Sağlık çalışanlarına da yıpranma hakkı verilmeli

Değişik illerden doktorlar, hemşireler veya diğer sağlık çalışanları hastalardan hastalık kapıyor veya yakınına uygulanan tedaviyi beğenmeyen hasta yakınlarının saldırısına uğruyor. Maalesef bu olaylar da hayatlarını kaybeden sağlıkçılarımız da az değil. Peki sade televizyonlarda veya gazetelerde gördüğümüzle sınırlı mı bu olaylar? Maalesef hayır. Mesela, pekçok hastalığa sahip hastalardan kan alıyor hemşireler, hamilelerin girmesinin yasak olduğu radyoloji birimlerinde pekçok röntgen teknisyeni çalışıyor, ölmek üzere olan hastaları kurtarmaya çalışan hekimlerimiz kırım kongo kanamalı ateşi hastalığı kapabiliyorlar veya binlerce şüpheli hastadan alınan kanları biyologlar laboratuvarda çalışıyorlar... Elinize bir tüp kan alıp sokaktaki bir insana bu kanın kırım kongolu olduğunu söyleseniz, o insanın tepkisini paniğini düşünün. Oysa şu anda sağlıkçılar ülkemizin her yerinden gelen bu kanları inceleyerek, o insanların şifa bulmasına çalışıyorlar. Üstelik biliyor musunuz tüm memurların çalışma saati 8 saat iken, sağlıkçıların 9 saat mesaisi var. Tabii 24 saatlik nöbetlerden, icaplardan hiç bahsetmiyorum. Pekçok meslek riskli olduğu gerekçesiyle yıpranma almakta, bu meslek çalışanları erken emekli olmakta ve birtakım ayrıcalıklardan faydalanmakta. Peki sizce sağlıkçılar bu şartlarda çalışırken yıpranmıyorlar mı? Mesela, ileri derecede birçok psikiyatri hastasıyla, aynı odada, onlarla konuşup iyileştirmeye çalışmak, psikiyatri uzmanlarını ve psikologları yıpratmıyor mudur? Akşama kadar yüzlerce hastanın idrar ve gaitasını tahlil eden laborant yıpranmıyor mudur sizce? Veya serviste yatan AIDS'li hastadan günde 2 kez kan almak hemşire hanımı yıpratmıyor mudur? Evde 4 aylık çocuğunu bakıcıya bırakıp, gece nöbete kalmak, sonra eve döndüğünde "acaba üzerimde mikrop taşıyor muyum, çocuğuma bulaştırmayayım" diyen sağlıkçılar yıpranmıyor mu? Veya ambulansta can çekişen hastayı son sürat hastaneye yetiştirmeye çalışan, bu uğurda da pekçok kaza yaşayan ambulans şoförü yıpranmıyor mu? Pekçok meslekten daha riskli olan, çok özveri isteyen sağlık sektörü çalışanlarına da yıpranma hakkı verilmesi gerektiğini düşünmekteyim. > Kadir Sorucuoğlu >> Enerji piyasasında serbestlik tüketiciler aleyhine işliyor 2001 yılında faaliyete geçen Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)'nun görevi; "elektrik, doğal gaz, petrol ve LPG'nin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf enerji piyasasının oluşturulması ve bu piyasada düzenleme ve denetimin sağlanması" olarak tanımlanmıştır. Ancak, gerek yaptığımız piyasa gözlemleri ve gerekse EPDK'nin internet sitesinde yayınlanan bilgiler ışığında, satış fiyatlarındaki serbestleşmenin kağıt üzerinde kaldığı, dağıtım firmaları tarafından aynı illerde birbirinin aynı fiyatlarla satış yapıldığı, giderek farklı illerde dahi satış fiyatları arasında fark olmadığı tespit edilmiştir. Yani görünen odur ki; dağıtım firmaları, şirketleri aralarında anlaşarak tek fiyat belirlemektedirler. EPDK bu duruma seyirci kalmamalıdır. > Nazım Kaya (Tüketiciler Birliği Genel Başkanı) >> Kültür emperyalizminden gençlerimizi kim koruyacak? İşe giderken, bir gencin sırtındaki t-shirt'te gördüğüm arma biçimindeki desen ilgimi çekti. Yakından baktığımda beni hayli şaşırttı... T-shirt'te üçgen, haç ve hilal üst üste bir arada sembolleştirilmişti. Herhalde yabancı bunlar diye düşündüm, ama yanlarında bir müddet yürüdüğümde, çok güzel Türkçe konuştuklarını anlayınca daha da çok şaşırdım. Bir genç bu kadar cahil ve benliğine yabancı olabilir mi? İş yerimde internette ufak bir araştırma yaptığımda, bu gibi t-shirtlerin satıldığını gördüm. Bizim kültürümüzü, benliğimizi bozan, bizleri yozlaştıran kültür emperyalistlerinden, gençlerimizi kim koruyacak? > Ahmet Uysal