Aybaşından itibaren yurtdışına çıkanlardan 50 dolar alınacak. Bu kelimenin tam manası ile bir ilkellik. Zira insanımızı dış dünyadan izole etmek ve duvarların ardına kapamak kimsenin işine yaramayacak. Yöneticilerimiz de yaptıkları hatanın farkındalar, nitekim öğrencilere, kamu görevlilerine, nakliyecilere ve yurt dışında tedavi görenlere istisnalar getiriyorlar. Tabii istenen şartlara uygun olduğunuzu belgelemek size düşüyor. Resmi dairelerde eriyen zamanınız 50 dolara değer mi bilmiyorum. Kaldı ki bu uğurda harcayacağınız paralar (pul, teberru, faks, dosya, evrak bedelleri) canınızı ayrıca sıkacak. Hepsi bir yana sayılan istisnalar arasına gazetecilerin alınmaması büyük bir ayıp. Milletin bilgilenmesi için adeta cepheden cepheye koşan basın çalışanları (foto muhabirleri, kameramanlar, yazarlar) bu cezayı hak edecek ne yaptılar? Zaten sektör krizde, gazeteler artan masrafları göğüslemek için adeta sineğin yağını çıkarıyorlar. Sormak istiyorum, geçinmekte zorlanan bir muhabirin cebinden 50 dolarını alıp hangi eksiği giderecek, hangi aksaklığı düzelteceksiniz? En kısa zamanda bu hatadan dönülmesini ve basın mensuplarının istisnalar içine dahil edilmesini istiyoruz! ¥ Genç muhabirler İSO 9002 halktan alınır Gazetelerin yazdığına göre hastahanelerimiz İSO 9002 kalite belgesi peşindeymiş. Sayın Okuyan siz o patenti bizden alın. SSK doktorları 10 milyon liranın üzerindeki ilaçları yazamıyorlar. İlaçlar hastahane deposunda varsa var. Ben en yakın hastahaneye 40 kilometre uzakta oturuyorum. Hoş hastahaneye gidince de ilacı alacağım garanti değil. Sizin doktorlarınıza itimadınız yok mu. Bir insanın değeri, bir kutu ilaç etmiyor mu? Sürekli kullanılan ilaçlar için ayrı bir reçete uygulanamaz mı? SSK'lı ilacını gerektiğinde semt eczanelerinden alamaz mı? ¥Reşat Sandıktaş - Köyceğiz / MUĞLA Anız yakanı cezalandırsınlar Asya ve Avrupa'da çok yer gezdim, bizim memleketimiz kadar sahipsiz olanını görmedim. Adam üç dal kuru ottan rahatsız olup ortalığı ateşe ve dumana verebiliyor. Sanki ortaya çıkan kapkara zemin daha estetik duruyor. Havamızın ve toprağımızın bozulması bir yana sırf bu yüzden her yıl onlarca orman yangını yaşıyoruz. Tarlanın otu böceği beti bereketi gidiyor. İstanbul Belediyesinin otoban kenarlarına diktiği ve binbir emekle büyütmeye çalıştığı fidanlar üçbeş cahilin işgüzarlığı yüzünden kavrulup çöpe dönüyor. En son Ankara'da koca hurdacılar sitesi heba oldu. O hengamede itfaiye, Ankara'nın bir ayda tüketebileceği kadar su harcadı. Kanunlarda yeri var mı bilemiyorum ama ben anız yaktığı için ceza alan birini tanımıyorum. Sakın gülmeyin. Ciddi ciddi teklif ediyorum. Anız yakanları ibret için bacağından assınlar, mahalle mahalle dolandırıp çoluk çocuğa maskara yapsınlar. ¥M. Öztürk - ANKARA Söz gümüşse sükut altındır Siyasiler, bürokratlar, yazarlar... Ey halkın gözü önünde olanlar! Lütfen konuşmadan evvel derin bir nefes alın ve ağzınızdan çıkacak sözlerin neticelerini düşünün. Zaten insanlar denize düşmüş çırpınıyor, bir de siz suyu kabartıp dalgalandırmayın. Gelin memleketi sessiz sedasız kurtarmanın yollarını arayalım. ¥ Arif Bulakbaş- İSTANBUL Öğretmen olmak kolay mı? Ben bir öğretmen eşiyim. Birçoklarının zannettiğinin aksine kocam ek ders ücreti almıyor. Kaldı ki bir öğretmen iyi giyinmek ve iyi görünmek zorunda. Karnı aç bile olsa yeni elbise almalı. Ayakkabılarının altı delik olabilir ama üstünü mutlaka boyamalı. Hem bir öğretmen gazete, dergi, kitap okumalı, dünyadan haberi olmalı. Devir kürk devri. Üstü dökülen bir öğretmen zengin öğrencilerini ne kadar etkileyebilir ki? Diğerleri maaşımızla uğraşıp duruyorlar ama inanın biz bütün bunları sağlamakta zorlanıyoruz. ¥ Adile Sözeri - ANTALYA Teslim olmayın Ben 22 yaşında vatani görevini yapmış bir gencim. Yoksulluk içinde liseyi bitirdim, bilgisayar ve muhasebe kurslarına katıldım, 3 sene laborantlık yaptım. Ama artık ne iş var, ne güç. Hayallerim ve umutlarım bitti. Bir zamanlar ülkeme nasıl faydalı olurum diye düşünürken ondan bundan sigara dilenir duruma düştüm. İnanın bu satırları ağlayarak yazıyorum. Bırakın ABD'den gelecek dolarları ve yabancıların sahte iyiniyetlerini. Amerika "yat" diyor yatıyorsunuz, "kalk" diyor kalkıyorsunuz. Ben şu halime rağmen ayakta durmaya çalışıyorum, siz parmağınızı oynatmaktan korkuyorsunuz. Şu millete çobanlık yapamadınız. Gençler ülkeden kaçmaya çalışıyor. Sürüyü dağıttınız. Hani biz Türk oğlu Türk'tük, kimseye köle olmazdık? ¥ M.Fatih Hoşaf - GAZİANTEP Bir diplomaya üç not Ben 1999 ÖSS imtihanı ile Cumhuriyet Üniversitesine girdim. Girdim ama diploma notumdaki yanlış bir hesaplama yüzünden çok çektim. Bu yüzden okuduğum bölüme önce alınmadım, itiraz üzerine hak kazandım. Bu sene tekrar Üniversite imtihanına girip bir kez daha şansımı denedim. Ama diploma notum değişmediği için yine aynı şeyleri yaşadım. Liseden aldığım diplomaya göre notum 4.02, çıkış belgesine göre 4.06, ÖSYM'ye göre ise 3.14. Bu yüzden çok mağdur oldum. Korkarım yine olacağım. ¥ Süleyman Yüzüak - SİVAS Güvenimiz kalmadı Ecevit ve Hükümeti önce paramızı pulumuzu sonra umutlarımızı yitirdi. Parlamenter sisteme olan güveni yok etti. Dış güçlere ödün üstüne ödün verdi. Ayakta kalan tek şey ulusal onurumuzdu bu hükümet onu da bitirdi. Bu millet sevdikleri için her zorluğa katlanır. İşyeri kapanır, işsiz kalır. Ama onursuz yaşayamaz. "Alternatifimiz yoktur" bahanelerinin ardına sığınmayı bırakın, istifa edin ve onurumuzu kırmayın. ¥ Keskin Yıldırım - Alibeyköy / İSTANBUL Bir Jeep'leri eksikti Halkın zamlar karşısında ezildiği devletin vatandaştan fedakârlık beklediği bir odönemde kaymakamlar "iki tane makam arabaları olmalarına rağmen" bir tane de 4x4 arazi arabaları alıyorlar. Bu saltanat ve savurganlığa kim dur diyecek. Bizim devletimiz bu kadar zengin mi? ¥ İlteriş Boğaçhan - ŞANLIURFA