Bu yazı dizime ve macerama 15.11.2002 tarihinde başladım. 2.12.2002 tarihine kadar olan kısmı 9 Aralık 2002 tarihli gazetemizin bu köşesinde yayınlandı. Bundan sonraki maratonu yazmaya devam ediyorum... En son "para da bitti, dişimdeki dolgu da gitti" diyerek bitirmiştim. Dolgu dökülünce, ağrı hızlandı. Bu yolu takip etmem için başka yerlere gitmemem gerekiyordu. Ağrıya karşı ilaç kullandım, dişe de koydum. Bu sefer de boğazım, midem yanmaya başladı. Pazartesi yine aynı doktora (hastane yetkilisi) gittim. Baktı, "demek ki olmuyor" dedi. "Bunun kanal tedavisi oluyormuş, niçin yapmıyorsunuz?" diye direndim. Beni yine eski doktora teslim etti, o biraz daha uğraştı, güya yeniden doldurdu. Çıktım, ağrı daha da hızlandı... 3.12.2002 günü yine gittim, direnmeye başladım. "4.12.2002 günü saat 13.30'da gel, tekrer bakalım" dedi, yine baştan savdılar. Bu ağrıya dayanmak mümkün değil. Başka yolu yok, bunu sonuna kadar götürmeye karar verdim. Dediği saatte yine gittim, başka bir yere aldı. Doktorun ne düşündüğünü ve sinirli halini artık siz tahmin edin.. Epey uğraştı, ne dediyse "tamam" dedim, iş bitti. "Ne yaptığımı merak ediyorsan söyleyeyim, kanal tedavisi yapıldı, dolgun yapıldı" dedi, oradan ayrıldım... Araya bayram girdi, ağrı da bitti. Bayramın ikinci günü, bir de ne göreyim, dolan yerin yarısı boşalmış. O tarafımla artık yemek yiyemiyorum, dolgu iyice oyuldu. Bundan sonrasında başıma neler gelecek bilemiyorum. İlk başta doktor özel muayenehanesine gitmediğim için olan oldu, ama maratona devam. İsterse 100 milyonum gitsin, bunda kararlıyım. SSK'nın bunca imkanı neden kendi mensupları için kullanılmasın? Eğer doktorun aldığı ücret yetmiyorsa, muayene olan hastadan 500 bin-1 milyon daha kesilsin. Neden şu kadarcık ömrümüzde görevimizi doğru dürüst yapmıyor, hakkımıza razı olamıyoruz? Anne-baba, çocuğunu okutur, yanlış yollardan para kazanmasını istemez. SSK'lı, dar gelirli insan demektir. Tedavisi, ameliyatı SSK tesislerinde mümkün olan dar gelirli bir hastayı özel muayenehaneye yönlendirmek helal mıdır? Bunler yazmakla bitmez, bir araştırın bakalım. Bir de şikayet formları hazırlamışlar, kim okuyacaksa... Tüm bu işlerin düzelmesi için; nasıl ki hakimlerin verdiği kararlar bir üst mahkemeye gidiyorsa, doktorların verdiği kararlar da bir üst kurula götürülebilmeli. Konan teşhis, yapılan tedavi, verilen ilaç ve diğer yapılanları doğru bulmayanlar bu kurula gidebilmeli. İddia ediyorum, böyle bir uygulama ile SSK'nın giderleri yarı yarıya azalır. Neyse, yine diş hikayeme devam edeyim; 9 Aralık 2002 günü yine gittim, Başhekim Yardımcısına göründüm, "ben yine geldim" dedim. Kemal Sunal'ın "Deli Kaymakam" filmi gibi. Bu defa başka bir doktora, doktor da "kaplama olması lazım" dedi. "Yapın" dedim, "şimdi olmaz" deyip; 29 Nisan 2003 tarihi için gün verildiğini belirtmiştim ya, kaplama bunun üzerine yazıldı. Yazımı okumuşlar, beni telefona çağırdılar, 17.12.2002 günü gittim, bu sefer kaplama yapıldı. Olacak ya, o da 19.12.2002 günü düştü. Yine gittim, tekrar dolgu ve kaplama yapıldı. Bundan sonrası meçhul, ben de bilmiyorum. Bir dişin dolgusu tam 5 seferde oldu, o da belli değil. Protez olacak diğer dişler de bu hızla 2 yıl sürer, biz de yazarız... > Duran Özdemir - İSTANBUL SSK, Devlet Hastanesine neden doğum parasını ödemiyor? İlçemizde SSK doktoru var. Ama hastane veya dispanseri yok. Belediye binasının bir odasında uzun kuyruklar sonucunda muayene yapılıyor. Acil hastalar Devlet Hastanesine sevkediliyor. Doğumlar ise Çorum SSK Hastanesine sevkediliyor. İlçemiz Çorum'a 70 km. uzaklıkta. Doğumun ne zaman olacağı belli olmuyor. Gece, gündüz kış şartları var. Yol en az 1 saat sürüyor. Koskoca (köylerle beraber 60 bin nüfuslu) bir ilçe mağdur oluyor. Yetkililerden ricamız Sungurlu Devlet Hastanesi'ne SSK'lı hastaların doğum giderlerinin ödenmesi. > Mücahit Kocaman - Sungurlu / ÇORUM Türk Hava Yolları'ndan açıklama 16.12.2002 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Bu mudur müşteri memnuniyeti" başlıklı bir okuyucu mektubu yar almıştı. Konu ile ilgili olarak, THY Tanıtım ve Halkla İlişkiler Başkanı Faik Akın ile Basın ve Reklam Müdürü Yurdagül Altınöz imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Türk Hava Yolları, rezervasyon bölümü 24 saat vardiyalı sistemle çalışmaktadır. 09 Aralık 2002 tarihinde hava şartlarının karlı olması ve asker sevki nedeniyle telefon çağrılarının sayısı ve süresinde belirgin bir artış olduğu tesbit edilmiştir. Çağrı merkezi bilgisayar sisteminden alınan raporlarda saat 19.00'a kadar normal seyrinde giden akış, 19.00-19.30 zaman diliminde normalde 1.38 dakika süren iç hat rezervasyon çağrısının, yukarıda belirtilen şartlar nedeniyle 2.18 dakikaya kadar çıktığı tespit edilmiştir. Bu durum telefon görüşmelerinin uzamasına ve sırada bekleyen yolcuların bekleme süresinin uzamasına neden olmuştur. Mevcut sistem yapımız, böyle durumlarda İstanbul çağrılarının taşan kısmını İzmir ve Ankara Çağrı Merkezi'ne yönlendirerek aksaklığı azaltmaya çalışmaktadır. Tüm bu altyapıya rağmen, yolcumuz Sayın 'K.K'nın belirttiği üzere, yukarıdaki şartlar nedeniyle yaşanan yoğunluk aksaklığa sebep olmuştur. Yolcumuz, yaptığı şikayette haklı olup, sistemden kaynaklanan aksaklıktan dolayı meydana gelen mağduriyetini önlemek amacıyla kendisi ile irtibat kurulmuş ve ilgili ünitelerimizin gerekli işlemleri yapması hususunda talimat verilerek herhangi bir kesinti ve ceza alınmadan biletinin iadesi sağlanacaktır."