Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine; Bizler 7 yıldır mağdur edilen Sağlık Meslek Lisesi mezunlarıyız. 1995 yılında mezun olduk. Geçen bu 7 yılda 7 Bakan, 2 Başbakan ve 2 genel seçim gördük. Üstelik de Sağlık Bakanlığı'nda kullanılmak üzere iki defa 37.500 kişilik kadro tahsis edildi. Bu kadroları alan bakanlar "müjde" dediler, söz verdiler; "Sağlık Meslek Lisesi mezunları gençlerimizi diplomalı işsizlikten kurtaracağız" dediler. Maalesef bizler hâlâ diplomalı işsizler olarak beklemekteyiz. Sayın Sağlık Bakanımıza soruyoruz: 1. 37.500 kişilik kadroyu alalı 3 yıl olmasına rağmen, neden kullanmadınız? 2. Kadroyu aldığınızda "müjde" dediniz, söz verdiniz, binlerce genci umutlandırdınız; sonra da umutlarını söndürdünüz, neden? 3. DMS'yi haksızlık olarak gördünüz; ama ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, ne de Milli Eğitim Bakanı gibi 70 puanın altında kalanlara bir şans tanımadınız. Oysa bu iki bakan da 67-65, hatta kadrolarını doldurmak için puanları 55'e kadar düşürdüler. Siz neden yapmadınız? Biliyorsunuz ki, sağlıkçıların çoğu 70 puanın altında kaldı. Yazık değil mi? 4. Şimdi alımlar var, biz de müjde bekliyoruz Sayın Bakanım. Bu 37.500 kişilik kadro dolana kadar yüksekten başlayarak puan sıralaması yapılsın, beklemekte olan binlerce kişi alınsın. Haydi Sağlık Bakanım, 7 yıllık mağduriyete "dur" deyin ve bizleri, ailemizi sevindirin; sağlık ocaklarına ve hastanelere işlerlik kazandırın. Müjdenizi bekliyoruz. > 1995-1996-1997 ADANA-OSMANİYE-KOZAN-CEYHAN SML. mağdurları Yazık değil mi? Yıllardır çeşitli kampanyalarla İstanbul'a ağaç dikiliyor. Özellikle Belediye bu iş için büyük paralar harcadı, yüksek maliyetleri göze aldı. Semeresi de alındı bir bakıma. Bugün İstanbul'daki kavşaklar yemyeşil, parklar pırıl pırıl. Yol kenarları çeşitli ağaçlarla süslenmiş durumda. Bu ağaçların ilerde daha da büyüyerek, İstanbul'u yemyeşil bir şehre dönüştüreceklerine de inanıyoruz. Gözönünde bulunan ağaçların, parkların, çimlerin bakımı da oldukça güzel yapılıyor. Neredeyse her gün yapılan sulama, temizlenen yabani otlar, gübreleme... Ama gözden ırak yerler için bunları söylemek mümkün değil. Buralardaki yabani otlar temizlenmiyor. Bu otların belli bir süre sonra kurumaları da yangın için büyük bir tehlike oluşturuyor. Yoldan geçen sorumsuz bir kişinin atacağı bir sigara izmariti, yılların emeğinin heba olmasına yetiyor... Her sene olduğu gibi, bu yaz da, gözden ırak yerlerde, ihmalden kaynaklanan yangınlarla o canım ağaçların yangınla tahrip olduğu görülüyor. O yerlerin düzenlenmesi, ağaçların dikimi için dünyanın parası harcandı, emekler verildi. Ağaçlar tuttu, aradan 5-10 yıl geçti. Ama yabani otları temizlememe sorumsuzluğu ile bu milli servet heba ediliyor. Üstelik her yıl bu sorumsuzluk devam ediyor. Yazık değil mi? Bunca engele değer mi? Size yazmaya karar verdim, çünkü çok bunalımlı günler geçiriyorum. Bu sene İmam Hatip Lisesi'ni bitirdim ve hayatın gerçek yüzüyle karşılaştım. Okumak istiyorum, sürekli önüme engeller çıkıyor, çıkartılıyor. Okulumuzda öğrenci sayısı az olduğu için, ilçemizde bulunan liseyi bizim binaya getirdiler. Sıkıntılar da o zaman başladı. Her yerde bulunmasına rağmen, okulumuzda çok nadir karşılaştığımız kıyafet problemi o zaman başladı. Ortada bir sıkıntı yok iken şikayet edildik. Çevreden tepkiler çoğalınca okul içindeki kılık kıyafetimize karışmadılar. Okul bitti. Hep hayalini kurduğum üniversite sınavına geldi sıra. Sınava bir fakültede girdim. Kapıdaki polislerden biri "dışarı" diye bağırdı. Ne diyeceğimi bilemedim, şaşkına dönmüştüm. İncindim. Kıyafetimize karışmaları yetmiyormuş gibi, bir de hakarete uğradım. Bazen oluyor da, insan olduğumu unutuyorum. "Rabbim büyüktür" diyor, el açıp dua ediyorum... > Makbule Ç.