Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler önlisanslı bilgisayar öğreticileriyiz. 3-4 yıldan beri bu görevi başarı ile yerine getiriyoruz. Ama yetkililer bizi görmezden geliyor. Eğitim Sen'in açtığı davadan dolayı sözleşmelerimiz iptal edildi. Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik, mağdur olan 3500 bilgisayar ve ingilizce öğreticilerini mağdur etmeyerek, 4/b'ye geçireceklerini söyledi, sevindik. Fakat Bakanlıktan gelen açıklama bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Sadece lisans mezunu ve formasyonları olanların alınacağı belirtiliyor. Bizim öğretmen olmadığımızı, gerekli vasıfları taşımadığımızı söylediler. 4 yıl boyunca sınıfa girip ders anlatmamızın hiç mi değeri yok? Eğer vasıfları taşımıyorsak neden bizleri aldınız? Geçici vasıfsız işçiye kadro verilirken, bizler gibi yetişmiş insanlar neden mağdur ediliyor. Sadace okulumuzda derslere girmekle kalmadık, bulunduğuz yöredeki devlet kurumlarının yazılım ve donanım sorunlarına destek olduk, gerektiğinde web sayfaları ile bulunduğumuz yöreyi tanıttık. Sadece hakkettiğimizi istiyoruz. Sesimizi duyun artık.... > Önlisanslı Bilgisayar Öğreticileri > > Sporun ve sporcunun elinden tutmak Ben, 2000 yılında Eğitim Fakültesi'nin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olmuş ve her yıl kontenjan azlığından kıl payı puanlarla atanamamış aday bir beden eğitimi öğretmeniyim... Aynı zamanda, yıllardır lisanslı olarak spor yapan, kendini spora vermiş biriyim. Asker iken puanım tuttu ama terhis tarihi tutmadı... 2000-2007! Tam 7 yıl, psikolojik savaş için müthiş sabır gerektiren özel bir dönem... Ve bu durumda olan 20 bin Beden Eğitimi Öğretmeni adayı... Peki, ne yapar bu Beden Eğitimi Öğretmenleri? Şanslı olanları Milli Eğitim'e bağlı okullarda ücretli (ders saati karşılığı+ayda 300YTL) öğretmenlik, alaylılardan sıra bulabilenler ve şanslı kabul ettiklerimiz, karın tokluğuna antrenörlük! Tüp ve damacana su dağıtımı, sekreterlik (bayan), çaycılık, mevsimlik tarım işçiliği, halı saha kaleciliği, reklâm tabelalarına reklâm afişleri yapıştırma, petrol ofislerinde pompacılık... Her yıl ortalama alınan sayı 300-500! Mezun sayısı 20 bin... Peki, Beden Eğitimi derslerine kim giriyor, birçok okulda Din Kültürü, Coğrafya, Fen Bilgisi-Fizik, Kimya... Peki, neden her üniversitenin Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü var, 20 bin birikmeye rağmen, fütursuzca öğrenci alımına devam ederler? Sporun altyapısını az çok anatomi, fizyoloji, biyomekanik bilenler vermelidir! Beden Eğitimi dersi hele bu devirde Matematik kadar önemlidir! Hal böyle iken neden çocukların en çok sevdiği derslerin başında gelen Beden Eğitimi ders saatleri mum gibi erimektedir? Bu ülkeye uyuşturucu madde bağımlısı, alkolik, küfürbaz, grupla hareket etmesini bilmeyen iletişim yoksunu, kavgacı vb. gençler mi lazım? Beden Eğitimi Öğretmenleri KPSS'ye girmekten hem maddi hem manevi olarak yoruldu. Birçoğu psikolojik sorunlarla boğuşuyor... Evlenemiyor, ailevi sıkıntılar yaşıyor, nişanlılar ayrılıyor, sağlıkları bozuluyor, diğer sektörlerde şans tanınmadığı için iş bulamıyor... Tüm bu sıkıntıları muhakkak diğer bölümlerde ataması yapılmayan arkadaşlarımız da yaşıyor. Ama ilk yığılma ve sayı itibarı ile en mağdur bölümlerden olan Beden Eğitimi Öğretmenleri radikal çözüm bekliyor... > Yorgun Beden Eğitimi Öğretmeni adayı Mahmut D. > Bu haksız uygulamaya dur deyin! Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olup, yıllardır ilköğretim kurumlarında Usta Öğretici olarak görev yapmaktayız. KPSS sınavına girdik, istenen puanı da yakaladık. Ama az sayıda kadrolu ve sözleşmeli öğretmen alındığı için yerleşemedik. Türkiye'de 15 bine yakın kadrosuz Usta Öğretici görev yapmaktadır. Bizler 4-c grubu kısmı sözleşmeliyiz, sigorta primlerimiz aylık olarak 15 gün yatırılmaktadır. Yaz tatillerinde ücret almıyoruz. Oysa, biz de diğer öğretmenler gibi çalışıyoruz. Bizim de bakmakla yükümlü bulunduğumuz ailelerimiz var. Okul öncesi eğitimin önemi gittikçe daha iyi anlaşılıyor. Yetkililerin, bu gerçeklere uygun bir kararı biran önce vermelerini, bizlere daha çok kadro ayırmalarını bekliyoruz... > Bir grup kadrosuz Usta Öğretici > İşsiz Fen ve Teknoloji Öğretmenleri Bizler, Fen ve Teknoloji Öğretmen adayları olarak bu yazıyı gerekli mercilere uluştıracağınız umudu ile size gönderiyoruz. Halen açıkta 12 bin Fen ve Teknoloji Öğretmeni var ve okullarda Fen Dersleri 4 saat. En az Matematik ve Türkçe kadar Fen Bilgisi Öğretmenine de ihtiyaç var. Bu sayıyı görmezden gelip, 500-1000 gibi komik rakamlarla atama yapılıyor. Üstelik her sene yılda iki defa olmak üzere, lisede kadrolu Fizik Kimya ve Biyoloji Öğretmenlerinin alan değişikliği ile, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliğine geçmelerine imkan veriliyor. İlk atamayla atanmayı bekleyen biz Fen Bilgisi Öğretmenlerinin önü kesilmiş oluyor ve mağdur duruma düşüyoruz. Fen ve teknoloji hayatın ta kendisidir ve öğrencilere hayatı biz Fen Bilgisi Öğretmenleri sunmalıyız... İstihdam imkanlarını, bu işin eğitimini almış kişilerin elinden alıp ehli olmayan kişilere veriyorlar. Değiştirilen yeni müfredatta, öğretmenlerin bilmesi gereken yeni metodlar vardır ve bunları biz biliyoruz, ilgisiz bölümlerden gelenler değil... > Atanmayı bekleyen öğretmenler > Eğitim Fakültesi'ni bitiren memurlar neden öğretmen olamıyor? Eğitim Fakültesi'ni bitiren her Türk vatandaşı gibi, KPSS'ye girme hakkı bulunan memurlar KPSS'ye giriyor. Ancak atamalara başvurma hakkı Milli Eğitim Bakanlığı'nca internet ortamında engelleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı, memurlara kurumlar arası atamalara başvurmaları gerektiğini belirtiyor. Fakat; Milli Eğitim Bakanlığı'nın Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde, "Açıktan ve kurumlar arası atama yoluyla öğretmenliğe atanacaklarda, öğretmenlikteki hizmet süresi öncelikli olmak üzere memuriyetteki hizmet süresi esas alınır." denildiğinden (1) günlük öğretmenlik yapmış bir kişi (10-15) yıl memurluk yapan bir kişinin önüne geçiyor ve kontenjanın da 3-5 kişi olması nedeniyle memurların öğretmen olması imkansız bir hal alıyor. İlgili Yönetmeliğin 11. maddesinin (c) fıkrasına göre değerlendirilmesi gereken memurlar, muhtevasını yukarıda verdiğimiz 5. maddenin (ç) fıkrasına göre değerlendirilmektedir. Çelişki de bundan çıkmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü resmi internet sitesinde vizyonlarını: "Atama, yer değiştirme ve yükselmelerde bilimsel verileri esas alarak Türk Kamu Yönetiminde örnek ve önder bir birim" olarak tanımlarken ekonomik şartlar nedeni ile memur olan ve dört yıl emek verip eğitim fakültesini bitiren gençlerin KPSS ile atanmasını engellemesi vizyonuna yakışmayan bir tutumdur. Bizler ivedilikle mağduriyetimizin giderilmesi için; Öğretmenlik kadrosuna ilk defa atanacağımız için KPSS'ye girip başarılı olanların tercih yapmasının engellenmemesini, Memurluktan istifa edip Sözleşmeli öğretmenliğe geçme hakkımızın olmasını, Kurumlar arası atamalarda daha önce öğretmenlik yapmış olanlarla memurlara farklı kontenjanlar ayrılmasını ve kontenjanların arttırılması istiyoruz. Çünkü bizler çalışkan, öğretmen olmak için canla başla çalışan ve öğretmenliğe gönül vermiş gençleriz. > Mağduriyete uğramış bir grup memur > Kimsenin yüzüne bakamaz olduk Ben 2003 yılında Sosyal Bilgiler Öğretmenliği'ni bitiren, fakat 4 yıldır ataması yapılmayan işsiz bir öğretmenim.. Eğitim üzerinden tasarruf yapılması nedeniyle biz öğretmenler öğrencisiz, öğrenciler ise öğretmensiz kalmıştır. Bir ülke nasıl olur da eğitim üzerinden, öğretmen ve öğrenci üzerinden tasarruf yapar diye insan düşünmeden edemiyor. Yetkililer, siyasiler ve medya ne yazık ki bizlere ve bu soruna karşı duyarsız kalmaya devam ediyor... Şu an ülkemizde 180 bin öğretmen açığı varken, biz 200 bin öğretmeni işsizliğe mahkum eden bu anlayışı duyarlı vicdanlara şikayet ediyoruz. Bizler artık ailelerimizin yüzüne bakamaz olduk. Çevreden gelen "okudun da ne oldu" gibi başımızı önümüze eğdiren sözlerden ve acıyarak bakan gözlerden utanır olduk.. > Özkan Çolakoğlu