İngiltere'de üniversite öğrencilik yıllarımda televizyonda, kısaca "Holokost" denilen onlarca "Yahudi Soykırımı" belgeseli izledim. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya'da Nazilerin; kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, hasta, tümü masum Yahudileri evlerinden, işyerlerinden, sokaklardan, yollardan toplayarak götürüşleri, hayvan ve yük vagonlarına tıka basa dolduruşları ve günlerce pislik ve perişanlık içinde geçen yolculukları, elektrik verilmiş tel örgülerle, köpeklerle ve makineli tüfekli SS'lerle çevrili toplama kamplarına getirilişleri... İngiltere'de üniversite öğrencilik yıllarımda izlemiş olduğum Holokost belgesellerinin, dönemin eğitimcileri, yazarları ve tarihçileri tarafından, özellikle çocuklar tarafından izlenmesi öneriliyordu. İngiltere'de o dönem, bir tek eğitmen, akademisyen, yazar, çizer çıkıp da, bu belgeselleri izletmekle çocukların "ruhuna tecavüz ediyorsunuz" dememişti. Avustralyalı araştırmacı gazeteci John Pilger, Körfez Savaşı'ndan sonra birçok defa Irak'a gider, araştırmalar yapar, fotoğraflar çeker, görüşmeler, söyleşiler yapar ve bu bölgeyi en iyi tanıyan, en tarafsız araştırmacı olarak ünlenir. John Pilger sonunda, Irak'la ilgili tüm birikimlerini kullanarak bir belgesel hazırladı ve bu belgesel 6 Mart 2000 günü İngiltere'de ITV Televizyonu tarafından yayınlandı. Ben bu belgeseli izledim. 17 Haziran 2001 günü, İngiliz BBC Televizyonu'nun 'Panorama' adlı programında, "The Accused" yani, "Suçlanan" adlı çok çarpıcı bir belgesel yayınlandı. Ben bu belgeseli de izledim. Bu belgeselde, 1982 yılında İsrail'in Lübnan'a saldırısı sırasında Sabra ve Şatila mülteci kamplarında yaşanan vahşi katliamlarda, Ariel Şaron'un oynamış olduğu rol tüm ayrıntılarıyla anlatılıyordu. O dönem İngiltere'de hiçbir eğitmen, akademisyen, yazar ve çizer ortaya çıkıp, bu belgeseli izletmekle çocukların "ruhuna tecavüz ediyorsunuz" demedi. Şimdi sıra geldi son belgesele: "Sarı Gelin"e. İki DVD'de toplanmış, yaklaşık 4 saat süren bu belgeseli de izledim. Sarı Gelin ekibi, Türkiye'deki arşivlerin yanı sıra yurtdışındaki arşivlerde de tarama çalışmaları yapmış. Rusya Federasyonu, İngiltere, Almanya, Avusturya, İtalya, Fransa, Ermenistan, Azerbaycan, Lübnan, Gürcistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Suriye'de devlet ve özel arşivler taranmış. Belgesel, Ermeni konusuyla ilgili 13 ülkeyi kapsamaktadır. Sarı Gelin Belgeselini, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı bütün okullara göndermiş, öğrenciler tarafından izlenmesini istemiş. Ve işte bu aşamada medyada, başını "Ermenilerden Özür Dileyenler"in çektiği bir çevre kıyametleri koparmaya başladı! Sarı Gelin Belgeselini izlediğinizde, Ermenistan'daki Ermeni ileri gelenlerinin kendi ağızlarından şunları istediklerini duyacaksınız:Türkler, Ermeni soykırımını tanıyacak. Türkiye, Ermenilere 50 milyar dolar tazminat ödeyecek. Ermenistan Anayasasında yazılı, Türkiye'nin 11 ili Ermenistan'a verilecek. Ağızlarını her açışta, 'demokrasi', 'insan hakları' ve 'ifade özgürlüğü' deyimlerini makineli tüfek gibi sıralayan bu sözde-akademisyen ve yazarlar, hiç sıkılmadan, hiç utanmadan işlerine gelmeyen bir belgeselin yasaklanmasını, izlenmemesini istiyorlar! Yılmaz Dikbaş >> Firmaların bu ortak sıkıntısına lütfen çare bulun Yazacaklarımı Başbakanımıza ve Sanayi ve Ticaret Bakanımıza açık bir mektup olarak gönderiyorum. Bu, dar boğazda olan çeşitli sektörlerdeki firmaların ortak sıkıntısıdır. Başbakanımız ve Sanayi ve Ticaret Bakanımız, KOSGEB yetkilileri, velhasıl ilgili kuruluşlar "cansuyu", "faizsiz" kredi gibi ekonomik desteklerden bahsediyor. Ama gelgelelim, başta "Devlet Bankaları" olmak üzere, hiçbir banka böyle bir "su"dan "bir yudum" bile vermiyor. Bunlardan çok az kimse istifade ediyor. Verilenlerin kredi müracaatları da çok geç değerlendiriliyor. Ancak en üzücü olanı; tertemiz bir firma ve her türlü teminatı olmasına rağmen kredi verilmiyor veya istenen miktarda verilmiyor. Keyfi uygulamalar oluyor. Avrupa Kaynaklı Kredileri kullandırmak bile istemiyorlar. Vermem demenin bir başka türlüsünü yaşatıyorlar. Bunlara inanmayacaklar ve herkese gerekli kredi veriliyor diyecekler varsa, beni aramak lütfunda bulunsunlar, kendilerini bilgilendiririm. Fazla söze gerek yok... İsmi mahfuz