Son yıllarda üniversite mezunlarına yapılan uygulamalar çok abartılı olmaya başladı. Bu durum gençlerin ve ailelerinin tepkilerine yol açıyor. İyi bir puan alarak üniversiteye girmiş, yıllarca süren meşakkatli çalışmalar sonucu üniversiteden diploma almış bir gençten ilave sertifika istemek o üniversiteye güvensizlik anlamına gelmiyor mu? İlgili fakülte ile görüşülüp, varsa eksikliklerinin giderilmesi için ilave ders konmasını istemek daha doğru değil mi? Aynı şekilde, yıllarca emek verip öğretmenlik diploması almış kişilerin öğretmen olmaları için, bölümler açısından adilliği tartışmalı olan ikinci bir imtihan istemek doğru mu? İlle bir eleme yapılacaksa, bitirme derecesi uygulaması, ya da başka bir yol bulunamaz mı? Vatandaşın isteklerine duyarlı olan Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in bu konuyu bir defa daha inceleyeceğini umarak, isminin saklı kalmasını isteyen bir babanın yazdıkları veriyorum: "Az önce üniversiteye giden oğlum yanıma geldi (Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik Öğretmenliği'nde okuyor.) Şimdi üniversite bitirenlerin, öğretmen olarak atamalarının yapılabilmesi için, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı kurslardan sertifika almaları şartının getirildiğii söyledi. Sormak istiyorum:1- Üniversiteler bu işi yapamaz mı? 2- Bilgisayar bilenler bir imtihandan geçirilerek atanamaz mı? 3- Sertifikası istenen kursların hocaları kadar bu işi bilen ve elektronik öğretmenliği okumuş bir gençten böyle bir sertifika istemek üniversitelere itibar etmemek demek olmuyor mu? 4- Bakanlık bu suretle özel eğitim kurumlarına para kazandırmayı mı düşünüyor? Bu şekilde özel eğitimi canlandıracağını mı zannediyor? Bunlar da milli sporcuların yazdıkları: "Biz bir grup milli sporcuyuz. Gece gündüz demeden Milli Takım için çalıştık, bizi kontenjandan 'Beden Eğitimi Bölümü'ne aldılar. Şimdi okulu bitirdik. Tam birikimimizi aktaracağımız, faydalı olacağımız zamanda atamamız yapılmıyor. KPS'de (Kamu Personeli Sınavı) istenen puanı alamıyoruz. Mademki bizi de bu sınava alacaktınız, okula aldığınızda neden kontenjandan aldınız? Bunda bir çarpıklık yok mu?" Özel okullarda kazandığımız tecrübe sizde geçmez mi? Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine; Uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra, özel sektöre geçtim ve 15 sene yöneticilik yaptım. Daha sonra bir özel okulda "Okul Müdürü" olarak vazifeme devam ettim. Nasip oldu tekrar öğretmenliğe döndüm. Öğretmenliği ve öğrencilerimi seviyorum. Dikkatimi çeken şu oldu ki; özel sektörde ve özel okullarda yöneticilik yapmamız, resmi okullarda bir işe yaramıyor. Halbuki "Özel Okullar" da Milli Eğitimin kanunlarıyla, yönetmelikleri ile yönetiliyor. Özel Okulların kendine has kanunları, yönetmelikleri, tüzükleri yok. Özel Okullar bu konularda daha hassas davranıyorlar ve fazlası var, eksiği yok. Üstelik bir de kazanmak ve kazandırmak zorunda. Müfettişler ise her konuda, her zaman teftiştedir. Anlaşılacağı gibi; resmi bir okulda yöneticilik yapmak, özel okulda yöneticilik yapmanın yanında çok kolaydır. Durum böyle olunca Milli Eğitim Bakanlığı'na sormak gerekiyor: "Özel Okullarda görev yapan öğretmenlerin aldığı dereceler, makamlar niçin resmi okullarda geçerli olmuyor? Niçin Özel Okullarda müdürlük yapmış öğretmeninize resmi okullarda da aynı görevi vermiyorsunuz? Böyle bir uygulama yaptığınızda göreceksiniz ki; o resmi okulunuz her yönden kalkınacak, özel okul havasına girecektir. Maddi sıkıntı çeken okullarınızın kalkındığını göreceksiniz. Çünkü özel okullarda görev yapan müdürlerin bir görevi de "Halkla İlişkiler"dir. Başarı buradadır. Ahmet Başyiğit-İSTANBUL