Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) görevli öğretmenler bazı sınıflarda sınavı 10 dakika erken bitirdi. Türkiye genelinde 7. sınıflar için geçtiğimiz pazar günü yapılan Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) bazı öğretmenlerin akıl almaz ihmali, pek çok öğrencinin başarısını olumsuz şekilde etkiledi. İstanbul Başakşehir'de bulunan Ahmet Kabaklı İlköğretim Okulu'nun 45. salonunda imtihana giren öğrenciler, sınav bitiş saatinden 10 dakika erken çıkarılınca, hem öğrenciler hem de veliler büyük şok yaşadı. Zamana karşı bu yarışta her bir soruya 1 dakika ayırmak üzerine sınava hazırlanan öğrenciler de, pek çok soruya bakma imkanı bulamamanın üzüntüsü içinde kahroldu. BÜYÜK HATA NASIL OLDU? Büyük ihmal, bir gün önce 6. sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavı saatinin tahtalara yazılmasıyla başladı. Cumartesi günkü sınavın başlangıç saati 10.30, bitiş saati ise 11.30 olarak sınıfların tahtalarına yazıldı. Bir gün sonra aynı sınıflarda sınava giren 7. sınıf öğrencileri için ise, sınavın başlangıç saati 10.30, bitiş saati ise 11.40 olarak belirlendi. Ancak görevli öğretmenler, bir gün önce 6. sınıflar için tahtalara yazılan ve daha sonra silinmeyen sınav saatini esas aldı. Bununla da yetinmeyen iki görevli öğretmen, sözlü olarak öğrencilere sınavın bitiş saatinin 11.30 olduğunu söyledi. Böylece öğrenciler sınavdan 10 dakika erken çıkarıldı. Oysa 7. sınıfların süresinin, 6. sınıfların süresinden 10 dakika fazla olması gerekiyordu. OLAY, POLİSE İNTİKAL ETTİ Durumu öğrenen veliler, büyük tepki gösterdi. Okul müdürüne olayı intikal ettiren veliler, "Görevliler unutmuş, yapacak bir şey yok" cevabını aldı. Bunun üzerine polise zabıt tutturan veliler, sorumluların ortaya çıkarılmasını istedi. Polis incelemesinde, sınav saatlerinin sadece 45. salonunda değil, başkaca 2 salonda da tahtaya yanlış yazıldığı ve uygulandığı belirlendi. Bir sorunun dahi binlerce öğrenciyi elediği veya bir basamak aşağı indirdiği sınavdaki bu ihmalin sorumlularının ortaya çıkarılmasını isteyen veliler, yapılan yanlışlığın da düzeltilmesini talep etti. Veliler, "Burada alınacak notlar gelecekte çocuklarımızın hangi okullara gireceğini belirleyecek. Bir kaç puan yüzünden çocuklarımız istedikleri okula giremedikleri zaman sınavdan 10 dakika çalan görevlilerin vicdanları sızlamayacak mı?" diye tepki gösterdi. > Kuşların, susuzluktan ölümü önlenemez mi? Ben, 40 yıl bankacılık yapıp emekli oldum, yaşım 62... İnsanların kötü yanlarını görünce, yaşlıları ve hayvanları daha çok sevmeye başladım. İnsanlarla konuşurken tedirgin oluyorum; hiçbir şey yapamıyorlarsa, dilleriyle ısırıyorlar! Hayvanlar ise bu zararı vermiyor, çok tehlikeli ısırmalar karşısında da kuduz aşısı olup tedbirinizi alıyorsunuz. Bu gibi sebeplerle, itilen-kakılan yaşlıları ve hayvanları daha çok sevmeye, kendimi onlara daha çok yakın hissetmeye başladım... Kadıköy'de ikamet etmekteyim. Yakınımızda bulunan Kriton Curi Parkına sık sık gider, oradaki kuşları seyreder dinlenirim. Benim gibi oraya gelenlerin çok olduğunu görünce, yalnız olmadığımı da anlıyorum... Ama son zamanlarda o güzelim kuşlar patır patır ölmeye başladı. Başlıca sebep de susuzluk. Kuşlar susuzluktan ölüyor. Su motoru arızalı imiş, 20 günde bu arıza giderilemez mi? Bu ilgisizlikten ve kuş ölümlerinden acı duyuyorum. Kestim ayağımı parktan... Belediye Başkanımız Selami Öztürk'ün hayvanları, yeşilliği sevdiğini biliyoruz. Fakat o işle görevlendirilmiş kişilerin işlerini hakkıyla yapmadığı anlaşılıyor. Başkanın bu duruma müdahale etmesini bekliyoruz. Sayın Başkan, lütfen hayvanları ne kadar sevdiğinizi ve onların ölmesine kesinlikle göz yummayacağınızı gösterin, bu kuşlara sahip çıkın!.. > İsmi mahfuz >> Sağlık çalışanları olarak risk altındayız Ben, Aydın Devlet Hastanesi'nde Sağlık Memuru olarak görev yapıyorum. Günlük ortalama 15 adet kene vakasıyla karşılaşıyor, çıkartıyor ve tetkik için tüpe koyuyoruz. Asıl ilginç olanı, bu keneye karşı hiçbirimiz bilgilendirilmiş değiliz. Nasıl ve hangi yolla bulaştığı konusunda her gün farklı anlatımlar var, ama biz bugüne kadar "Biz Türk'üz, bize bir şey olmaz" veya "Acı patlıcanı kırağı çalmaz" anlayışı ile, hep tek korumamız olan eldivenle çalışıyoruz. Kısacası risk altındayız. Sadece bu konuda değil, acil ünitesinde her şeyle karşılaşmak mümkün. Allah yardımcımız olsun, diyerek görevimizi yapıyoruz > İsmi mahfuz > Yapılan bu sahtekârlığı bitirmenin zamanı gelmedi mi? 15 yıllık Hekimim. Yıllardır okulların kapanmasına yakın, özellikle ÖSS, OKS'ye girecek öğrenciler rapor almaya gelirler. Bizler de iyi niyetle, çocukların geleceğini engellememek düşüncesiyle rapor veriyoruz. Bu sene de böyle oldu... Ama artık bu iş çığırından çıktı. Seviye Belirleme Sınavına girecekler, gezmeye gidecekler derken, okula gitmek istemeyen herkes rapor istedi. O kadar alışılmış ki, ret cevabına tahammül edilmiyor. Bir sınıftaki, bir okuldaki öğrencilerin çoğunluğu rapor aldığı halde, Milli Eğitim Müdürleri ve ilgili Bakanlık buna nasıl göz yumabiliyor? İlgililere sesleniyorum; okullar sadece Fizik, Matematik vb. dersleri öğretmek için mi var? Dürüstlük, işini görevini iyi yapma, iyi davranışlar, doğruluk nerede öğretilir? Bunlar öğretileceğine, bu yaşta o çocukları sahte raporlara yöneltmek doğru mu? Raporun sadece hasta iken verildiğini söylediğimizde de hem öğrenci hem de yakını, sanki yanlış yapan bizmişiz gibi yanlış tavırlar içine giriyorlar. Yazık, çok yazık. Öğrenciler, gençler kendilerini eğitenler ve büyükleri tarafından sahtekârlığa itiliyor. Yıllardır hükümetler değişti ama bu durum değişmedi. Son 2 senedir sınava girenlere bir hafta izin veriliyor, ama öğrenciler bu işe bir ay önceden başlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu gidişe artık son vermelidir. Bu gidişin sonu çocuklarımız, toplumumuz için çok kötü, çok acı olur. Bu yaşlarında sahtekârlık öğrettiğimiz bir neslin vebalini taşıyamayız... > Dr. E. Güngör