Sen misin kart kullanan?

A -
A +

Ben küçük bir kırtasiyeciydim. Kimseye borcum yoktu, kimsenin hakkını yemedim. Sadece Bağ-Kur primlerini yatırmakta zorlanıyordum. Ülkemizin üstünden kara bulutlar gitsin diye devletime bir katkı yapmaya karar verdim. Kredi kartıyla para çektim ve Maliye'ye yatırdım. Gelgelelim kart faizi katlana kalana arttı ve kapıma haciz dayandı. Devleti kurtarayım derken kendim battım. Sıfır sıfır elde var sıfır. Ev kira, dükkan kira. Devredeyim sağa sola dedim, "Devren kiralık Kırtasiye Dükkanı" diye ilanlar verdim. Ne alan var, ne soran. Bu arada borç 10 milyara dayandı ve gücümüzü aştı. Hasılı Bağ-Kur'a hayrımız olsun derken işimizden, gücümüzden, paramızdan, uykumuzdan, sıhhatimizden olduk. Memleket iyiye gitmiyor. Bilmiyorum halimiz ne olacak? Büyüklerimiz "bu krizi de aşarız" diyorlar. İyi ama sökülen çınar bir daha tutar mı? * İ. Yılmaz - Sarıyer / İSTANBUL Dayanacak halimiz kalmadı Bu kriz en çok işçiyi, köylüyü, esnafı ve memuru vurdu. Halbuki devlet kuruluşlarının tepesinde israf devam ediyor. Sahillerdeki kamu kamplarında 5 yıldızlı tesisleri kıskandıracak bir sefahat sürüyor. İşini uyduran sırf harcırah almak için araziye çıkıyor. 40 milyarlık jiplerle dere tepe gezip dönüyorlar. Lojmanlar hep bu beylere lütfediliyor. Çaycılar, odacılar müdürlerin faturalarını takip etmek için sıralara giriyor, akşama kadar vezne vezne koşturuyorlar. Eğer sizin tasarruftan anladığınız buysa diyecek bir şeyim yok. * Hakan Güneş - FETHİYE Hâlâ sırça saraylardalar Ben 25 yıldır ticaret yapan ama bir türlü borçlu yaşamaktan kurtulamayan bir esnafım. Bu gidişle de borçtan kurtulamayacağım. Bu günlerde eski bir siyasi dikkatimi çekmeye başladı. Adam zamanında iyi kötü hizmet etmiş tamam ama hâlâ 4 korumayla geziyor. Sanırım ömrünün sonuna kadar bu böyle sürecek bu 4 polisin maaşı bizim sırtımıza yüklenecek. Biz bu adamı zorla bakan yapmadık ki. Madem korkuyordu siyasete neden soyundu. Sözkonusu bakan emeklisi aldığı maaş ile müreffeh bir hayat sürebilir hatta dilerse özel koruma bile tutabilir. Kaldı ki 10 katlı bir binanın dokuzuncu katında oturuyor. Korumalar apartman girişinde boş boş dolanıp duruyor, akşamlara kadar telef oluyorlar. Bu nasıl korunma insanın gülesi geliyor. İnanın yabancılara imreniyoruz. Elin bakanları, mebusları, halkın arasında, belediye otobüsünde, çarşıda, pazarda, tramvayda. Bizimkiler sırça saraylarda. Memlekette insanlar 100 milyonla geçinmeye çalışırken kapı önünde dört genci kilitleyip ömürlerine ipotek koymak vatanseverliğe yakışır mı? * Adnan Demirel - KONYA Dürüstlük neye yarar? Dişimizden tırnağımızdan artırdık araba aldık. Benzin el yakmaya başlayınca LPG taktırdık. Ancak sevincimiz kursağımızda kaldı. Önce 150 milyon muayene ücreti dediler verdik. Sonra iptal oldu. Bu kez bandrollara 360 milyon para ödedik. Yine iptal oldu. Halbuki bunu ruhsata işletmeseydim bütün bunlar başıma gelmezdi. Meğer dürüstlüğün de bedeli varmış. Biz bu bedeli pahalıya ödedik. * L.İ. Günol - ANKARA Manavgat İsrail'e değil Konya'ya aksın! Asrın silahı su. Bir ton su 5 ton petrol yapar. Ancak Manavgat Irmağı ve Göksu boşu boşuna denize akıyor. Ülkemiz çölleşip büyük sahraya dönmeden tedbir alalım. Ben yıllardır söylüyorum ama siyasilere dinletemiyorum. Bir zamanlar Çayırbağı Suyu Konya ovasına akmaz diyorlardı ama Canbaz Deli Osman bunu başardı. Eğer 2000 metre yüksekte ve sadece 100 kilometre ötede olan Göksu, Konya ovasına akıtılsa kuraklık biter. Sadece tarım değil, hayvancılık da gelişir ve deprem riski azalır. Köyden şehire insan göçü durur. Memlekette işsiz kalmaz. Ben boşa konuşmuyorum. Söylenen yerlerde incelemeler yaptım. Uzmanlar bu teklifimi incelesinler haklı olduğumu görecekler. * İsmail Aktaş - KONYA Bir de sırıta sırıta satmaları yok mu! Biz Sultanhamam'da esnaflık yapıyoruz. Geçen gün dükkanımıza iki zenci geldi. Haliyle ilgilendim önlerine kumaşlar serdim. Biri mallara bakarken öbürü patronumun cep telefonunu yürütmüş. Farkına vardığımızda iş işten geçmişti. Meğer bu işi meslek edinmişler, diğer arkadaşların da başına benzer şeyler gelmiş. Adamlar hemen iki adım aşağıda büyük Postahane'nin önüne tezgah açıyor ve çaldıkları malları sırıta sırıta satıyorlar. Esnaf arkadaşlar dükkanlarına giren zenci gruplarına dikkat etsin, ortada çalınacak şey bırakmasınlar. * M.K. Sultanhamam/İSTANBUL Nereye gidiyoruz? Ülkemiz gün geçtikçe daha yaşanmaz bir hal aldı. Zamlar iliğimizi kuruttu, borçlarımız katlandı. Zorunlu tasarruflarımız ödenecek diye bekliyoruz ama bir ses çıkmadı. Devlet memurları arasında bir denge yok. Aynı iş ve aynı dereceye farklı maaşlar uygulanıyor. Vergi iadeleri cazip değil. Zaten bu haliyle devam edeceğine kaldırılsa daha iyi. Bordromuzda görülen yardımlar alay eder gibi. Söyleyin 200 bin liraya ev mi kiralanır? Peki ya bir milyon lira doğum yardımı ile annenin ve bebeğin hangi ihtiyacı görülür? Sözün kısası 22 yıllık devlet memuruyum. 2. kademenin 1. derecesindeyim yine de maaşım 200 milyonu bulmuyor. Yeter artık devlet, memuruna sahip çıksın. Sefaletle yaşamak zorunda mıyız? * İsim mahfuz - Yenibosna/İSTANBUL Memur gibi çalış İşçi gibi ücret al Köy işleri ve Tarım İl Müdürlüğünde çalışan mevsimlik işçiler kadroya alındılar. Bunlara zaten ihtiyaç yoktu ve çeşitli kamu kuruluşlarına dağıtıldılar. Daha dün kadroya geçmek için kapıda dolaşan bu insanlar sınavsız kadro sahibi oldular ve daha yüksek maaş alabilmek için torpil aramaya başladılar. Düşünün bayanlar bile boğa bakıcısı ya da dozer operatörü olduklarını söylediler ve ikramiyesi ile birlikte 800 milyonluk maaşı kaptılar. Sınav kazanıp memur olanlar mı? Onların yaşamaya hakları mı var? * İsmi mahfuz/YOZGAT

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.