İnsanlarımızın iyi niyetini ve güvenini suistimal eden kişiler, daha organizeli ve büyük projelerle piyasada bulunuyor. Önceden kapıdan kaptı kaçtı satış vb. gibi işlerle uğraşan kişilerin, teknolojiye de ayak uydurarak, daha organize bir şekilde insanlarımızın iyi niyet duygularını nasıl sömürdüklerini ve göz açıp kapayana kadar insanlara nasıl senet imzalatıp, mağduriyete sebep olduklarına bir örnek vereceğim... Bir anlık gafletle veya gaza gelmeyle alınan ama sonradan bedeli ödenemeyen ev, araba gibi eşyaların vatandaşın elinden alınması ve tekrar başkalarına satılması... Arkadaşım bir inşaat-emlak firmasına daire sormak için uğruyor. Kapıda kendisini karşılayarak çevresini birden saran baylar ve bayanlar, kendisine verdikleri sözlerle afallatıyorlar. Yanında eşi de var, ama kalabalıkta eşinin düşünceleri ve ikazları dağılıp gidiyor. Hani Allah gaflete düşürmesin derler ya, aynı o sözdeki gibi... Pazarlamacılar söyledikleri sözlerden bazıları ile Mehmet Beyi etkiliyor ve güvenini kazanıyorlar, "biz emlakçı değiliz, inşaat firmasıyız... aklınıza yanlış şeyler gelmesin. Biz dürüst bir firmayız. Daire aldığınızda tapuda ve alımda kolaylık sağlayacağız size 4000 TL'lik indirim de yapacağız" deniyor (böyle bir şey yok tabii ki.) Sadece tapu 2500 TL tutar diyorlar, Mehmet Beyden 5000 TL alınıyor. "Biz 50 yıllık geçmişi olan bir firmayız, biz işi biliriz, zaten binlerce dairemiz var, bütçenize uygun olanını seçeceğiz" deyip, hemen Mehmet Beye bir bütçe yapıyorlar. Tabii amaç onun maddi gücünü anlayıp, satabilecekleri fiyatı belirlemek. Pazarlamacılar devamla; "ayrıca eviniz kiraya gitmezse 1 yıllık kirasını biz vereceğiz" diyor, hatta bunu sözleşmeye de yazıyorlar, ama sadece yazıda kalıyor. "Evinizdeki eksikleri tamamlayacağız, siz dairenizin böyle göründüğüne bakmayın, tapuya kadar tamamlanmış olacak. vs..." sözleri de aynı şekilde sadece yazıda kalıyor. Mehmet Beyin ev almaya niyeti var, ama biraz erken olduğunu düşünüyor ne de olsa çocuklar okumakta ve bazı masrafları var. Ama sorduğu sorulara öyle güzel cevaplar alıyor ki, belki bir fırsattır diye düşünüyor ve eşiyle daireleri gezmeye razı oluyor, işte ne oluyorsa bundan sonra oluyor zaten!.. Aileyi apar topar bir araca bindirip, satmayı kafalarına koydukları 3 daireyi gösteriyorlar. Mehmet Beyin beğendiği daireyi değil... Bu arada sağa sola bakmaması ve soru sormaması için yakın takip altında tutuyorlar aileyi. Sonra ofise getirip "nasıl buldunuz? Hangisini almak istersiniz?" deyince, Mehmet Bey görüşlerini söylüyor, eşinin de diyecekleri var ama, kim dinler garibi. Mehmet Beyin etrafı sarılıyor, grubun içinde kalıyor birden... Normalde dairenin fiyatına 30-35 bin TL fazladan da koyarak ve hizmetlerini methederekten Mehmet Beyi masaya çekiyorlar. Biraz pazarlık ve daire fiyatı oluyor sana 145.000 TL (asıl fiyatı 120.000 TL). Hemen bir senet çıkıveriyor ve kaş ile göz arasında daire satışının avansı olarak 25.000 TL'ye imza attırılıyor, senet hemen ortadan kaybediliyor. Tabii "Mehmet Beyin suçu yok mu?" diyeceksiniz. Tabii var. Ama şu iş ahlakı cakasıyla verilen sözler var ya... Şimdi Mehmet Beye Allah yardım etsin diyoruz, çünkü satıcıların ne verdikleri sözler, ne de yaptıkları hesaplar doğru cıktı. Her şey Mehmet Beyin sırtında şimdi... Aman dikkat, bizden söylemesi!.. Ahmet Karabulut Değnekçilik "Kabahatler Kanunu" kapsamından çıkarılmalı, caydırıcı cezalar getirilmelidir Geçtiğimiz günlerde Eminönü'nde bir Yunanlı turisti öldüren, 3 kişiyi de yaralayan "değnekçi" yıllardır kanayan yara olan bu problemi yeniden ülke gündemine taşıdı. Bu saldırının hemen ardından Pierre Loti'de değnekçilerin İspark personelini darp etmesi medyaya yansıdı. "Değnekçi" tabiriyle bilinen otopark mafyalarına karşı, yasalarımızda uygulanan cezanın caydırıcı olmaması, bu suç unsurlarını cesaretlendiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Otopark İşletmeleri'nin (İspark) kurulmasıyla bitme noktasına gelen bu suç unsurları, İspark'ın mesai saatleri dışında taciz, tehdit ve saldırılarıyla vatandaşlarımızı rahatsız etmeye devam ediyorlar. Değnekçilik suçu, Kabahatler Kanununa dahil edildiğinden emniyet birimleri de 66 TL para cezası vermekten başka bir ceza uygulayamıyor. İç Güvenlik Strateji Belgesi'nde, cadde ve sokakları parselleyerek yasa dışı otoparkçılık yapan "değnekçilerin" ulusal güvenliği de tehdit ettiği basında yer almıştı. "Abi 5 lira ver de arabana sahip çıkalım" hitabıyla vatandaştan para isteyen bu suç unsurları, eğer talep ettikleri parayı alamazlarsa, sözlerini, "arabanıza zarar gelirse pişman olursunuz" tehdidiyle sürdürmektedirler. "Ya arabama zarar verirlerse" endişesine düşen vatandaşsa 5-10 TL vererek, gönlünü rahat tutmayı tercih ediyor. Hukukçular, değnekçilik fiilinin Kabahatler Kanununa dahil edilmesinin akla ziyan bir durum olduğunu, bu fiilin önlenmesi için bir an önce caydırıcı müeyyideler getirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu suç unsurlarının, halkın gözünü korkutarak edindiği haram kazanç, maalesef büyük oranda suç örgütlerine gitmektedir. Değnekçilik suçunun caydırıcı olabilmesi için kabahatler kanunu kapsamından çıkarılıp uygun bir ceza tanımı yapılması mecburiyeti vardır. Aslında 2008'de yeni trafik kanununda öngörülen ceza son derece caydırıcıydı ama ne hikmetse yasalaşmadı. Yetkililerin bu problemi görmesi artık şart. Ahmet Balcı *** TEBRİK: Bayramınız mübarek olsun... > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00