Ortalık provokatör kaynıyor

A -
A +

Türkiye, konumu itibarıyla belalı bir bölgede. Birçok gücün hesapları buralarda kesişiyor. Ülkemizin etkileyici gücü de göz önüne alınınca, neden başımızın sık sık belalara girdiği daha iyi anlaşılır. İçinde bulunduğumuz yıl da çok kritik; iki önemli seçim yapılıyor, bölgemizde de çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Ülkenin bu nazik durumunu kullanarak, yapılacak planlarda devredışı kalmasını isteyen güçler olamaz mı? Son zamanlarda işlenmiş cinayetlere ve toplumu geren bazı olaylara bakılınca, bu hesaplar için birilerinin devrede olduğunu anlamak zor olmasa gerek... Bazı yayın kuruluşları, internet siteleri dahil, her araç bu süreç için devreye sokulabiliyor. Mesela, Nevşehir'den yazan İbrahim AŞ'nin bu tespitlerini başka türlü izah edebilir miyiz? "İnternetteki bir haber sitesinde; 11.04.2007 tarihinde saat 00:25'te 'Bu sayı oylamaya başlatacak' başlıklı haberi yayına koydular ama ilk yorum 10.04.2007 tarihinde saat 22.24'te başlıyor ve 11.04.2007 tarihinde saat 00:26'ya kadar 21 civarında yorum yayınlanıyor. Haberden önce yorumlar geliyor bu nasıl oluyor? Yine aynı site, 17 Nisan 2007 tarihinde saat 23.01'de 'PKK barışsever TSK saldırgan' başlıklı yazı gaçiyor, ilk yorumu ise 19.36'da almış. Yani yorumlar haber yayınlanmadan geçmeye başlamış. Yorumlara baktığımızda, taraflar ortaya çıkıyor ve birbirlerni hakarete varacak yazılar yazılıyor. Haberden önce yazılan yorumlarda sanki neler yazılabileceği gösteriliyor. Bunu niçin yapıyor, insanları birbirlerine düşman edici yazıların neşrine neden izin veriliyor?" Haber verilmeden önce yorumlar geliyor, gelen yorumlar da insanları bir birlerine düşman eden, kamplara bölen, tahrik eden cinsten... Bugünlerde çok kişi bilerek ya da bilmeyerek bu role soyunmuş gibi. TV kanallarında, gazetelerde, internet sitelerinde bu tür yayınlar giderek artmakta. Bu kritik dönemde ortalık provokatör kaynıyor. Aman dikkat; tahriklere kapılmayalım, oyuna gelmeyelim, kötü niyyetlilerin emellerine alet olmayalım... >> Ödev konuları seçilirken daha özenli olunamaz mı? Milli Eğitim Bakanlığı'na: İlköğretim 6. sınıfta okuyan öğrencilere verilen bir ödev, çocuğumun psikolojisini kötü etkiledi. "Babanızın gençlik hali ve şu anki hali arasındaki fark nedir?" konulu ödev, daha 3 yaşında iken babası vefat etmiş olan çocuğumu çok üzdü. "Anneciğim, ben bu ödevi yapmayacağım" dedi ve ağladı. Benim çocuğum gibi binlerce babasız, annesiz çocuk bulunmakta. Yetim-öksüzleri üzecek, psikolojilerini bozacak bu tür ödevler neden verilir? Eğitimcilerin bu inceliği düşünmeleri gerekmez mi? Bu çocuklara şefkatle yaklaşmak gerekirken, acılarını depreştirici konularla morallerini bozmak doğru mu? Bu ödevi yapmadığı için çocuğumun arkadaşlarına ve öğretmenine karşı nasıl ezileceğini düşündükçe daha çok üzülüyorum. "Babanıza sarılın, ne hissettiğinizi yazın" gibi konular da veriliyor. Babası olmayan ne yazsın? Bir de, 4. ve 6. sınıflarda sürekli olarak performans ödevleri veriliyor. Maddi durumu iyi olmayan, bilgisayarı bulunmayan çocuklar da düşünülemez mi? Bakanlık; yetim, öksüz çocuklara bilgisayar temin edilmesinin bir formülünü bulamaz mı? Basit gibi görülen bir ödev konusu bile, bazen aileler ve çocuklar için ıstıraba vesile olabiliyor, derin izler bırakabiliyor. Öğretmenlerimizin bu gibi durumları da daha çok düşünmeleri hususunda uyarılmaları iyi olmaz mı? > İsmi mahfuz bir veli Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.