Sağlıkçıların "performans" çilesi

A -
A +

Her mesleğin kendisine göre zorlukları vardır. Fakat sağlık çalışanı olan bizlerin yaşadığı zorluklar ne diğer mesleklerinkine benzer, ne de başkaları tarafından bilinir. Tüm memurlar 8 saat çalışır, öğle tatili yaparken; siz 9 saat çalışır, öğle tatili yapamazsınız. Bazen 24 saat uyumadan nöbet tutarsınız. Senelik izniniz bile tehlikededir. Çünkü sağlık kurumları sürekli çalışır, siz yokken işinizi yapacak biri yoksa izin alamazsınız. İnsanların kokusundan iğrendiği ortamda günde yüzlerce hastaya moral vermeye ve onları sağlıklı hale getirmeye çalışırsınız. Her türlü hastalığı bir anlık dikkatsizlikle kapabilirsiniz. Performans sisteminin özü, hekimlerin çalışmalarına göre puan ve bu puana göre döner sermaye alınmasıdır. Hekim dışı personele de sabit oranlarla, ama hekimlere göre çok düşük bir para dağıtılır. İşte bu noktada her sistemde ve her meslekte olan ve sistemi kötüye kullananlar çıkar karşımıza. Sağlık Bakanlığı'nın iyi niyetle, daha çok hasta muayene olur diye getirdiği sistem, bazı hekimlerin gereksiz tahlil, muayene hatta şaşırmayın ameliyat yapmasına sebep olur. Sistem şöyle işler: Mesela daha önceden durmasında mahsur görülmeyen ufacık benler artık çok tehlikelidir ve alınmalıdır. Üstelik kayıtlarda iki çeşit ben ameliyatı vardır. Biri kanser şüphesiyle alınan, diğeri estetik nedeniyle alınan. Tabi kanser şüphesiyle alınanın puanı yüksektir ve pek çok hekim bu beni kanser şüphesiyle aldığını kaydeder. Daha önceden birkaç tahlil tanıda yeterli iken, şimdi tüm tahlil ve röntgenler ancak yeterli olur. Çünkü hastanenin geliri ve çalışanların geliri bu işlerin artmasına bağlıdır. İşin garibi hekim dışı personel tavan uygulaması nedeniyle bu sistemde çok çalışıp, çok az alır. Oysa daha önceden ortalama 2 bin YTL alan hekim, artık yaptığı işe göre maaşından hariç 10 bin YTL.'den fazla döner sermaye alabilmektedir. İşte bu noktada hekim ve hekim dışı personel arasında bir huzursuzluk başlar. Hekimlerarası durum da farksızdır. Şöyle ki; bazı hekimlerin iş yapması diğerlerininkine bağlıdır. Mesela radyoloji uzmanı, diğer doktorlar tetkik istemezse bir şey yapamaz. Aynı şekilde çocuk uzmanı sevk etmezse, çocuk cerrahi uzmanına hasta gitmez. Cerrah ameliyat materyalini laboratuara göndermezse patoloji uzmanı döner sermaye alamaz. Bu da aynı okul mezunu hekimler arası huzursuzluk getirir. > Sağlık-Sen ------- > İlaç almada bu kadar katılık olur mu? Sağlık Bakanlığı'na; Ben Bağ-Kur emeklisi bir vatandaşım. Şeker hastasıyım, bazı ilaçları düzenli olarak almam gerektiği doktor raporları ile sabittir. İlaç yazdırma, alma sürelerimiz belirtilmiş, sınırlı tutulmuştur. Mesela ben 3 Martta ilaç yazdırabilirim, daha önce yazdıramıyor, alamıyorum. 3 Martta bildiğiniz gibi resmi tatil, sonraki gün de tatil. Bu günlerde ilaçlarımızı yazdıramıyoruz... Benim gibi bir şeker hastasının enz iki gün ilaçsız kalmasının riskleri bilinmiyor mu? Ya bu ilaç alma günümüz uzun süreli bayram tatillerinin başlangıcına denk gelirse, o zaman ölüme mi terkedileceğiz? Biz emeklilerin ilaçlara verebilecek parası mı var? Neden bu kararlar alınırken kendinizi benim gibi yoksul, hasta, çaresiz vatandaşın yerine koymuyorsunuz? Bu kadar katılık olur mu? > Recep Kuru - KIRKLARELİ --------- Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.