SSK ne zaman düze çıkar!

A -
A +

Ben, SSK'ya tabi olan ve 22 yılı aşkın çalışma hayatı bulunan bir işçiyim. Bugüne kadar primlerimi noksansız olarak ödedim ve ödemekteyim. Basından ve televizyonlardan izlediğimiz yetkililer; SSK'nın batak içinde olduğunu, her yıl emekli maaşı ödeyebilmek için hazineden trilyonlarca liranın bu kuruluşa aktarıldığını belirtmektedirler. Bu kuruluşun bütçesini denkleştirmek için de büyük ölçüde prim artışına gidilmektedir. Yetkililer, işçiyi bu kadar sıkacaklarına, acaba emekli olanların emekliliği hakedip haketmediklerini araştırsa daha iyi olmaz mı? Sahtekârlıkla emeklilik işlemlerini yapanlar bulunsa, sahtekârlar ayıklansa... Bağ-Kur gibi bir yerde çalışan bir hizmetli, sahte mühür ve evraklarla birçok kişiyi emekli edebiliyorsa, vah bu memleketin haline... Denetim nerede, kontrol nerede? 47 bin kişinin sahte evraklarla emekli edildiğini ve bunun tespit edildiğini basından izledik. Fakat ne hikmetse dosyalar hemen çalındı, bu hususta kamuoyuna bir açıklama yapma zahmetinde dahi bulunulmadı. Lütfen önce, sahtekârlıkla, alın teri akıtmadan emekli olanları bulun, unutamayacakları bir ders verin. Sahtekârları ayıklarsanız, eminim ki SSK düzlüğe çıkar. Biz işçilerin büyük umut bağladığı kıdem tazminatımıza da dokunmayın, olmaz mı?.. * Rumuz - Umutsuz "Aileyi koruma" nerede kaldı? Sağlık Bakanlığı'na; Oğlum Musa Kilit'in Akçay Cad. No: 215 Gaziemir-İzmir adresinde, 1998 yılında açılmış Jaluzi Perde ve Duvardan Duvara Halı Döşeme işi vardır. 4 sigortalı işçi de çalıştırmaktadır. Oğlum, Ağustos 2000'de evlendi. Eşi, evlenmeden önce memurluk sınavını kazanmış ve hemşire olarak 05.02.2001 tarihinde Nevşehir Devlet Hastanesi'nde göreve başladı. Mecburen orada ev tuttuk, oğlum da eşinin yanında kalıyor. Burada işyeri kapanma noktasına geldi. Mazeretimizi Sağlık Bakanlığı'na bildirdik, dikkate alınmadı. Bir vatandaş olarak şu anda çaresizim. Gelinim Nurcan Kilit, "kazanılmış hakkım" diyerek, istifa etmeyi düşünmüyor. Oğlumun da bir yatırımı var, işini Nevşehir'e götürmesi imkansız. Tek çare boşanmaları mı? Sağlık Bakanlığı ve aileyi korumakla yükümlü yetkililer bu duruma vicdanen razı oluyorlar mı? Bu önemli mazeretimize binaen tayinin yapılmasını bekleriz... * Dertli Baba - İZMİR Bizler ölmüşüz de ağlayanımız yok... Milenyumda yaşayan Türkiyemiz'de, birçok işçi, memur, emekli ve işsiz yoksul vatandaşımız, bulundukları semtlerdeki pazarlarına gece operasyonu yaparak, gıda ile ilgili ihtiyaçlarını temin etmeye çalışıyorlar. Çoğu yüzünü gizleyerek, gece karanlığından faydalanarak, atılmış sebze ve meyveden ihtiyaçlarını alan yoksul vatandaşlar, gizlice evlerinin yolunu tutuyorlar. Biz bu duruma sıkça şahit oluyoruz. Çalışan normal aylıklı vatandaşlarımızın aldıkları maaş kahvaltılarına bile yetmiyor; ya çalışmayanlarımız? Bizler ölmüşüz de ağlayanımız yok... Daha çiçeği burnunda yeni evli genç çiftler, emekliler, daha birçok çalışanımız ve işi olmayan yoksul insanlarımız... Bu manzara karşısında kahrolmamak mümkün mü? Biz değil, bizi bu durumu düşürenler utansın. Türkiye'de büyük çoğunluk bu sıkıntılarla hayat mücadelesi verirken; bir avuç mutlu azınlık bizlerle dalga geçercesine kameralar karşısında arz-ı endam ediyor, zevk-ü sefalarını sergiliyor... Vatandaş çıldırmak üzere, dikkat edin, yazıktır... * Necip Yozgatlı - İSTANBUL Telekom'dan açıklama Gazetenizin 01.02.2001 tarihli nüshasında yer alan Okuyucu köşesinin "Bizi iletişimsiz bırakmayın" başlıklı yazısı tarafımızda incelenmiştir. Özellikle okulların açık olduğu dönemde, trafiği yüksek olan yerlerdeki ankesörlü telefonlar, yaz tatilinde hiç çalışmayacağından, bunlar için bundan sonra yıllık kontör üzerinden aylık ortalama alınacaktır. Yenibosna'daki özel yurt için de benzer uygulama yapılacağından, yurt sakinlerinin iletişimsiz bırakılması önlenmiş olacaktır. Döner sermayeden hakkımızı verin! YÖK'ün dikkatine; Ben bir üniversite hastanesinde hemodiyaliz ünitesinde yıllardır hemşire olarak çalışmaktayım. Ben ve arkadaşlarım, bugüne kadar fedakârca, mesai saatimiz olmaksızın, birçok riskle karşı karşıya kalarak görev yaptık. Birgün emeğimizin karşılığını alacağımızı ümit ederek çalıştık. Sağlık Bakanlığı, hemodiyaliz, yoğun bakım gibi bölümlere ek döner sermaye katkı paylarını arttıran yasal düzenlemeleri yapınca çok mutlu olduk. Ne var ki; bu yasanın biz üniversite hastanesi elemanlarını et kilemediğini, YÖK'ün kanunlarına takılı kaldığımızı öğrenince hayal kırıklığı yaşadık. Ülkenin en iyi, en kapsamlı hizmet veren üniversite hastaneleri ve bünyelerindeki ameliyathane, hemodiyaliz gibi önem taşıyan üniteler için Sağlık Bakanlığı'nın idrak ettiği ve verdiği bu hakkı, sizce bizler hakketmiyor muyuz? Ayrıca (gözümüz yok ama!) öğretim üyelerinin döner sermayeden aldıkları oranlar, maaşlarının %120'lerini bulurken, neden biz maaşın %20'sini alıyoruz? Sizce bu adaletli mi? * N. I. - ANKARA Maksatları interneti yok etmek mi? Ben Boğaziçi Üniversitesi'nde okumaktayım. Ve sadece bir konuda Türk Telekom'u eleştirmek istiyorum... Bıktım artık özelleştirme tartışmalarından, şu bu kavgalarından. Ben internetimi istiyorum... Eğer Türk Telekom'un amacı, biz yeni neslin, dünya ile bağlantısını kesmek, dünyadaki gelişmeleri ve teknolojileri yakından takip etmemizi engellemek, bizleri içine kapanık bir insan yapmak ise bunu açık açık söylesinler. Bizim zihniyetimiz bu desinler... Internet'e müthiş bir zam yaptılar.... Lütfen kamuoyu oluşturun, bu fahiş zammı geri aldıralım. * Tahsin Eroğlu İSTANBUL Hatay'da zarar 1 katrilyonu geçer Basında Hatay için "50 trilyon zarar var" deniyor. Yanlıştır, çünkü köprüler, binalar yıkıldı; birçok iş yerini su bastı . Yollar oyuldu, Asi Nehri'nin sularına arabalar, sanayide bulunan kütükler, meskenlerde bulunan buz dolapları bile kapıldı. Arıtma tesisi bile zarar gördü. Ana cadde olan Atatürk Caddesi'nde bulunan meskenlerin bodrum katlarına su doldu. Zarar, nereden bakarsanız bakın 1 katrilyondur. Şehrin ortasından geçen Asi Nehri taştı. Sebebi ise, Reyhanlı'da bulunan Yar Seli Barajı ile Suriye'de bulunan barajın kapaklarının aynı anda açılmasıdır. O anda kanalizasyonlar da tıkandı. Evleri yıkılanlar oldu. Bundan önceki belediye başkanları nehir yatakları üzerine bina kurulmasına nasıl izin vermişler? Arıtma tesisi faaliyete geçirilmediği için, nehir temizlenmemiştir. Kayaların dibine mesken yapılmıştır. Nehrin yanında bulunan istinat duvarları patladı, bir bina yıkıldı. Tüm bunlar çok vahimdir. * Ahsen Nedim Demirtaş - HATAY

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.