Çıkarılması amaçlanan "Şeker Kanunu Tasarısı" ile geçimini pancardan sağlayan 7,5 milyon Türk köylüsü yerine, 3-5 rantiyeci ve uluslararası birkaç şirket kollanmak isteniyor. Bu kanunun incelenmesi ile oluşan bazı soru işaretlerini bilgilerinize sunmak istiyoruz: 1- Yasa tasarısında 30 şeker fabrikasının 1 temsilcisi varken, 5 nişasta üreticisi şirketin birden fazla üye ile temsil edilmesi haksızlık değil midir? 2- AB bile tatlandırıcılara kota uygularken, Türkiye tatlandırıcı üretimine neden kota uygulamıyor? 3- Türkiye, Amerikan tatlandırıcı şirketlerinin pazarı yapılarak, 3 milyon ton kurulu kapasiteli fabrikalarımız kapatılmak mı isteniyor? 4- Arjantin başta olmak üzere, Güney Amerika menşeli mısırı (ki büyük çoğunluğunda genetik yapısı bakteri kökenli olarak değiştirilmiş transgenik çeşit olma riski olan mısırlarTürkiye insanını kobay haline getirecek) Türkiye'de işleyerek kime destek olduklarını açıklasınlar. 5- Köyden kente göç, özelleştirmelerle ortaya çıkan işsizlik, tarımda üretimden çıkış nedeniyle oluşan istihdamın daralmasının oluşturduğu sancılar dururken; milyonlarca insanımıza iş imkanı sağlayan bir sektörü baltalamak kime yarar sağlayacaktır? 6- ABD'nin Dünya Ticaret Örgütü'ne hakimiyeti ile tarım ürünlerinde uyguladığı menfaatçi baskıya, neden Türkiye AB kadar tepki göstermiyor? 7- ABD ve AB çiftçisini korurken, yüce Meclisimiz çiftçimizi güçlü yabancı şirketlere yem mi yapmaktadır? Bütün bu soruların ışığında, konunun yeniden değerlendirilerek kanunun Türk üreticisini kollayacak bir şekilde ve Ziraat Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Pancar Koop., şeker alanındaki işçi sendikaları vb. kuruluşların görüşleri alınarak yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz. Feyyaz Uysal (Tarım Ekonomisi Derneği Eskişehir İl Temsilcisi) Bu yangını söndürün! Bütün yetkililerin dikkatine; Türkiye'nin gidişatı çok kötü, çok zor durumdayız. Ne olacak, böyle nereye kadar gideceğiz? Artık olup bitenlere bir anlam veremez oldum. Ben küçük bir işyeri açalı dört yıl oldu. Şu anda borçlarımı ödeyemez duruma geldim. Hacizler geldi... Sıkıntılı anlar yaşadım, halen de yaşamaktayım. Biz ekmeğimizi alnımızın teriyle kazanıp yemek istiyoruz. Fakat cebimizdeki para son kuruşuna kadar alınıyor. Ay sonu geldiğinde kapkara bir düşünce kaplıyor bizi, ödemeleri yapsan bir türlü, yapmazsan faiziyle ödeme mecburiyeti... Memur geçim sıkıntısına düştüğü zaman sesini yükseltiyor, yürüyüş, gösteri yapıyor. Bazen de amaçlarına ulaşıyorlar, az da olsa bir zam alıyorlar. Peki biz küçük esnaf ne yapalım, sesimizi nasıl ve kime duyuralım? Esnafın sırtından geçinmeye çalışanlara seslenmek istiyorum; artık kepenkler kapanmaya başladı, çok sürmez bütün esnaf dükkanını kapatacak... Peki sonra bu insanlar ne yapacak, ailelerini nasıl geçindirecekler? Bu fecaata dur denmeli, yarın çok geç olabilir... Eğer bu yapılamayacaksa, bu yangını söndürebileceklere yol açılsın, bu yıkıma müstahak değiliz... Acıpayam'dan küçük bir esnaf - DENİZLİ Lütfen çareler bulunuz Sayın devlet büyüklerim Lütfen uyumlu olunuz. Aşınız bu krizleri Işığa gitsin yolumuz. Olan millete oluyor Sabredip çare arıyor İlacı sizden bekliyor Bükülmesin hiç kolunuz. Girin millet arasına İlaç olun yarasına Kurtuluşun çaresine Birlik günü bir olunuz. Taşıyamaz olduk, yeter Eylemeyin bizi beter Anlaşarak baca tüter Ortadan yolu bulunuz. Millet güzel günler bekler Karşılıksız oldu çekler Aşık gördüğünüz ekler Lütfen çareler bulunuz. Yusuf Çalışkan ANTALYA