İhracatın arttırılması için büyük mücadele veriliyor, bunun için bütün dünya karış karış geziliyor. Ama yanıbaşımızdaki fırsatları değerlendirmek her nedense aklımıza gelmiyor. Sınırlarımız yıllarca komşu ülkelerle ticaret için açılmamıştı. Başka çaresi olmayan vatandaş geçinmek için kaçakçılık yapıyor, bu uğurda kimisi hayatını kaybediyor, kimisi sakat kalıyor, ya da cezaevine düşüyordu. Rahmetli Özal, birçok problem gibi, bunu da çözdü. Sınır ticaretini yasal hale getirdi. Vatandaş kanunlara uygun bir şekilde ticaretini yapıyor, döviz kazanıyor, vergisini veriyordu. Bu yolla dışarıya döviz gittiğini sanmayın, ihraç ettiğimiz mallar daha fazla oluyordu... Rahmetli Özal'dan sonra bu alanda da geriye gidildi. Adım adım kısıtlamalara geldi; adeta 70'li yılların uygulamalarına dönüldü. Her seçimden önce politikacılar bu işi düzelteceklerini belirtir, sözler verirler; ama sonra bütün bu sözler unutulur. Bu kısıtlamalardan en çok etkilenen Van, Hakkari mıntıkasındaki vatandaşların feryatları da duyulmaz olur: "Sayın Erdoğan seçimlerden önce Van'a geldi, yanında Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik de vardı. Sınır ticareti ile ilgili kısıtlamaları kaldıracaklarını, Kapıköy sınır kapısını işler hale getireceklerini; esnafın, tüccarın malı ve mazotunun kalmayacağını belirttiler, söz verdiler. Biz de kendilerine inandık, oy verdik, 6 milletvekili kazandırdık... Aradan 3 yıl geçti, sınır ticaretinde değişen bir şey olmadı. Yine unutulduk... 5 yıldır, 500 ton, 300 ton, 200 ton, 100 tonluk motorin uygunluk belgelerimiz elimizde kaldı. Evimiz, tankerlerimiz arsamız elimizden gitti. İş yerlerimiz kapandı. Naylon, kına ticaretiyle oyalıyorlar. Yeter, yeter, yeter; bu feryadımızı duyun!.." Umarım yetkililer, ismi saklı bu Vanlı vatandaşın feryadını bu defa duyarlar... TÜYAP'a yakışacak olan Güzel İstanbulumuzun kültürel etkinlik yapılan mekanlarından olan, sergileme usulüyle bilgi vermeyi benimsemiş, her türlü seminere açık, tüm yerli-yabancı katılımcı ve ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği bir yer... Bir fuar alanı... TÜYAP'tan bahsediyorum. Görünürde eksiği olmayan bir yer tabii ki. Zaten her ihtiyacı karşılayacak şekilde düşünülmüş ve yapılmış. Memnunuz da... Amaa; her ihtiyaç karşılanıyorken, bunun kısıtlı bir alanla karşılanması bizleri sıkıntıya düşürüyor. Mesela; mescitte namaz kılmak... Büyük zorluklar yaşıyoruz kılarken. Yetersiz bir alanda kurulan mescit, ihtiyacı karşılayamıyor. Abdest alma ve namaz kılma yerleri iç içe, ayakkabılık yok, nereye bastığını bilmeden giriyorsun, havasız bir ortam... Binlerle gelinen fuar alanında burayı hoş bulmuyorum.Yetkililerimiz dikkate alır da ilgilenirlerse -yeni bir mekan ne güzel olurdu- biz de memnun oluruz. Meslektaşım sayın Başkan Topbaş'a seslenelim... Böyle bir alanda, daha güzel yerlerde, daha iyi bir şekilde bu olay çözülebilir. Hatta bir cami hiç de fena olmaz. Üstelik standart değil sembolik bir yapı ile... Yoğun olarak katılan ve ziyaret eden yabancılar da düşünülürse, işin önemi daha çok anlaşılır... > F. Darende