Patates üreticisi aldatıldı!

A -
A +

Sayın Tarım Bakanı'nın dikkatine; Alıcı bir firma ile sözleşmeli olarak 2001 yılında patates yetiştirmek amacıyla, 30 Haziran 1996 tarih ve 22682 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan bakanlığınızın 1996/6 numaralı tebliğine göre sözleşme imzalayan yüzlerce çiftçiden biriyim. Bu firma, sözleşmelerin bir nüshasını İlçe Tarım Müdürlüğü'ne tasdik ettirerek vereceğini söylemiş, her ekiciden, işini sağlama almak bakımından imzalı açık borç senedi almıştır. Aradan epey zaman geçmesine rağmen bütün ısrarlarımıza rağmen sözleşmelerin bir nüshası biz ekicilere verilmedi. Bunun üzerine ilgili müdürlüğünüze müracaatta bulundum, onlar da adli mercileri önerince, kanuni haklarımı korumak maksadıyla gerekli yollara başvurdum. Noterden çektiğim ihtarnameye cevap verme lüzumunu bile görmediler. Sonra telefonla "sizler uyuyorsunuz, bahsettiğin tebliğ öleli 3-4 yıl oldu. Sizin hiçbir hakkınız yok. İmzaladığın borç senedi elimizde. Bakanlığın 1 Ağustos 1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 16 nolu tebliğini okumanı tavsiye ederiz. Aksi bir teşebbüsünde külün göğe savrulur" diyerek alaylı bir şekilde tehdit bile ettiler. Ben ilçe teşkilatına gidip bu tebliğin mahiyetini öğrenmek istedim, ne yazık ki böyle bir tebliğ ilçe teşkilatınıza gelmemiş. Diğer ilçe ve il müdürlüklerinde aradım, onlara da gelmemiş.Sonunda bahsedilen tebliği okudum ve şoke oldum. Zira bu tebliğle, çiftçiye önceki tebliğin verdiği hakların hepsi silinmiş, yok edilmiş. Önceki tebliğin 7-8-9-10-11 ve 12. maddeleri ile çiftçilere verilen haklar sanki kuş olup uçmuş. Zavallı çiftçiler acımasız şirketlerin kucağına atılmış. Hal böyle olunca, 2001 yılında biraz para eden patates o şirketlere yaramış, sözleşmeli üreticileri bitirmiştir. Şöyle ki; serbest piyasada ve borsada patatesin kilosu 160-180 bin lira iken, o şirketler bize kilo başına 90 bin lira kamyon üstü, yani diğer masraflar bize ait olmak üzere alıp götürmüştür. Elimize kilo başına sadece 80 bin lira geçmiştir. Sayın Bakanım, biz çiftçilerin bazı acımasız kişilerce aldatılmasına, mağdur edilmemize, ezilmemize göz yummayınız. Son tebliği, herkesin öğrenebileceği şekilde yayın. Teşkilatlarınız da bizim hakkımızı savunacak şekilde güçlendirilsin... > Mehmet İnci - Sandıklı AFYON Sulama kanalları ne zaman yapılacak? Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz'ın dikkatine; Konya-Ereğli'nin Merkez kasabasında yaşayanların %90'ı tarımla geçiniyor. İvriz Barajı bize 20 kilometre mesafede, ancak faydalanamıyoruz. 1985'te Rahmetli Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde 130 üye ile Sazgeçit Toprak Sulama Kooperatifini kurduk. 2500 dekar araziyi sulayacak 7 adet yeraltı sulama kuyusu da açıldı. DSİ üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdi. Ancak Köyhizmetleri Genel Müdürlüğü, ne hikmetse 12 yıl geçmesine rağmen hâlâ sulama kanallarımızı yapmadı. 1990 yılından beri atalarımızdan kalan toprak kanallarla sulama yapmaktayız. Su kaybı, enerji kaybı, ürün kaybı çiftçimizi zor durumda sıraktı. Ankara'ya, Konya'ya gidip gelmekten gına geldi. Verdiğimiz dilekçe sayısını bile unuttuk. Bu kanalların yapılması için acaba kaç yıl daha geçecek? > Ekrem Hortu (Kooperatif Başkanı) Ereğli-KONYA Sokağımız ne zaman çamurdan kurtulacak? Bahçelievler Belediye Başkanlığı'na; Bizler, Bahçelievler, Uysal Sokak sakinleriyiz. Sokağımız hâlâ asfaltlanmadı. Yağmur yağınca çamurdan geçilmiyor. Belediyemiz ilgi gösterip de bu sıkıntımızı giderirse çok memnun olacağız... > Uysal Sokak Sakinleri Bahçelievler / İSTANBUL Ayda bir gün sendikaya çalışıyoruz Senelerce "sendika aidatı" olarak yarım yövmiye kesildi, yetmedi!... Sonra 5 saate çıkardılar yine yetmedi!.. Daha sonra bir yövmiye kesmeye başladılar, el insaf!.. Hem üye sayın yükseliyor, hem ücretler yükseldikçe aidat miktarın yükseliyor. Nasıl oluyor da bu paralar yetmiyor ? Sende mi Türk-İş? Vur abalıya. Yeter artık, aidatlarımızı düşürün!.. > İsmi Mahfuz Bebekleri ve yaşlıları tanklarla ezmeğe ne denir?Ecdadımız dünyada 600 yıllık yönetiminde her dinden, her ırktan toplumların bir arada yaşamasını sağlamıştır. Bu, bütün dünyaya örnek olan bir devlet yapısıdır. Bugün dünyada yaşananlar yürekler acısı, kalpler parçalanıyor. Filistin'de ölen çocuklar, gençler, yaşlıların suçları ne, Müslüman olmak mı? Yoksa Filistinli olmaları mı? "Törör" gerekçesiyle kundakdaki çocuk, yaşlı, genç resmen katlediliyor... Süper güçler, liderleri sayesinde doğru adımlar atar. Liderlik hoşgörülü olmalı, başkalarını kendinden önce düşünmeli... Yapılanların mutlaka kendisine maledileceğini bilmeli... Başkan Bush ve Şaron da dünya liderleri, oysaki bu vasıflardan ne kadar uzaklar. Elbette bu günlerin karşılığını bir gün göreceklerdir. Zulüm payidar olmaz... Sayın Başbakanımıza ve sayın vekillerimize buradan seslenip, sesimi duyurmak istiyorum. Duymalarını ümit ediyorum. "Soykırım" kelimesi için tekrar tekarar özür dilendi. Peki Filistin'de ölen masum insanların kanı için kim özür dileyecek, orada acı içinde gözyaşı döken insanların vebalini kim taşıyacak? İnsanların ve evlerin üzerlerinden tanklar geçti. Bunun adı "savaş" değil, Filistinlilerin savaşacak neleri var ki... Bunun adı da terör değil mi? > Sevim Kaya - İZMİR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.