1959, Sivas doğumluyum. O zamanın zor şartlarından dolayı ailem göç etmiş. Ben de şartlar gereği ilkokuldan sonra hayata atıldım. Diğer kardeşlerim okudu, ben ise istikbalimi sanatta aradım. Ekonomik olarak iyi sayılmayız. Sivas'a dönmeyi arzu ettik. Doğduğum Sivas'ımı, iş imkanlarını araştırmak için gezdim, gezdim. Hoş olanları yazma gereğini duymadım, ama olmayanları paylaşmak istiyorum... Önce Sayın Valimiz'e seslenmek istiyorum: Demir Çelik Fabrikasının bugünkü haline çok üzüldüm. Burası Ortadoğu, Güney-Doğu ve bu civarlar için demir-çelik malzemelerinin satış noktası idi. Trabzon'dan gemiyle; Ağrı'dan, Kars'tan gümrük kapılarında satış yapılamaz mı? Neden bu fabrika kuş yuvasına dönmüş, atıl durumda? Bir iş adamı, bir yetkili neden el atmıyor? Ordu ile Sivas arasında neden doğru-dürüst bir yol yapılmıyor? Ordu - Sıvas - Antalya güzergahı iç turizmin potansiyel yoludur. Sözkonusu illere gitmek isteyenler neden dolambaçlı yolları kullansın? Bu sayede Sivas'ta bir canlanma olur. Ağır kış şartlarının yaşandığı Sivas'ımız hep göç vermiş, tarım da ihmal edilmiş. Keban Barajı ve sun'i göller sayesinde iklim %60 değişmiştir. Bu değişime karşı yetkililer gereken uyumu sağlayamamıştır. Tarımda gereken rehberlik, değişiklik, alternatif ürünler üzerinde durulmamış, önemli bir fırsat bugüne kadar heba edilmiştir. Yaşanan depremle Adapazarı'ndaki vagon fabrikası büyük tahribata uğradı. Halbuki fay hattına uzak olan Sıvas Cer Atölyesi ne yazık ki atıl durumdadır. Bu değerlendirilemez miydi? ¥ Ahmet Demir - SİVAS Çok mutsuzum, çook... Çok mutsuzum. Sadece ben mi? Gördüğüm kadarıyla benim gibi herkes mutsuz! Neden, biliyor musunuz? Çünkü Türkiye'de yaşıyoruz. Türkiye'de yok yok; akla, hayale gelebilecek her şey her gün görülebiliyor... Her gün yapılan zamlar, hayatı daha fazla zorlaştıranlar, köprüleri işgal eden dertli vatandaşlar ve bunların dehşet veren sonları... Hayvanlara bile artık insanlardan daha fazla değer verilir oldu. Bir hayvana eziyet edildiğini gören "bu haksızlıktır, yapmayın" diyenler çıkabiliyor; bunlara tebrikler. Ama aynı eziyet bir insana yapıldığı zaman aynı tavrı gösteren biri çıkabiliyor mu? Çıkan biri olursa, aynı akıbete uğrama korkusu mu, insana verilen değer mi kalmadı? Parası olanlar okuyabiliyor, ya diğerleri... Eğitimi kolaylaştıracaklarına zorlaştırıyorlar, neden? Maddi gücü olmayan aileler çocuklarını okutamamanın burukluğu, ezikliği, ıstırabı içindeler. Bir kesim, ilköğretim masrafını bile karşılayamazken, ya üniversiteye gideceklerin hali ne olacak? Böyle giderse, gelişen dünyanın cahil toplumu olarak kalacağız!.. Bizler artık "koyun olarak gitmeyelim" derken, yetkililerin bunu pek umursadıkları anlaşılıyor... Bugüne kadar bu bereketli topraklarda kimse acından ölmemiş, ama bundan sonrası için endişeliyiz. Türkiye'ye yakışmayan bu gidişin değişmesini isteyenler de cılız kalıyor. Diger ülkeler Türkiye'nin 4 yaşındaki bir çocuk gibi olduğunu söylüyorlar, gelişmemiz, büyümemiz için uzun yıllar gerekliymiş... Gelişmelere bakılırsa, onlara hak vermemek elde değil, böyle giderse bu çocuğun büyüyeceğine dair ümitlerimiz de kaybolacak... Durumlar apaçık ortada, ne kadar küçüldüğümüz açıklandı; ekonomik kriz, devalüasyon, kapanan işyerleri, işsiz kalan milyonlar... Bunları belki aşarız, ama kafalar değişmedikçe kurtulmak mümkün mü? Geçici iyileşmeler, dövizin düşmesi, TL'nin kullanılması bizi kurtarmaz, süratle değişmemiz lazım... Çok çalışmamız lazım, çook; Çünkü dünya artık "tamamen duygusal" takılıyor!.. ¥ M.B. - KONYA Boşuna mı pedagojik formasyon aldık? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler Hemşirelik Yüksekokulu mezunlarıyız. Okul öncesi eğitim sertifikası aldık. DMS'yi kazandık, ancak tayinimiz olmadı. 99 mezunlarının tamamının ataması yapıldı, biz 2000 mezunları ise bu yıl da başvuramadık. Talim Terbiye Kurulu'nda Hemşirelik Yüksek Okulu adı geçmiyormuş, sebep bu... Peki neden sertifika verildi? Pedagojik formasyon verilen son öğrencileriz. Boşuna mı okuduk, hiç mi hakkımız yok? Bizler de faydalı olmak istiyoruz, lütfen sesimizi duyun!.. ¥ Bir Grup Hemşire - HATAY Bürokrasi hızlanamaz mı? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; 03.07.1973 - 27.07.1979 tarihleri arasında Fransa'da geçen günlerimle ilgili emeklilik işlemlerimi yapmak için 01.05.2001 tarihinde Samsun SSK Yurtdışı Servisi'ne müracaat ettim. Bilahare bilgi almak için gittiğim her seferinde "müracaatınızı bir yazı ile Ankara'ya SSK Yurtdışı Hizmetler Servisi'ne gönderdik" cevabını aldım. Bugüne kadar bir gelişme olmadı. Lütfen, bürokratlar biraz daha hızlı iş bitiremezler mi? Çağımıza bu yavaşlık yakışmıyor... ¥ Saim Tonkaz - SAMSUN Paramızı ne zaman alacağız? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; Bizler, bir türlü emekli sayılmayan iki mağdur emekliyiz. Emekli maaşlarımızı alamıyoruz. Yıllarca hizmet verdiğimiz Bulgaristan'da, onca eziyetten sonra az da olsa emekli maaşlarımızı vermeyi kabul ettiler. Maaşlarımızı yaşadığımız yerlere gönderdiler. Bizim paramız ise T.C. Ziraat Bankası Gebze Şubesi'nda Nisan ayından beri bekletiliyor. Sebep ise; yanlış düzenlenen "Özel Belge"... Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığı'nda çalışan iki-üç memur yüzünden; hakettiğimiz paramıza ulaşamıyoruz; aç, susuz, hasta, çalışamaz bir durumda bekliyoruz... Bu durumumuz da kimsenin umurunda değil. Her aramamızda, "bekleyin" cevabıyla karşılaşıyoruz. 5 aydır sabırla bekliyoruz. Sayın Bakan, daha ne kadar bekleyeceğiz, paramızı alacak mıyız, yoksa mezara girdikten sonra mı alacağız? ¥ Nebiye-Kazım Gençoğlu - GEBZE Mahallemizi balici ve esrarcılardan kurtarın! Sayın Hasan Özdemir'in dikkatine; Yaptığınız icraatları takdirle karşılıyor, başarılarınızın devamını diliyoruz. Bir huzur operasyonunu da bizim mahallemizde yapmanızı istiyoruz. Bizler Kocamustafa Paşa Arabacı Bayazıt Mahallesi Sebzeci ve Meyveci Sokak sakinleriyiz. Sokağımızda son zamanlarda huzurumuzu kaçıran 9-10 balici-esrarcı bizlere kan kusturuyor. Sık sık olay çıkıyor, döner bıçaklarıyla birbirlerine giriyorlar. Camlarımızı kırıyor, çocuklarımıza laf atıyor, zorla para istiyorlar. Yalnız çıkmaya korkar olduk, kız çocuklarımız sokağa çıkamaz oldu. Sayın Müdürüm, bizi bu kâbustan kurtarın! Yapacağınız operasyonu dörtgözle bekliyoruz. Bizim de huzura ihtiyacımız var. ¥ Mahalle Sakinleri Adına Ahmet Azakoğlu - İSTANBUL