Rektör Hanım ve Fatih Terim

A -
A +

Marmara Üniversitesi, önceki Cumartesi İnönü Stadyumunda bir mezuniyet töreni düzenledi. Törene; sunucunun ifadesine göre, 30 bin öğrenci ve her öğrenci için ortalama 2 kişi gelmişse, 90 bin kişi vardı. Haliyle Rektör başta olmak üzere, birkaç kişinin de konuşması gerekiyordu. Konuşmalar bilimsel değil, daha çok siyasi idi. Hatta Rektör Hanım, eğitim hakkında konuşmak gerektiğini belirtirken, ülkemizin başında karabulutlar dolaştığından, uyarıcı konuşma yapmak zorunda kalacağını ifade edip; mezuniyet sevincinin üzerinde karabulutlar dolaştırmaya başladı. Bu karabulut söylencelerini(!) ben 40 yıldır dinledim, yeni bir şey değil halbuki. Millet mecbur dinleyecek. Dinledi; öğrenciler kendi aralarında gruplar oluşturup geyik yaptılar, veliler eşten, dosttan işten konuştular, "biz kaç kişiyizciler" de ara sıra alkışladılar. Sonunda, öğrencilerin 35 YTL verip almak zorunda kaldıkları kep fırlatma coşkusu olmasa, statta kaç kişi kalırdı acaba? Protokol hariç, herkes giderdi herhalde. Rektör Hanım bunu bilmiyor mu! Bu tipler mecburen toplanmış topluluklara konuşmaya alıştıkları için, bilse bile fark etmezdi. Konuşmasında hangi ülkede terör yüzünden 30 bin kişi öldüğünü bile sordu ama, kendisinin yönetiminde olan kendisinin ifadesiyle köklü ve sayılı üniversitelerden Marmara Üniversitesi'nin de aralarında bulunduğu Türkiye'deki üniversitelerin hangisinin dünyadaki ilk 500 arasına girdiğini sormadı. Atatürk, "Göklere hakim olan dünyaya hakim olur" deyip hedef gösterdiği halde, birçok ülke uzayda cirit atarken, biz niye küçük bir uydu bile gönderemedik, diye sormadı. Avrupa 4.'lüğünü garantilemiş Milli Takımımız Teknik Direktörü Fatih Terim, "galibiyetimizi doya doya yaşayacağız" diyeceğine; sevincimizi dile getirmeyi bırakıp, "ülkemin üzerinde karabulutlar dolaşırken, galibiyetten bahsedecek halim yok" deseydi ne kadar üzücü ve manasız olur idiyse; bana göre Rektör Hanımın bu tutumu da o kadar abes kaçtı... Tepkili veli > Bu dondurma reklamına nasıl izin veriyorsunuz? Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı'na; Türk toplumunu ve özellikle Türk Gençlerini basın yayın ve medyanın diğer iletişim araçlarıyla bozma girişimleri hız alarak devam etmektedir. Türk Gençliği derin bir boşluğa ve kültürel, manevi yönden büyük bir uçuruma doğru sürüklenmiştir. Bu vahim durumun bariz tecelli ve yansımalarını haberlerde maalesef görüyor ve izliyoruz. Ülkemizde şiddet, taciz, tecavüz, gasp, kapkaç, cinayet ve benzeri dehşet verici olaylar artmıştır. Bu artışta en büyük pay sahibi sorumluluk ve görevlerinin bilincinde olmayan aileler, yöneticiler, öğretmenler ve toplumun diğer kesimleridir. Bu kapsamda, RTÜK ve Üyelerinin de elbette sorumluluğu vardır. Çünkü, bazı TV'ler çok zararlı yayın yapıyor. Bu şikâyet yazımda, bu kanalları (siz onların hangileri olduğunu iyi bilirsiniz, bu nedenle ismen belirtmiyorum) genel olarak şikâyet ettiğim gibi, bu TV'lerde yayınlanan bir dondurma reklamını özel olarak şikâyet ediyorum. Bu reklamda, arabanın içinde bir bayan, oldukça açık-saçık, şuh vaziyette, dondurmasını, gayri ahlaki şeyler çağrıştıracak şekilde yerken, yanında oturan adam da, bu gayri ahlaki duruma ortak oluyor. Bu arada görüntü oldukça tahrik edici. Bu reklamı yayınlayan tüm TV'leri ve bu reklamı yapan şirketi kınıyorum. > Bekir Tekiner- AFYONKARAHİSAR >> Karınca, keklik ve avcı böcekler keneyle mücadelede kullanılır mı? Son günlerde karıncaların veya kekliklerin keneleri tüketeceği konusunda bazı haberler dolaşmaktadır. Evet, tabiatta kene yumurtalarını tüketebilecek bazı predatörler (avcı böcekler) var. Hatta birçok kuş türü konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebilmektedir. Ancak, bunların hiçbiri kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili değildir ve günümüzde kenelere karşı predatör veya kuş kullanılması ile ilgili hiçbir rasyonel/bilimsel eğilim yoktur. Bir de söz konusu kene, KKKA'nın taşıyıcısı Hyalomma Marginatum olduğunda, durum daha da karışık hal almaktadır. Bu kene larva ve nimf dönemi öncelikli olarak hindi, keklik ve karga gibi yerden beslenen kanatlılara tutunmayı tercih eder. Bu sebeple, bu gibi hayvanlar keneyi tüketmenin aksine, bu kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Daha da çarpıcı olanı ise, yaptıkları çalışmalarda keklikler üzerinden topladıkları Hyalomma Marginatumlarda (doymuş nimf olarak toplanıp aç erişkin haline getirildi) Kırım-Kongo Kanamalı ateşi virüsüne de rastlamışlardır. Bu da, keklik ve benzeri yerden beslenen kuşların kene sayısının artışı yanında, hastalığın yayılışına da katkıda bulunabileceği ihtimalini ortaya koymaktadır. Durum böyleyken, herhangi bir ön araştırma yapmadan, Hyalomma Marginatumun bulunduğu alanlara keklik salmak, çok riskli bir girişim olabilir. Bir keklik üzerinde yapmış oldukları çalışmada, 1500 kadar Hyalomma Marginatum nimfleri sayabilmişler. Bu kenelerden bazılarını test etmişler ve KKKA virüsü bulmuşlardır. Yani bu keneler keklikten düşüp, toprakta bir süre sonra gömlek değiştirip erişkin kene haline gelecekti. Bu erişkin keneler insana tutunduklarında virüsü nakledecekti. Keklikler sadece yavru döneminde böcek ile beslenirler. Erişkin keklikler ağırlıklı olarak bitki tohumları ile beslenir ve gıdaları arasında böcekler neredeyse hiç yoktur. Hyalomma Marginatum avcı tipi bir kenedir. Diğer bazı keneler gibi otlara tırmanıp konak beklemez. Bu kene toprağa gömülmüş veya ağaç kabukları ve taş altlarında saklanmış olarak bekler. Konak sinyallerini (karbondioksit, ısı, butirik asit, laktik asit vs.) hissettiğinde saklandığı yerden çıkar ve hızlıca konaklarına doğru yönelip tutunur. Dolayısıyla predatörlerin bu keneyi bulması çok zordur. > Doç. Dr. Zati Vatansever (Kafkas Üniversitesi Veteriner Fak.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.