Psikoloji mezunlarına büyük haksızlık yapılıyor

A -
A +

Psikoloji camiası olarak, yıllardır verdiğimiz emeğe rağmen, hem meslek kanunumuzun çıkmaması hem de meslek odamızın kurulamaması sebebiyle, büyük bir haksızlığa maruz bırakılmış durumdayız. Gerek toplumsal ihtiyaca uygun kapsayıcı bir ruh sağlığı yasamızın olmayışı, gerekse ruh sağlığı alanında hizmet veren çeşitli meslek gruplarının ayrı ayrı bağımsız meslek yasalarının bulunmayışı, bu hizmeti verenleri de bu hizmeti alanları da mağdur etmektedir. Bu mağduriyetin sosyal, ekonomik ve duygusal boyutları vardır. Danışmanlık Merkezlerinin, onur kırıcı biçimde ve polisiye tedbirlerle kapatılması yoluyla, mesleki ihlalleri önlemek mümkün değildir. Türkiye Psikiyatri Derneği'nin 2008 yılında hazırladığı Sınır İhlalleri Raporu ve 23.12.2010 tarihli basın açıklamalarında, Psikolojik Danışma Merkezlerinin "ehliyetsiz ve yetkisiz" kişiler aracılığıyla halkın sağlığını tehdit ve suistimal ettiğine yönelik tespitleri kesinlikle kabul edilemez. Türkiye Psikiyatri Derneği'nin gösterdiği kurumsal tutum, meselenin çözümüne yönelik önerileri ortaya koyan, iş birliğine açık bir tutum değildir. Bu tutum, 1928 tarihli yasanın sağladığı kanuni açığı kullanarak, kendi çıkarlarını gözetmek demektir. Toplum tarafından ciddiyetle benimsenmiş, eğitimleri ve pratikleriyle rüştünü ispatlamış ve önemli hizmetler veren bir meslek grubu, son derece yanlış bir biçimde halkın gözünde küçültülmeye çalışılmış. Bunlardan hareketle: 1. Özünde sadece Tıp Fakültesi mezunlarının çalışmalarını düzenleyen 1928 tarihli bir yasa ile, mesleğimizi serbest icra etme hakkımız elimizden alınmaya çalışılmaktadır. 2. Psikolojik Danışma Merkezleri muayenehane değildir, hastalıkları teşhis etmez ve hastaları tedavi etmez. 3. Toplum Ruh Sağlığı ile uğraşan çok çeşitli meslek grupları vardır ve hepsi "tıp doktoru" ya da "hekim" değildir. 4. Psikoloji Bilimi çok değişik alanlarda hizmet verir. Eğitim Psikolojisi, Gelişim Psikolojisi, Sosyal Psikoloji, Deneysel Psikoloji, Klinik Psikoloji, Endüstri Psikolojisi gibi alt uzmanlık alanları vardır. Bu sebeple, Psikoloji Bilimi içerisinde çeşitli alanlarda görev alan ve değişik unvanlara sahip olan kişiler tek bir Bakanlığa bağlanıp, sadece Sağlık Personeli gibi algılanamaz. 5. Psikolojik Danışma Merkezlerinde çalışan Psikologlar, Psikolojik Danışmanlar branşlarında diploma sahibi ve ehliyetli kişilerdir. Uzun yıllardır serbest olarak çalışmaktadırlar. Vergi vermekte ve ciddi bir istihdam alanı oluşturmaktadırlar. 6. Psikolojik Danışma Merkezlerinin serbest çalışmasını yasaklayan herhangi bir kanun yoktur. Konuya bugüne kadar herhangi bir yasal düzenleme getirilmemiştir. Bu sebeple, Psikolojik Danışma Merkezlerine "kaçak muayenehane" süsü vermek, haksızca ve art niyetli bir tutumdur. 7. Psikolojik destek hizmetlerinden faydalanmak, toplum için bir haktır. Danışma merkezlerinin kapatılması bu hizmetin nitelikli ve herkesin faydalanacağı şartlarda sunulmasını da engelleyecektir. Olması gereken, bu hizmetin herkes tarafından ulaşılabilir ve nitelikli olmasıdır. Halk Psikolojik Danışma Merkezlerinden ciddi bir şekilde fayda görmektedir. Bizleri sadece kamu kuruluşlarında çalışır hale getirme arzusunun sebebi araştırılmalıdır. İşsizler ordusu oluşturmak için neden bu kadar çaba gösterilmektedir? 8. Serbest çalışma hakkımızın elimizden alınması bir anayasal hak ihlalidir. 9. Sağlık Bakanlığı'nın, yasal düzenlemeyle tanımadığı bir kurumu denetlemesi ve işleyişini durdurması yasal olarak mümkün değildir. Bu bir kanuna dayandırılsa da evrensel hukuk açısından paradokstur. Psikolojik Danışma Merkezlerinin kapatılması, derhal durdurulmalıdır. 10. Ruh Sağlığı konusundaki suistimaller ancak ve ancak bağımsız meslek kanunlarımızın çıkması ile çözümlenir. Yama halinde çözümler ve Çerçeve Yasa istemiyoruz! Bir grup Psikolog Arabalarla ilgili belirsizlik ortadan kaldırılsın Türkiye'mizde binlerce berlingo, caddy, bongo, partner, duplo vs. gibi arabalardan mevcut. Ancak bunların bir kısmı ticari dediğimiz kapalı kasa, yani arkada koltuk ve camı olmayanlardır. Bir kısmının da koltuk, camları var, yani bir otomobil gibi; kilosu, motor hacmi, zaten ruhsatta hususi otomobil yazmasına rağmen, vize gelince, ticari araçmış gibi muamele yapılıyor. Şunu arz etmeye çalışıyorum; bu tip arabaların ticarisi ile ayrıştırılmasını, hem vizenin 2 yıla çıkarılmasını, hem de hız sınırının otomobil gibi olmasını istiyoruz. Biz binlerce araba sahipleri, Ulaştırma Bakanlığı'ndan bu karışıklığın giderilmesini istiyoruz. Bir vatandaş - KONYA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.