla meşguller. Uyanık olunmalı! Böyle önemli projelerde çalışan vatan evlatlarımıza mutlaka koruma verilmelidir. Öyle normal insanlar gibi sokaklarda gezmemeleri gerekir. Emperyalist devletler böyle önemli girişimleri ortadan kaldırmaya çalışacaklardır. Şaibeli Isparta uçağı kazasını da unutmuş değiliz. O uçakta bulunan bilim insanlarımız, fizik sahasında emsali olmayan bir proje üzerinde çalışmaktalarmış. Yabancılar bu projemizin de hayata geçmemesi için uçağımızı düşürmekten geri durmadılar. Böyle hayati projelerde çalışan vatan evlatlarımızın hayatta kalması gerekir. Bu sebeple, bu insanlarımızın can güvenlikleri en önde gelmelidir. Mutlaka bu önemli insanlarımıza koruma tahsis edilmelidir. Aksi takdirde emperyalist devletlerin gizli servislerine bu evlatlarımız yem olmaktan kurtulamayacaklardır. İran'daki suikastların ilgili devletlerin istihbarat teşkilatlarınca işlendiği basınımızda yazılıp çiziliyor... Bu evlatlarımızı hem önemli, kritik projelerde çalıştıracağız hem de kendilerinin can güvenliklerini sağlama adına kendilerine koruma verilmeyecek! Bu ne biçim bir mantıktır anlamış değilim! Bizlerin bu çalışmaları emperyalist devletleri rahatsız edecektir. Çünkü tekelleri kırılmaya başlayacaktır. Bunu istemediklerinden, böyle önemli projelerde çalışan vatan evlatlarımızı ortadan kaldırmaya çalışmaktalar. Buna müsaade etmemeliyiz. Böyle önemli projelerde çalışan evlatlarımızı emperyal devletlerin gizli servislerinin kucağına atmamalıyız. Büyük devlet olmanın gereği, bu insanların can güvenliklerinin sağlanmasıdır. Emperyal devletlerin gizli servislerinin ağları geniş olabilir. Fakat bizim de gizli servislerimiz var. Onların da vatan evlatlarımızın can güvenliklerini sağlamaları gerekmektedir. Çok iyi biliyoruz ki, bizim gizli servisimiz de dünyanın en güçlü gizli servislerindendir. Prangaların kırılması, söküp atılması adına, dünyayı dize getireceğimiz projeleri hayata geçirmeye çalışalım. Fakat bunu yaparken, bu önemli projelerde çalışana vatan evlatlarının can güvenliklerini de unutmayalım. Nizamettin Bekar-TRABZON Tozlu raflardaki dosyalar temizlenirken... Ahmet Bey, kanunlara saygılı; karakol, adliye bilmez. Vergilerini zamanında yatırır, suça, suçluya bulaşmaz, evden işe, işten eve gider gelir. Bir gün polis memurunun getirdiği küçük kağıt parçası ile, Ahmet Bey'in kimyası bozulur. Kağıt adliyeden geliyor, bir hafta içinde savcılığa ifade için gitmezse, polis zoruyla götürüleceği belirtiliyor. Ahmet Bey kağıdı okuyor, bir daha okuyor, bir anlam veremiyor. Kimseyle bir davası, bir sürtüşmesi, bir şikayeti yok ki. Bütün vergilerini ve faturalarını da zamanında ödediğine emin. Düşünür, bir daha düşünür, aklına bir şey gelmez... Ya birileri iftira atmışsa, ya şikayet varsa, ifade, duruşma.... Devamından Allah korusun, bu yaştan sonra bunu da mı görecekti... Bu düşünceler Ahmet Beyi rahat bırakmaz, zaten bu sebeple işini de yapamaz olur. Akşam eve gider, düşünceler orada da peşini bırakmaz. Eşi bir gariplik olduğunu anlar, sebebini sorar. Ahmet Bey geçiştirir, eşinin ve çocuklarının rahatlarını kaçırmak istemez, sessiz kalır... Geceyi uykusuz geçiren Ahmet Bey, sabah bir arkadaşının oğlu olan Stajyer Avukat gence ricada bulunur, zaten gittiği adliye orası, ilgili kaleme uğrayıp bu ifadenin esrarını öğrenmesini ister. Akşama kadar Genç Stajyer Avukatın dönmesini sabırsızlıkla bekleyen Ahmet Beyin kafasından binbir türlü düşünce geçer. Nihayet genç arkadaş gelir, ama dosya ona gösterilmemiş, ille kendisi gelsin denmiş... Ahmet Bey bir uykusuz gece daha geçirir, sabah erkenden bir avukat arkadaşını arar ve adliyeye kadar kendisine eşlik etmesini ister. Arkadaşı onu kırmaz, beraberce adliyenin yolunu tutarlar. İlgili kalemde dosyaya bakılır; Ahmet Bey bir şok daha yaşar. Taa 2005 senesinde CNR Fuar Merkezi'ndeki bir fuara gittiğinde, 20-30 araba ile birlikte kendi arabasının kelebek camının kırıldığını hatırlar. Sonra da polis gelmiş, araç sahiplerine şikayetçi olup olmadıkları sorulmuş, Ahmet Bey "evet" demiş. İşte bu ifade, 7 yıl öncesinin "evet"ine karşılık imiş... 7 yıl boyunca tozlu raflarda bekletilen dosyalar şimdi ele alınmış. Bekletilen dosyalar bitirilecekmiş. Ahmet Beyin birkaç gündür çektiği bütün azabın tek sebebi o imiş. Yoksa hırsızları yakalamak kimin umurunda. Zaten 7 yıl içinde bu hırsızlar muhtemelen çok büyük (!) işlere imza atmış ve ulaşılmaz olmuştur. Bilse bunların olacağını, o "evet"i hiç der miydi Ahmet Bey? Size de benzer bir kağıt gelirse hiç telaşlanmayın, tozlu raflardaki dosyalar temizleniyor, ondandır... Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00