Gençliğin uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıkların tehdidi ile karşı karşıya olduğu, büyük bir kısmın bu canavarın pençesinde bulunduğu biliniyor. Bunun önüne geçilmesi için spordan da faydalanılabilir. Bunun için yeterince yetişmiş eleman da bulunmakta. Ama her nedense, bu yönde bir duyarlılık görülmüyor. İşte bir milli sporcunun yazdıkları ve önerileri: "1990 yılında güreşe başladım, 1995'te Milli Takım'a girdim, Dünya 5'incisi oldum. 1996 yılında Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü'ne girdim. Amacım, mezun olunca iyi bir öğretmen olmak, benden daha başarılı sporcular yetiştirmekti. Son sınıfa geçince, mezun olan öğretmen adayının fazla olması sebebiyle, sınav yapıldıktan sonra atama yapılacağını öğrendim. Mezun olanlar 1500-2000 kişi idi, alınacakların sayısı ise sadece 500 idi. Bu arada vatani görevimi de yaptım. Mezunlar katlandıkça alınacak sayı sürekli düşüyor. Şu anda mezunların sayısı 2500'ün özerinde, alınacak öğretmen sayısı da 300. Sporun önemi, sağlıklı bir gençlik ve toplum için bunun vazgeçilmezliği günden güne daha çok anlaşıldığı halde, bu alanda eğitim görmüş bizlere karşı gösterilen duyarsızlık düşündürücüdür. Aldığımız diploma evde bir köşede saklı duruyor, yazık değil mi? Okullarda Beden Eğitimi ders saatleri 2 idi, bire indirildi. Seçmeli dersler arasında çeşitli beden eğitimi dalları var, ama okul müdürleri bilgisayar dersini tercih ediyor. Okullarda Beden Eğitimi Dersi saatleri daha çok arttırılmalı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde bizlere daha çok kadro açılmalı, Belediyelere zorunlu spor antrenörü atanmalı, 100'ün üzerinde eleman çalıştıran iş yerleri için de bu mecburiyet getirilmelidir. Milli Sporcular da Beden Eğitimi Öğretmeni yapılarak onurlandırılmalıdırlar." Sağlıklı bir nesil isteniyorsa, spora daha çok önem verilmeli, bu alanda eğitim görmüş olan binlerce kişi değerlendirilmelidir. Kötü alışkanlıklara esir düşmüş bir gençliğin bildiği yabancı diller ya da bilgisayarın kime faydası var? >>> Öğretmenliğe kurumlar arası yeniden atamalarda haksızlık yapılıyor Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen atamalarında (ilk atamalarda) hiçbir mazereti kabul etmiyor ve mazereti olanlar göreve başlayıp en az bir sene çalıştıktan sonra (stajyerliği kalktıktan sonra) nakil için müracaatta bulunabiliyorlar. Bu durum öğretmenliğe ilk defa atanacaklar için makul görülebilir. Fakat yıllar önce öğretmenliğe başlamış, Doğu hizmetini, stajyerliğini tamamlamış ve bir vesile ile başka kurumlara geçmiş kişiler, tekrar öğretmenliğe dönmek istediğinde, hiçbir özrü kabul etmeyip Doğu'dan bunlara 4-5 il göstermek adaletli mi? Bu kişi stajyer öğretmen değil, doğuda görev yapmış, zaten 4-5 ay sonra özür durumundan tayin hakkı var, giderken yolluk ödenecek. Bunun kime ne faydası var. Devlet zarar edecek; hem giderken hem 4 ay sonra dönerken harcırah alacak. Eğitim zarar edecek: 4 ay sonra gideceğim diye atandığı okula ısınamayacak ve verimli görev yapamayacak, bu dört ayı izin ve raporla geçirecek, Öğretmen zarar görecek: Eşinden çocuklarından ayrı sürgün hayatı yaşar gibi 4 ayı geçirmeye çalışacak. Bakanlık, bu yönetmeliği tekrar gözden geçirmeli ve "Kurumlararası yeniden atama" biçimiyle atanacak (daha önce öğretmenlik yapmış ve stajyerliği kalkmış) olanların atamalarında özür durumlarını dikkate alacak değişiklikleri yapmalıdır. > Yiğit Can ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00