Bütün yetkililer, Dink cinayetine takıldı kaldı. Cinayetle ilgili her gün yeni iddialar, yeni suçlamalar çıkıyor. Hedef saptırmak isteyenler de, var güçleriyle şaşırtma oyunlarını sürdürüyor. Bu cinayeti bir an önce çözün, ama yapılmakta olan başka kötülükleri de görün... Hırsızlar, caniler, çeteler hiç durmadan suç işliyor. Geçen gün hırsızlığın köylerde de yaygınlaştığını, köylünün fındığının bile çalındığını yazmıştım. Aynı vatandaş aradı; "şu köyde şu kadar ev, şu köyde bu kadar ev daha soyuldu..." aynı şebeke hâlâ çalıyor, soyuyor. Liste kabarık. Bu karışık ortam da en çok onlara yarıyor... Hırsızlığın, ölçüsü sınırı da yok artık. Bütün birikimi ile bir iş makinesi alan vatandaş, bir sabah bakıyor ki, çalınmış. Hırsızlar için kârlı bir meşgale de iş makinelerini çalmak olmalı ki, değişik yörelerden bu yönde şikayetler gelmekte... Mersin'den arayan Ali Dinder de, "Kime sığınacağız, kimden medet umacağız?" diye İçişleri Bakanlığı'na soruyor: "17.09.2006 tarihinde evimin önünden, gece saat 3 sıralarında, Özay Yıldız ve benim de ortağı ve operatörü olarak çalıştığım Hidromek marka iş makinesi çalındı. 4 ay geçmesine rağmen hiçbir haber alamıyoruz. Polise gidiyorum, onlar da benim gibi çaresiz. Mersin'de benimki dahil 4 kepçe çalınmış. Ürdün Lut Gölü'nde, Atatürk Barajı'nda, 2. Boğaz Köprüsü'nde, gurbet gurbet gezerek, ailemden ayrı yaşayarak ufak bir birikim elde etmiştim. Bir gecede hepsini kaybettim. Asker çocuğum var, para gönderemiyorum; okuyan çocuğum var, parasını yetiştiremiyorum. Evi geçindirme derdim ortaya çıktı, sağlığım bozuldu... Biz kime sığınacağız, kimden medet umacağız? Benim de mi hırsızlık yapmam lazım?!. Bir boşluktayım, işsiz kaldım. Polise gidiyorum, sen de araştır diyorlar..." Ordu'daki vatandaşın fındığı, Mersin'deki vatandaşın kepçesi, Ümraniye'deki vatandaşın altını ya da başka şeyler... Hırsızlar ülkenin her tarafını hallaç pamuğu gibi dağıtıyor. Bir ömür boyunca kazanılmış birikimler bir anda götürülüyor ve failler bulunamıyor... Vatandaşın canı çok sıkkın. Neden bu işin üstesinden gelinmediğine bir anlam veremiyor. Sorumluların mazeretlere sığınmaları ise en kötüsü... "Cezalar caydırıcı değilse, kanunları değiştirin, güvenlik görevlileri yetersiz ise takviye edin, başka tedbir gerekiyorsa onu da alın. Bu işi yapamayacakları anlaşılan görevlileri değiştirin, yapabilecek olanları getirin" gibi haklı öneriler de her aklı selim sahibinin kabul edeceği tedbirler... Bu iş çok uzadı ve sıkıntı vermeye başladı. Tahammül sınırları da çok zorlandı. Lütfen artık ne yapacaksanız yapın, hırsız, uğursuz, çete, katil takımını sokaklardan toplayın!.. > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00