Sayın Başbakan'ın dikkatine; TSK personelinin hakları konusunda oluşan mağduriyetlerin giderilmesi için çok önemli bir yol katedildi. YAŞ mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi için önemli adımlar atıldı. Fakat hâlâ el atılmayı bekleyen mecburi hizmet meselesi bulunmakta. 2 Dünya Savaşı şartlarına göre hazırlanmış mevzuatın 2011 yılında devam edemeyeceği açıktır. Muvazzaf subay ve astsubayların 15 yıllık mecburi hizmet meselesi, kamuoyunda maalesef bilinmemektedir. Subay ve astsubayların okul süreleri farklı; 1 ila 8 yıl. Hatta hiç askerî okul okumadan, yani devlet tarafından masraf edilmeden kendi nam ve hesabına iki ya da dört yıllık yükseköğrenimlerinin ardından muvazzaf subay, astsubay olanlar da var. Onlar da 15 yıl mecburi hizmete tabidir. 15 yılını doldurmayanların ayrılmaları hakkında bir düzenleme yapılmamış olması, bu hakkın olmadığı sonucunu ve kanaatini ortaya çıkarmıştır. Nitekim AYİM'e mecburi hizmet ile ilgili açılan davaların tamamı, bu yönde bir düzenleme olmadığı gerekçesi ile reddetmiştir. Bu durumda 15 yılını doldurmayan subay ve astsubaylardan ayrılmak isteyenler, firar veya başka suçlara itilmektedir. Devlet tarafından okutulan birinin elbette devlete karşı bir yükümlülüğü olmalıdır. Ancak, polislerde olduğu gibi, devlet tarafından okutulan süre ile orantılı bir makul süre belirlenmelidir. Ayrıca polisler mecburi hizmetlerini doldurmadan tazminat ödeyerek istifa edebilmektedirler. Herhangi bir disiplinsizlik yapıp atılma yolu aramamaktadırlar. Şayet mecburi hizmet ile ilgili bir düzenleme yapılacak olsa, 15 yıl düşürülmese ancak bu süreyi doldurmadan ayrılmak isteyenlere tazminat ödeyerek istifa etme hakkı verilse, eminim hemen şu itirazlar gelecektir; "Pilot ve doktor subaylar ayrılırsa zaaf yaşanır." Bu itiraza karşı; 1. Bir askerî pilotun askerî okul ve pilotaj eğitim öğrenim masrafı eski para ile 3-4 trilyon arasındadır. Bu miktarda bir tazminatı kaç subay pilot ödemeyi göze alır ve 15 yılını doldurmadan ayrılmak ister? 2. TSK personelinin sağlık işlemleri 2010 yılı sonunda SGK'ya devrolunmuştur. Artık bütün TSK personeli ve aileleri özel, resmî sağlık kuruluşlarından doğrudan hizmet alabilmektedir. Kıtaların pratisyen hekim ihtiyacı da asteğmen olarak askerlik yapan hekimlerce karşılanmaktadır, dolayısıyla bu yönde de bir zaaf yaşanması mümkün değildir. 3. Genel olarak subay ve astsubaylar açısından bakılacak olursa, sözleşmeli subay ve astsubay istihdamı ile bu ihtiyaç karşılanabilir. Herhangi bir askerî okul eğitimine tabi olmadan, dört yıllık yüksek öğrenimlerini kendi nam ve hesaplarına tamamlayanlar, kısa süreli nosyon kazandırma eğitimleri ile kıtalara subay ve astsubay olarak kazandırılmaktadır. Sözleşmeli subay astsubay modeli çok iyi bir personel temin şekli olmuştur. İnanın, gözümüz kulağımız, TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda bulunan kanun tasarı ve teklifleri, Başbakanlık sitesinde yer alan kanun tasarıları ve TBMM Genel Kurul görüşmelerinde... 13-14 yaşında mesleğe girmiş, ancak daha sonra başka işler yapmayı bekleyen subay ve astsubaylar disiplinsizlik yapmak istemiyor, meslek değiştirme hakkı, en azından tazminatını ödeyerek istifa etme hakkı istiyor. Türkiye'nin son dönemde gerçekleştirdiği atılımlar ve demokratikleşme süreci içerisinde temel hak ve hürriyetlerin genişletilmesi, toplumun bütün kesimlerince büyük bir memnuniyetle izlenmektedir. İnsanımızın çoktan hak ettiği bu özgürlükler, ülkenin gelişmesinin en önemli unsurudur. AB süreci de bu gelişimin en etkili rolünü oynamaktadır. Kemal Öztürk Okul Öncesi Eğitimin öneminden bahseden ilgililere birkaç soru 1- 2002-2011 arası okul öncesi branşı hariç, hiçbir branşta okullaşma oranı %10 dan %50'ye çıkmamıştır. Peki neden okul öncesi öğretmenlerine bu artış oranında ya da yakınında kadro verilmemektedir? 2- Okul öncesi eğitimde açık var denildiği halde, neden okul öncesi öğretmenleri kadroya alınmamaktadır? 3- Açık neden ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılmaktadır? 4- Bu sene en az 10 bin okul öncesi öğretmenine ihtiyaç vardır. Kadrolu atama yakın bir zamanda hükümetin gündeminde var mıdır? 5- Çocukların zihinsel gelişimlerinin %70-80'inin 0-6 yaş döneminde tamamlandığı düşünüldüğünde, farklı branştan olan kişilere anasınıflarında öğretmen olarak görevlendirme verilmesi vicdanen bizleri ve aileleri rahatsız etmektedir. 6- Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünde okuyan ve mezun binlerce arkadaşımız bulunmaktadır. Buna rağmen Halk Eğitim Merkezlerinde farklı branşlardan mezun kişilere kurs açılmakta ve kursiyerler aldıkları bu belgelerle geçici bile olsa anasınıflarında görev alabilmektedirler. Bu hiçbir ailenin ve eğitimcinin kabul edebileceği bir olay değildir. 7- Sınıftaki öğrenci sayısı bazen 30'ların da üstüne çıkabilmekte, öğretmenlerimiz zor durumlarda kalabilmektedirler. Sınıflarda standart bir sayı olmalıdır. 8- Çocukların her türlü ihtiyacı ile ilgilenmek durumunda olan öğretmenlerimiz zaman zaman tek başına zorlanmaktadır. 9- Anasınıflarının yardımcı kaynakları, aynı ilköğretimde olduğu gibi neden devlet tarafından karşılanmamaktadır? 10- Teneffüs hakkı bile olmayan öğretmenlerimize yıpranma tazminatı ödenmeli ve isteğe bağlı erken emeklilik yolu açık olmalıdır. 11- Yaş sınırına takılmış mezun ya da okuyan arkadaşlarımızın hakları korunmalıdır. 12- Yıllarca usta öğretici olarak çalışan arkadaşlarımıza önlisans veya lisans yolu neden açılmamakta ve binlerce kişi mağdur edilmektedir? 13- Ön lisans çocuk gelişimi bölümünde okuyan arkadaşlarımızın mezun olduklarındaki akıbeti hakkında gerekli açıklamalar neden yapılamamaktadır? Selçuk Aydın Bülbül (Okul Öncesi Eğitimi Yaygınlaştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00