Sayın Başbakan'ın ve Orman Bakanı'nın dikkatine; Benimle ilgili çok yazdınız, her yazışınızda size dua ettim. Allah tuttuğunuzu kolay getirsin. Biliyorsunuz ben, ülkemizin fakir bir köyünden, yoksul denecek bir ailenin çocuğuyum. Fırsat oldu, Allah devletimize zeval vermesin, Öğretmen Okulu'nda okuyup öğretmen oldum. Öğretmen olduktan sonra da çocuklarımla halı dokudum, dershanecilik yaptım vs. birkaç ev sahibi oldum. Lüzumsuz bir masrafım yok. Yoksulluğun ne olduğunu bilirim... Hep düşündüm, bu güzel ülkeme bir şeyler bırakmak istedim. Bu ülkemin en önemli eksiklerinden biri orman diyerek, Konya/Ereğli'ye bağlı çorak köyümde orman oluşturma işine başladım. Girdim, fakat çıkamadım. 14 yıldır hep götürdü. Hiç geri dönmedi. Demek ki boyumdan büyük bir işe girişmişim. Krediler çektim, evlerimi sattım. Çocuklarımı da bu sarmalın içine aldım. Şu an borcumdan dolayı hapislik çıktı. İcranın biri gidip diğeri geliyor. Ormanda çalışanlardan ikisi işi bıraktı. Birisi de son duruma geldi. Yaptığım iş akamete uğrayacak... Düşündüm: Milletvekillerinin her birine, sadece bir aylıklarını % 1'ini bir yıllığına ödünç vermeleri için ileti yazdım. Kimisi hiç hesaba almadı. Kimsi de meğer benden beş betermiş. Biz, yardımlaşmasını bilen bir kültürün insanlarıyız. Bana bir yıllığına ödünç para verebilecek, yüksek karakterli, hassas duygulu varlık sahibi insanlar bulmalıyız. Mevlana Hazretleri, "Bir damla rahmetin denize katkısı olur" buyuruyor. Allah kimseyi çaresiz bırakmasın. Başbakanımız, "taş üstüne taş koyanın yanındayım" der. Ne yazık ki kendisine ulaşamadım. Yazdığım mektuplar ve de iletiler yerine ulaşamadı... Ankara'ya yolum düştü, Orman Bakanı ile görüşmek istedim, "Randevusuz olmaz" diye görüştürülmedim. Kendimi aciz hissediyorum. O ormanın yerine bir başka hane yapsaydım, Devletim altyapısını yapar, bana hibe de verirdi. Allah bugümü aratmasın. Rahim Demirbaş Şehit yakınlarının sefalet içinde yaşamalarına seyirci kalınmasın Sayın Başbakan'ın dikkatine; Ben, şehit er/asker çocuğuyum. Siirt/Pervari'nin Doğan köyünde ikamet etmekteyim. İlahiyat Fakültesi mezunuyum. İkinci üniversite olarak da Adalet Fakültesi 2. sınıfta okumaktayım. Evliyim, 2 çocuğum var ve işsizim, zor durumdayım. Babam, ben küçükken şehit oldu, babasız ve sıkıntılar içinde bugünlere geldik. Ateş düştüğü yeri yakar... Şehit yakınları için çeşitli vaatlerde bulunuluyor, ama ne hikmetse hep ağırdan alınıyor. Her gecikilen günün, bizim için ne denli zor olduğu düşünülmüyor... Şehit çocuklarına 2. iş hakkı için mutlaka bir an önce gerekenler yapılmalı. Kalabalık ve fakir aileleriz. Kimselere el açmadık, yardım dilenmedik, zaman zaman içimizden volkanlar patladı ama bunu bastırmayı hep başardık. Şehit aileleri olarak, bu sıkıntıları hak etmediğimizi düşünüyoruz. Bu ülke için verilen canlara karşı bir vefa borcu olmalı ve gereği yerine getirilmeli. Şehit yakınlarının böyle fakirlik ve sefalet içinde yaşaması, bu ülkeye yakışır mı? Kamuda iş imkânı verileceği ve şehit ailelerine tanınan sosyal hakların iyileştirileceği defalarca söylendi. Ama nedense hep bir şeyler oluyor ve unutuluyoruz. Şehit ailesi olarak; bir an önce, şehit evli ise bütün çocuklarına, eğer bekarsa bütün kardeşlerine kamuda iş verilmeli. Bunun bütçeye fazla yük getireceği düşünülüyor ise, hiç olmazsa şehit ailesinin en az 2 ferdine kamuda iş verilmeli... Hamit Oran