Polisin zor hayat şartları

A -
A +

Can güvenliğimizi emanet ettiğimiz polisimizin ne gibi zor şartlar içinde çalıştıklarını biliyor muyuz? Zaman zaman cinnet geçirme noktasına kadar getiren problemler neler? Vatandaşa güleryüz göstermediği zaman suçladığımız, kötü muamele için cezalandırdığımız bu insanların dertleri, sıkıntıları dinleniyor mu? Sendikaları olmayan, hak arama yolları sınırlı olan bu geniş kitlenin problemleri dağ gibi: "Akşam 19'da göreve geliyorum, sabah 8'e kadar çalışıyorum. Çalışma saatlerimiz 12-13 saatten aşağı düşmüyor. Eğer maç varsa, saat 13'te geliyoruz. Maçta görev aldık diye diğer mesaimiz değişmiyor, ona da devam ediyoruz. Zaten memlekette maç, gösteri, yürüyüş, bayram, tören bitmiyor; her defasında da aynı fedakârlığı istiyorlar. Bunun maddi karşılığı da verilmiyor... Bu insanlar evlerine ne zaman gider, ne zaman dinlenir, çocuklarıyla ne zaman vakit geçirir diye düşünen de yok. Çocuklarımızın yüzünü göremez olduk. Sendikamız yok, hakkımızı da arayamıyoruz. Bu stres altında vatandaşa nasıl güleryüz gösterelim? Ruhi bunalımdayız, bazılarımız cinnet geçirmek üzereyiz... Para, pul kalsın; nasılsa verilmiyor. Bari çalışma saatlerimizi sekizle sınırlandırın, hayatımız düzene girsin..." Bu satırlar, çok sayıdaki dertli polisten sadece birinin şikâyetleri. Yaptıkları görev disiplini gereği suskun kalan; bu yüzden sıkıntılarını gerektiği gibi kamuoyuna ve yetkililere aktaramayan polislerimizin problemlerine mutlaka el atılmalı. Sıkıntılar yok sayılmakla yok olmuyor... Bankamatik arızasından bıktık usandık Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'ne; Emekli maaşımı Ziraat Bankası'nın Yenibosna Şubesi'nden alıyorum. Ama her nedense, her ay maaş almaya gittiğimizde, bankamatik cihazında arıza oluyor. Bekleyen onca emekli sıkıntılı anlar yaşıyor. Bazen de çok ihtiyacımız olmasına rağmen, maaşımızı sonraki günlerde almak zorunda bırakılıyoruz. Bu cihazları düzenli bir şekilde çalışır hale getirmek çok mu zor? > Mahmut Ekinci-İSTANBUL Örnek bir davranış 17 Mart 2004 günü, Samsun/Kavak İlköğretim Okulunda anlamlı bir tören vardı. Zamanında ilçenin ilköğretim okulundan mezun olan, halen Amerika'da bir hastanede çalışan Doç. Dr. Metin Taşkın, okuduğu sınıfı bilgisayar laboratuvarına çevirip, anne-babasının adını verdi. Yetkililerin katıldığı törenle bu laboratuvar açıldı... Yönetici, öğrenci ve velileri buluşturarak, sevince boğan bu örnek davranışın; okullarımızda yetişmiş, şimdi belli yerlere gelmiş başka insanlarımıza da örnek olmasını dileriz... > Selahattin İnal-KAVAK

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.