PTT başka işlere de girdi ve bazı hizmetler aksadı

A -
A +

PTT köklü bir kuruluşumuzdur, yıllardır onunla özdeşleşmiş hizmetleri veriyor. Son zamanlarda bu kuruluşumuz başka işlere de girdi. Bunun kararını tabii ki ilgililer verir ama eski hizmetlerin biraz ihmal edildiği gibi bir kanaat ediniyoruz. Posta kutuları kaldırıldı, bunların ne zararı vardı? Koliler kargo şirketlerine kaptırıldı. Bunun acısı çekiliyor, mesela 5 kg fındığı Almanya'ya göndermek için 60 TL isteniyor. Bankacılığa heveslenildi, sigortacılığa soyunuldu. Bana olan yansımalara gelince; İnegöl Lisesi Fizik Öğretmeni'ne, torunlarıma süt alması için birkaç ay 100'er lira gönderdim, "kim gönderiyor" diye sorarak ödenmedi, alırken de "gönderen kim" diye sormadı. Birkaç ay birikti, sonra bana iade edildi. Hizmet yapılmadı, bunun için alınan 30 liralık masraf iade edilmeli. Samsun'daki davalımın Çarşamba günü Almanya'ya kaçacağını öğrendim, Salı günü tebligatın APS ile ulaştırılmasını istedim. Kabul edildi, adres verildi, 30 lira masraf ödendi. Tebligat zamanında yapılmadı, o şahıs Almanya'ya gittikten sonra evrak iade edildi. Hizmet yapılmadığı için o masrafın da iade edilmesi gerekir. TGRT FM reklamından duyup, Kur'an-ı Kerim seti istedim, gönderildi. Telefonla, "Kolinizi Büyük Merkez Postanesinden alın" dediler. Merkez Postane bulamadı, Fener Koli Postanesine yollandı. Koli Postanesi "adres yetersizliğinden dolayı iade olmuş" dedi. Adrese baktım tam ve doğru idi. Bu adresime 40 yıldır Türkiye Gazetesi gelir, 2 sabit telefon var. Mahkeme ve bankalar bu adrese tebligat, yazı gönderiyor, başka koliler buraya gelebiliyor. Anlaşılan PTT görevlisi böyle takdir etmiş. Bu iş için de yaptığım masraf ödenmeli. Netice olarak; bu üç olayda da ihmali veya hatası olanların dikkati çekilsin ki başkaları yanmasın. Bu üç olayda da hizmet yapılmadığından, 30+30+6=66 TL bana iade edilsin. Hacı Tahsin Koloğlu-SAMSUN > Bu çılgınlığa ne zamana kadar seyirci kalınacak? Bazı diziler ve filmler hayatımıza yön vermeye başladı. Misafirlikler, eş-dost ziyareti bunların yayın saatlerine göre ayarlanır oldu. Hatta işten çıkış saatleri bile bundan etkilendi. Bunların çoğu marjinal hayat tarzlarını empoze eder cinsten. Zaten yabancı film ve diziler, o toplumların hayat tarzını ve inanç şeklini empoze ediyor. En masum görüneni bile mutlaka bir mesaj veriyor, şuur altımıza bazı davranış şekillerini dayatıyor. Bu medya bombardımanına, psikolojik saldırılara maruz kalan başta gençlerimiz ve çocuklarımız olarak hepimiz savunmasız durumdayız. Zaten toplumun hızla değişen hayat tarzı ve değerlerinde bu etki apaçık görülüyor. Hangimiz, "Ah bizim zamanımızdaki gençlik, eskiden olan saygı ve sevgi..." demiyor?.. Dini yönden donanımlı olmayan, geleneklerimizi bilmeyen gençliğin bu istiladan etkilenmemesi mümkün mü? Artık yabancı orduların gelip ülkemizi işgal etmesi gibi zahmetli bir işe de gerek kalmamış. Her şey bir tuş, bir ekran, bir sinyal mesafesinde... Oysa geçmişte ne zirvelerimiz vardı. Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Evliya Çelebi, Akşemsettin gibi gönül ve ilim zirveleri; dünyayı yöneten hükümdar ve komutanlar; dahi mimarlar, sanatkârlar yetişmiş bu topraklarda. Hepsi de öz kültürümüz, eğitimimiz ve değerlerimizle yetişmiş. Bütün bunları, bunların değer yargılarını, yetiştikleri ortamları, fikirlerini bırakmış; batının empoze ettiği marjinal kişilere hayran olmuş durumdayız. Bu vurdumduymaz tavrımız, aymazlığımız ne zamana kadar devam edecek. Ülke evlatları, çocuklarımız, istikbalimiz göz göre göre daha ne zamana kadar bu saldırılara karşı savunmasız bırakılacak? Bu tehlikeyi açıkça görenler neden harekete geçmez, aynı metotlarla çalışmaya başlamazlar?.. Reşat Çavuş Gürcistan'da bunlar sürpriz değil! Gürcistan'la ilgili yazınızı okuyunca, bu ülkede yaşadığım bir olay aklıma geldi. Ben, büyük bir şirkette çalışan bir TIR şoförüyüm. İstanbul'dan aldığımız yeni araçları, TIR ile Gürcistan'ın başkenti Tiflis'e, gümrüğe boşaltıp, dönüyordum. Sarp Sınır Kapısı'na geldim, Gürcistan tarafında sıradayım, önümde 3 araç var, aracım çalışır vaziyette, imdat dediğimiz fren çekili duruyor. Ülkeme geldiğimi aileme bildirmek için telefon açtım. Bu arada polisler beni gördü, Rusça, pasaportumu vermemi istediler. Sebebini sordum; suç işlediğimi, araba çalışırken telefonla konuştuğumu söylediler ve pasaportumu hemen vermemi istediler. Ben de kapıları hemen kilitledim, pasaportu vermedim. Karşılıklı bağrıştık. Bu arada bir Türk dede geldi, "sakın pasaportunu verme, sonra bulamazsın, en az 15-20 gün içeride yatarsın, çıkamazsın. Bunlar her gün böyle sudan sebeplerle 1-2 TIR'cı Türk'ü içeri atıp, 100-200 dolar çarpıyorlar" dedi. Ben kapıları açmamakta direndim, onlar da TIR'ın ön plakasını yırtıp aldılar, arabalarına attılar. Biraz Rusça biliyorum, onlarla uzun süre tartıştım, özür diledim, para vermeden plakamı kurtarabildim... İsmi mahfuz > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.