Bilindiği gibi bazı hastanelerimiz randevu vererek hasta kabul ediyor. Bu bir mecburiyettir ve ülke şartları bunu gerektirmektedir. Her şey tamam da, randevu aylar, hatta yıllar sonrasına verilirse; randevu olmaktan çıkıp eziyete dönüşüyor. Hatta bazı hastalar için "şimdi gelme, yaşarsan, hayatta kalırsan tekrar gel" demektir. Ne yazık ki, bazı hastaların randevusuna yetişemeden hayatını kaybettiği bilinmektedir. Randevu konusu o kadar vahim bir duruma gelmiştir ki, bir bakanımızın da ifade ettiği gibi iki yıl sonrasına bile randevular verilebilmektedir... Geçtiğimiz aylarda Ankara'daki ve Türkiye'deki sayılı diş merkezlerinden biri olan 75. Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'ne, 3 ay önce almış bulunduğum diş dolgusu randevusuna, trafik yoğunluğu sebebiyle biraz geç kaldım. Randevu saati herkese 13.30 olarak verilmişti ve ben 13.40'ta randevum olan kliniğe ulaştım. Tedaviler, dolgular hâlâ devam ediyordu. Her zaman "yığılmayın, sıkışmayın" diyen yetkililerin ikazlarını da bildiğim için, dolgumu rahatlıkla yaptırabileceğimi düşünerek randevu kartımı verdim. "Bugün yapamayız" dediler. Doktor Hanım'a durumu anlattığımda, randevuya geç kaldığımı ve yapamayacağını söyledi. 13.30'a randevu verilmiş hastaların dolgusu da devam ediyordu. Yani aslında ben geç kalmamıştım. Bütün girişimlerime, yalvarmalarıma rağmen dolgumu yaptıramadım. 3 ay önce verdikleri randevuyu bir hafta sonraya bir kalemde atıverdiler. Benim çocuğumu komşuya bıraktığımı, iki taşıt ile geldiğimi, 3 ay önce randevu aldığımı kimse anlamak istemiyordu. 13.30'da varmış olsaydım, acaba hemen dolguyu yapacaklar mıydı, elbette hayır... Birileri beklerken benim dolgum yapılacaktı, ya da ben bekleyecektim. 10 dakika geç geldiğimi söyleyenler, belki de beni 2 saat bekleteceklerdi.Konuyu Başhekim Yardımcısı ve Başhekim sekreterine iletmeme rağmen, bir çözüm bulamadım. Zamanında orada olsaydım, belki de sık sık duyduğumuz şu sözü duyacaktım; "hepiniz birden beklemeyin, yığılmayın, toplanmayın, sıra gelince çağırırız!" Ne diyelim, Allah böylelerine insaf versin! Bir de teklifim var: Madem 10 dakika yüzünden 3 aylık randevu hiçe sayılıyor. Bütün hastalara aynı saatte randevu vereceklerine, dakikası dakikasına randevu versinler, bizim de itiraz hakkımız olmasın... ¥ Neriman Karagöz - ANKARA Elimizi, ayağımızı çözün artık! Ben, 1974 yılından beri kamyonculuk yapan, 26 yıldır vergisini ödeyen bir Türk vatandaşıyım. Mart ayında kamyonun fenni muayenesi için gittim. Yetkililer, vergi dairesinden "borcu yoktur" şeklinde bir kağıt getirmemi istediler. Vergi dairesinden, 2000 yılının birinci taksidi olarak 1.5 milyar borcumun olduğunu, bunu ödemem gerektiğini söylediler. Benim ise sadece 1 milyar ödemeye gücüm yetti, o kadarını ödedim. Ama temiz kağıdı verilmedi, fenni muayenem de yapılmadı. Ceza yiye yiye geziyorum, çalışıyorum. Borç da gittikçe artıyor. Ben, 26 yıldır vergimi tam olarak ödedim. Şubat krizi sebebi ile birinci taksidi ödeyemedim. Bunu mutlaka öderiz ama şimdilik anlayış gösterecek, önümüzü açacak bir merci yok mu? "Kimseyi kandırmadık" 22.06.2001 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Kandırılmış vatandaş" başlığı altında verilen okuyucu mektubu ile ilgili olarak; Ezgi Reklam, Pazarlama, Turizm, Seyahat Ltd. Şti. Genel Müdürü ve Sahibi Ayşe Bal imzasıyla gelen açıklama: "Çalışma prosedürüne uygun olarak, Hanımefendi ile tüm yazışmalar tamamlanmış ve kendisine hizmet verilmek üzere şirketimizin "SEA LİFE CLUB" kartı Hanımefendi'ye gönderilmiştir. Tahsil edilen 95 milyon TL. ise kartımızın bir yıllık üyelik bedelidir ve kartımızı kullanan bütün üyelerimiz, anlaşmalı olduğumuz otellerden istediği zaman hizmet almaktadır. Kartımızın sunduğu indirim oranı maksimum %75 olup, üyelerimizin tüm rezervasyonu şirketimize aittir." Bankalarda kaçak mı çalıştım? SSK Genel Müdürlüğü'ne; Ben, yaklaşık 4000 günü olan bir sigortalıyım. Ancak, hizmetim eksik görünmektedir. Eksiklikler 2 ayrı bankadaki çalışmalarımda bulunmaktadır. Kasım 1976 - Mart 1979 arasında TÖBANK (Türkiye Öğretmenler Bankası)nda çalıştım. 1976 yılı Kasım-Aralık ayları, 1977 yılının son 7 ayı, 1978 yılının tamamı ve 1979 yılının ilk üç ayı dökümde yoktur. Toplam 29 ay çalışmış olduğum halde, bunun sadece 5 ayı gözükmektedir. Bu banka sonraki yıllarda Ziraat Bankası'na devredilmiştir. Sicil kayıtları da orada olabilir. Mart 1982 - Haziran 1984 arasında da BAĞBANK (Türkiye Bağcılar Bankası) Ankara Şubesi'nde görev yaptım. Bu banka, 1984 başında, Vakıflar Bankası'na devredilmiş ve benim de dahil olduğum personel, tazminatını alarak Haziran 1984'te ayrılmışlardır. 1983 yılının son 8 ayı ile 1984 yılının ilk 6 ayı dökümde yoktur. Toplam 28 ay bu bankada çalışmış olmama rağmen, bunun sadece 14 ayı gözükmektedir. Genel toplamda ise 38 aylık çalışmam eksik görülmektedir. Sigortasız çalışmış olmamız düşünülemeyeceğine ve o sırada her ay bordro imzaladığımıza göre, bu aksaklık; primlerin başka bir mükellefin numarasına sehven yatırılmasıyla ya da benzer bir hatadan meydana gelmiş olmalı. Hatanın düzeltilmesini istiyorum. ¥ İsmi Mahfuz - Sigorta No: 1081236 Milli Savunma Bakanlığı'ndan açıklama 15 Haziran 2001 tarihli gazetenizin "Okuyucu Köşesi"nde; "Askerliğimizi erteleyemez misiniz?" başlığı altında Sayın Sinan Yıldız'a ait bir mektuba yer verilmiştir. Sözkonusu mektupta Sayın Sinan Yıldız; Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü 2000 yılı mezunu öğretmen adayı olduğunu, bir yıl önce göreve başlayamadığını, bu yıl için öğretmenlik sınavına tekrar başvuruda bulunduğunu, ancak sınava gireceği Temmuz ayı sonunda askerlik için sevke tabi olduğunu beyanla; öğretmenlik sınavına girip, başarılı olmayı müteakip öğretmen olarak göreve başladıktan sonra askere gitmek istediğini ifade etmektedir. Konu Milli Eğitim Bakanlığı'ndan araştırılmış, sözkonusu öğretmenlik sınavının 07 Temmuz 2001 tarihinde yapılacağı, bu sınavı kazananların atamalarının Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığı'nın belirleyeceği kontenjanlar dahilinde olacağı, ayrıca daha önce öğretmenlik sınavını kazanmış olan 7500 aday öğretmenin atanmalarının da henüz yapılmadığı öğrenilmiştir. Temmuz 2001 tarihinde sevke tabi olan Sayın Sinan Yıldız'ın da içlerinde olduğu yüksekokul mezunları, 10-20 Temmuz 2001 tarihinde yerli askerlik şubelerinden sevk evraklarını alacaklar ve 21-23 Temmuz 2001 tarihlerinde Test ve Mülakat Merkezleri'nde sınava girerek, test sonuçlarına göre birliklerine sevk edileceklerdir. Görüldüğü gibi, 07 Temmuz 2001 tarihli öğretmenlik sınavı ile yukarıdaki askere sevk işlem süreci örtüşmemektedir. Henüz öğretmenlik sınavını kazanmış 7500 adayın tayin işlemleri gerçekleştirilmemişken, Sayın Sinan Yıldız'ın gireceği sınavda başarılı olmayı müteakip ne zaman atanacağı da belli değildir. Bu şartlar altında askerlik hizmetlerinin ertelenmesine ilişkin yasal imkan da mevcut değildir. ¥ A. Tamer Büyükkantarcıoğlu (Kr. Plt. Kur. Kd. Alb. - Genel Sekreter)