Siyasi Partiler Yasası ve ona bağlı olarak ortaya çıkan tüzükler demokratik olmalı. Gelin önce Siyasi Partiler Yasasını değiştirin. Günün şartlarına, AB'ye uyumlu hale getirin. Borçlar Kanunu'nu tasarlarken İsviçre'yi örnek alıyorsunuz da, iş Siyasi Partiler Yasası'na gelince, neden İsviçre'yi örnek almıyorsunuz? Toplumun can damarı olan, ülkeyi yöneten, çözüm üretecek olan ana damar siyasettir. Partiler, bundan böyle daha demokratik ve daha fazla tabanın sesini yansıtacak sistemi bulup çıkarmalıdır. Partiler millete hizmet yeridir. Onun için o çatılarda birleştirici, kaynaştırıcı ve uzlaştırıcı bir çalışma ekibi kurulmalıdır. Üye olmak isteyeceksin, seni üye yapmayacaklar, sana gerekçe belirtmek durumda da değiller. Daha işin başında, üye kaydında sakatlık var. Delege tespitleri meselesi, baştan sona yanlış ve yanlı. Nüfusu temel alacaksınız. Koskocaman bir büyükşehir ve büyük belde ile minicik bir belde bir mi? Görevden alma ve işten el çektirmelerle ilgili hükümde, "parti menfaatlerini açık ve ağır bir şekilde zedeleyecek veya sarsacak davranışlarda bulunmaları" ibaresi bulunmakta. Tamam, ölçü ne? Neye göre belirliyorsunuz ve nasıl belgeliyorsunuz? Ve işin garibi, itiraz edeceğiniz bir yer yok. Orası tek yetkili yer. Alınan kararlara, mahkeme kapıları açık olmalı. Tüzükte mahkeme yolu tıkanır mı? Buna benzer çok lüzumsuz, gereksiz madde ve maddeler var. Herkes dertlidir. Önce Siyasi Partiler Yasası demokratik, çağdaş, AB ye uyumlu hale gelmelidir. Her şey kanuna uygun olmalı, alınan kararlar da yargıya açık olmalıdır. Mustafa Göktaş Araştırma görevlilerinin özlük hakları problemi bir an önce çözülmelidir İstanbul Üniversitesi'nde araştırma görevlilerinin özlük hakları problemi (50/d) henüz bir çözüme kavuşmuş değildir. YÖK kararının Danıştay'ca askıya alınmasından sonra YÖK, araştırma görevlilerinin özlük işlerinin rektörlüklerce düzenlenebileceğini ilan etmiştir. Bu gelişme üzerine bazı üniversite rektörlükleri araştırma görevlilerini koruyucu istihdam politikalarına girişmiş ve mevcutlarda yaşanan 50/d probleminin çoğunluğunda çözüme ulaşılmıştır. İstanbul Üniversitesinde de benzer bir çözümün bir an önce bulunmasını istiyoruz. Geçen yedi aylık sürede yaşanan belirsizlik, üniversitemizde şu temel sıkıntıların yaşanmasına sebep olmuştur ve olmaktadır: Kamu hizmetinde, ümidini kaybeden araştırma görevlileri, imkân bulmaları halinde başta vakıf üniversiteleri olmak üzere, kamu kurumları dışında kalan alanlara yönelmektedirler. Üniversitemizde kalmakta ısrarcı olan araştırma görevlileri, doktora programlarını vaktinde bitirmek yerine, çeşitli süre uzatma yollarını denemekte ve böylelikle bilimsel gelişimlerini kendi elleriyle akamete uğratmaktadırlar. Gelecek kaygısı ve belirsizlik içinde bulunan genç bilim insanları, geçtiğimiz yıl gözle görülür bir biçimde üretkenlik kaybına uğramışlardır. Araştırma görevlilerinde, yönetime yönelik ciddi bir güven kaybı oluşmuştur. Türkiye'nin en güçlü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'nin, kendi üretkenliğini zayıflatması, bütün kamu üniversitelerinin kuvvet kaybetmesine sebep olacaktır. Bu kan kaybına derhal bir son verilmeli ve akla uygun bir zeminde üniversitemizin geleceğini tıkayan bu probleme bir çözüm bulunmalıdır. İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlileri >> Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00