SSK Hastaneleri'nin Sağlık Bakanlığı'na devredileceği belirtildi. Bunun üzerine bazı sendikaların ve ilgili meslek örgütlerinin tepkileri de yükseldi. Bu hastanelerin sahipleri oldukları belirtilen, bu hastanelerden faydalanan vatandaşlardan gelen tepkiler ise farklı. Hemen hemen hepsi SSK Hastanelerinin mevcut yapılarından, statülerinden memnun olmadıklarını, yıllardır doğru dürüst sağlık hizmeti alamadıklarını, bu hastanelere gitmenin kendileri için adeta işkenceye dönüştüğünü belirterek; Hükümetin yapmayı düşündüğü devir işlemini destekliyorlar. Ama o vatandaşları temsil ettiklerini iddia edenler bu işe şiddetle karşı çıkıyor. Bunlar, o işi temsil ettiklerini iddia ettikleri vatandaşa hiç mi sormuyorlar? Hastaneler o vatandaşın malı ise, yapılacak işlem gayet kolay: O hastanelere sandık koyalım, hastaneye gelen vatandaş oyunu versin, kararını belirtsin. Kendi malı olduğu iddia edilen hastaneler hususunda en isabetli kararı o verir, buna en çok onun hakkı var. O zaman, çeşitli çıkar grupları bu sessiz çoğunluk adına ahkam kesmez. Ama örgütlü çıkar gruplarının istismarı ve hileleri için de tedbir alınsın. Yıllardır vatandaş adına konuştuklarını belirterek, çeşitli hilelerle milletin canına okudular. Artık vatandaş kararını bizzat kendisi versin. O hastanelere hiç uğramayanlar, uğradıklarında da hatırlı kişi muamelesi görenler, işin çilesini çeken vatandaş adına ahkam kesmeyi bıraksınlar... Bu işlem yapılsın ve gereği de kısa zamanda yerine getirilsin... Madenciliğimizin ekonomimize katkısı hızla düşmüştür 1985 sonrasında, kamunun madencilik sektörüne yatırım yapmasının engellenmesi, buna rağmen oluşan boşluğun, özellikle sektörün içerdiği yüksek riskler nedeniyle özel sektör tarafından da doldurulamamış olması, ülkemiz madencilik sektörünün belirgin bir küçülme-gerileme süreci içerisine girmesine sebep olmuştur. Uygulanan politikalar ile, madencilik sektöründe kamu yatırımlarından vazgeçilmiştir. Toplam sabit sermaye yatırımları içerisinde kamunun payı 1981 yılında %4.5 iken 2002 yılında %0.5 olmuş, artacağı varsayılan özel sektör yatırımlarında ise ciddi sayılabilecek bir artış olmamıştır. Madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı hızla düşmüştür. Madencilik sektörünün Gayri Safi Milli Hasılaya katkısı %1.5'in altına gerilemiştir. Sektördeki istihdam 20 yılda 100.000 kişi azalarak yarıya inmiştir. 1980 yılında yaklaşık 200.000 olan madencilik sektörü istihdamı 2002 yılında 100.000'in altına düşmüştür. Ortaya çıkan çarpık yapının düzeltilmesi gerekmektedir. "Ulusal madencilik politikası" oluşturulmalı ve madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretim artırılmalıdır. Madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır. Maden aramalarının mutlaka rasyonel bir stratejik plan çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Madencilik sektöründe her aşamada ileri teknoloji kullanımı amaçlanmalıdır. Sektörde teknik eleman istihdamının süratle arttırılması, genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir. > Maden Mühendisleri Odası