Ben 1998 İnönü Üniversitesi M.Y.O. Bilgisayar Programcılığı mezunuyum. Kıyafetim yüzünden birçok kapı yüzüme kapandı, çoğu kapıyı da çalamadım. 10.01.2001 tarihinde kurallara uymayı kabul ederek, Battalgazi'de bir okulda boş geçen bilgisayar derslerine girmeye başladım. İşim bilgisayar olduğu için ve işimi sevdiğim için idare ediyordum. 2001-2002 eğitim döneminde aynı iş için merkezde bir okul buldum ve başvurumu yaptım. Gereken olur da alındıktan sonra 4.10. 2001 tarihinde göreve başladım. 11.10. 2001 tarihinde okul yönetimi sigorta pürüzünü çıkardı. Sigorta primini bizim yatırmamız isteniyordu. İngilizce öğretmeni ile bu durumu bile kabul ettik. Buna rağmen çalıştırmayacaklarını söylediler. Sebep olarak, bu primleri geciktirmemiz halinde, kendilerinin bunun cezasını karşılayamayacakları olarak açıklandı. Bu durumda olan birçok öğretmen işi bıraktı. Sonra Milli Eğitimin yaptığı bir açıklamayla, idarecilerin buna katlanması sağlandı. Bundan sonra, çalıştığım okulda İngilizce öğretmeninin işi halloldu ama benim işim yapılmadı. Bu durumda yetkililere seslenmek istiyorum; 1- Okul idaresinin suçumu açıklamasını istiyorum. 2- Sigortasız çalıştırıldım, hakettiğim ücret ödenmedi, işime son verildi. Yetkili makamlardan cevap istiyorum. Milli Eğitim, Maliye, SSK, okul... Bu dört kapıyı defalarca çaldım, ama yeterli cevabı alamadım. Bu nasıl bir kurum ki; hak ihlalini yapıyor, birinin işini yaparken diğerininkini yapmıyor? Yani "güçlü olan yaşasın" mı? ¥ Zemzem Gülgen - MALATYA Terörist hırsızlara caydırıcı cezalar gelsin! Yıllarca süren terör belasından, Mehmetçiklerimiz ve diğer güvenlik kuvvetlerimizin verdiği büyük gayret sayesinde kurtulduk; bu uğurda çok sayıda şehit verdik. Hepsine minnet borçluyuz... Ama şimdi başımıza yeni bir bela çıktı. Ekonomik krizin de etkisiyle, son günlerde ölümlere dahi sebep olan kapkaç ve hırsızlıklar sürekli artış göstermektedir. Son günlerde Uşak ilimizde artan hırsızlıklar araba sahiplerini ve halkımızı canından bezdirdi. Sabaha kadar evimizin içinde nöbet tutuyoruz. Polisin de yapacağı fazla birşey yok; hırsızı yakalasalar dahi mahkeme serbest bırakıyor. Evde hırsızı yakalayıp dövsen suçlu oluyorsun. Eğer hırsız ev sahibini yatak odasında öldürebiliyorsa, bu terörün en tehlikelisi değil midir? Gereken yasal düzenlemelerin biran önce yapılarak, bu gibi hırsız teröristlere caydırıcı cezaların verilmesi sağlanmalıdır. Evlerimizde olsun rahat uyumak istiyoruz!... ¥ İsmi Mahfuz - UŞAK Bu tefecilik varken kriz bitmez Bugün ülkemiz faizin pençesinde can çekişmektedir. Ülkemizde aylık %10 olan faiz oranları, batı ülkelerinde yılda %5 civarındadır. Esnafımız, sanayicimiz bu kadar yüksek bir faizi ödeyememektedir. Böyle bir ülkede üretim olur mu? Parası olan, parasını riske atar mı? Koyar bankaya, gelirine gelir katar. İşte tefecilerin bayramı budur... Bankalarımız da adeta modern tefecilik yapmaktalar. Halbuki bunların uygun şartlarla sanayiciye, esnafa, memura kredi vererek üretime katkıda bulunmaları gerekmez mi? Millet inim inim inlerken, bunlar kârlarını katlamaktan başka birşey düşünmüyorlar. Bunun sorumlusu kimdir? Ne zaman elimize üç-beş kuruş geçse hemen gider dolar mark alırız. Bu sayede hançeri kalbimize sapladığımızın farkında değiliz. Bu gibi davranışları önleyici tedbirler mutlaka alınmalıdır. Krizi atlatabilmenin tek yolu, faiz oranlarını gelişmiş ülkelerin seviyesine indirmek ve yabancı para birimlerinin tasarruf aracı olmasını önlemektir. Bunun dışında hiçbir formül tutmaz. Bunu gerçekleştirecek vatanseverler aranmaktadır. ¥ Naim Altınordu - ISPARTA