Özelleştirme beklenirken devletleştirme başladı

A -
A +

Devletçi ekonomik modellerin ülkeleri kalkındırmadığı, Sovyetler'in çöküşü ile iyice anlaşılınca, bütün dünyada özelleştirmeye gidildi. Yılların komünist ülkeleri bunda öncülüğü kimseye bırakmadı, neredeyse bu işi bitirdiler bile. Özelleştirmeye birçok ülkeden önce başlayan Türkiye'de ise, bir arpa boyu yol alınmadı. Çeşitli boş laflarla, "kanuni düzenleme" oyalamalarıyla yıllardır kandırılıyoruz. Hepimiz özelleştirmenin tekrar başlatılmasını beklerken, hızlı bir devletleştirme furyası baş gösterdi. Yöneticilerimizin sebep oldukları çarpık ilişkiler ve hatalar yüzünden ortaya çıkan "mali sektör krizi" bahanesiyle, bu yoksul halkın 50-60 milyar dolarına mal olan "banka devletleştirilmesi"ne gidildi. Verdikleri kalitesiz hizmet ve bize gönderilen haraç gibi faturalarından bıktığımız enerji kurumları "özelleştirilir, rekabet ortamı gelir, hizmet iyileşir" diye beklerken, yıllar önce özel sektöre devredilmiş Aktaş Elektrik de devletleştirildi. Gerekçe bulmak çok kolay, "değerinin altında verilerek kamu zarara uğratıldı, yolsuzluk oldu..." gibi kalıplaşmış cümleler yetiyor. Bunda da devletçi bir meslek kuruluşunun talebine balıklama atlanılmış. Değerinin altında gitmişse farkını isteyin, suiistimaller varsa sorumlularını bulun... Kredi borçları dolayısıyla, bankaların el koymasıyla devletleştirilen işletmeler ise başlı başına bir skandal. O kadar müteşebbisin önü kesildi, kurumlar baltalandı; insanımızın alınteri gaspedildi; bunu yapan da bu kötü gidişin sorumluları... Tekrar devletleştirmekle neyi düzelteceksiniz? "Kamu kurumları" yoluyla bu millete verdiğiniz zararın hesabını kim sizden soracak? Elinizdeki dipsiz kuyular yetmiyor mu? Hangi kurumu iyi yönettiniz ki bunu da düzelteceğinize inanalım? Ne kadar süslü cümle kurarsanız kurun, halkımız devletçiliğinizin sebebini gayet iyi biliyor. Arpalıkları elden kaçırmak istemiyorsunuz. Bugünden sonra artık bunu saklamaya gücünüz yetmeyecek. Harcadığınız milli servete yazık değil mi? Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü'ne; Beş yıl kadar önce, Haydarpaşa'dan Gebze'ye kadar olan demiryolunda bulunan 16 istasyonda 4'er, 5'er turnike yapıldı. Artık bilet kullanılmayacak, sahte bilet dolayısıyla olan kaçışmalardan ezilenler olmayacaktı. Ne hikmetse bunların tamamı paslanmaya, çürümeye terkedildi. Madem kullanılmayacaktı, bunca mili servet neden boşuna harcandı? Yazık değil mi? Huzur ortamını daha fazla zedelemeyin! Son zamanlarda Türkiye'de yaşanan olaylar, malesef içler acısı. Ekonomik kriz, Avrupa Birliği, idam cezası ve ülkemizdeki işsizlikten dolayı biçare olan aileler... Üstüne üstlük bir de kıyafet tartışması alevlendi. Sanki bunlar başka ülkenin insanıymış gibi farklı bir muameleye tabi tutuluyorlar. Vekillerimiz de bu sıkıntının giderilmesi için parmaklarını oynatmıyor. Seçimlerde hemen hemen her partinin başörtülü mensupları, üyeleri ya da adayları oluyor. Sakıncası varsa neden müsamaha gösteriliyor? Bu örtünün siyasi bir kisve olduğunu söyleyenler, Türk milletini hiç mi tanımıyor? Bunlar hiç mi halkın arasına katılmıyor? Birilerinin bir maksat için kullandığı her şey yasaklanacak mı? Birilerinin istediği şekilde giyinmek zorunda mıyız? Birileri istedi diye bin yıllık kıyafetimizi, gelenek göreneğimizi mi değiştireceğiz? Bazıları kıyafetimize bile bu kadar müdahale etme hakkını nereden alıyor? Kadınlarımızın kafalarının içi ile ilgilenileceğine, baştaki örtüye bu kadar kafayı takmak çağdışı değil mi? Ülkemizi bu şekilde mi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracaklar? Lütfen birileri ideolojik saplantıları yüzünden ülkedeki huzur ortamını daha fazla zedelemesin!.. Bırakın isteyen istediği gibi giyinsin. > Sevim Kaya - İZMİR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.