Türk Dünyası'nın bir parçası sayılan Suriye Türkleri, Baas Partisi tarafından her türlü haksızlığa maruz bırakılarak, anayasal, kültürel haklarından uzun yıllardan beri günümüze kadar mahrum kaldılar. Ana dillerinde okumak eğitim yapmak kitap, gazete, dergi yayınlamak yanında, Türkçe televizyon, radyo, internet site alanında da her çalışmaları yasaklanmıştır. Uzun yıllar Suriye'yi yöneten Baas Partisi diktatörü Hafız Esad bütün baskı ve asimilasyon metotlarını kullanarak, çok sayıda Türk'ü idam ederek, uzun yıllar hapishaneye atarak, bütün mülklerine, evlerine, arazilerine el koyarak büyük zulüm yapmıştır. Bu dönemde de Hafız Esad'ın oğlu Devlet Başkanı Beşar Esad'ın aldığı bütün tedbirlere rağmen, Suriye'deki bütün Türk bölgelerine olayların yayılması devam ediyor. Suriye halkının yanında Türklerin de gösteri ve ayaklanmaları, Suriye'nin her şehrine ve köşesine yayılmıştır. Artık milletlere baskı, soykırım düzenleyen diktatörler bir an önce yok olmalıdır, düşmelidir. Özellikle Saddam rejiminin düştüğü gibi, Esad rejimi ve onun gibi bütün diktatörlükler yıkılmalıdır. Hiçbir hakları olmayan Suriye Türklerinin bütün hakları bir an önce verilmelidir. Esad Rejimi, acımadan sivil halkın, göstericilerin üzerine ateş açarak, çok sayıda sivili öldürmüş ve yaralamıştır. Suriye'de yaşayan Türkler, uzun yıllardır ve özellikle son gösterilerde büyük kayıplar vermektedirler. Dünya bu kıyıma, katliamlara sessiz kalmaktadır. Bugün Suriye'deki protesto gösterilerinde şehit olan Türklerin sayısı, gösterilenlerden çok daha fazladır. Birçok Suriyeli Türk de yönetim tarafından kayıp edilmiş, izleri bile bulunmamaktadır, Sivil halka karşı, görülmemiş biçimde baskı şiddet uygulanıyor ve bunun sonucunda çok sayıda ölüm vakası olmaktadır. Artık Suriye'deki olaylar durdurulamayacak, daha da artacaktır. Hama şehrinde yüzlerce Türk şehit olmuş, yüzlercesi de kayıplar listesine geçmiştir. Bir kısmı da Türkiye'ye yerleşmiştir, Suriyeli Türkler 1982 yıllarında Hafız Esad döneminde de on binlerce şehit vermiştir. Suriye'nin Teslima Türkmen şehrinde, çok sayıda Türkmen hapishaneye atılarak, kurşuna dizilmişlerdir. Sadun Köprülü >> Üsküdar'ın merkezinde trafik keşmekeşi! İstanbul Üsküdar'da, ana caddede deprem tehlikesine karşı UKOME tarafından dikilen ve üzerinde "1. derece deprem yolu. Durulmaz park edilmez" yazan UKOME levhaları sökülüp atılıyor. İstanbul'un birçok yerinde de bu levhalara hiç itibar edilmiyor. Araçlar tam bu levhaların önünde park ediyor. Bu, devlete, belediyeye isyandır. Nerede diye soracak olursanız, Üsküdar ilçesinde, Üsküdar Meydanı'ndan Bağlarbaşı'na çıkılan otobüs güzergâhında, Horhor İETT durağından az evvel ve Bağlarbaşı yönüne doğru bu duraktan 50-60 metre yukarıda,bulunan levhalar peş peşe sökülüp atıldı. Gidiş geliş olarak toplam 4 şerit olan bu cadde âdeta otopark oldu. Ben bir vatandaş olarak, bazı yerlere nasıl durak levhası izni verildiğini de anlayabilmiş değilim. Üsküdar Meydanı'nda, oradan Bağlarbaşı'na çıkılan ana caddede, nasıl oluyor da trafiği tam kilitleyen yerlerde taksi ve minibüs durakları olabiliyor. Bunların kesinlikle sizin belediyenin, UKOME'nin izni ile olduğunu sanmıyorum. Üsküdar'da, trafiği kilitleyen noktalardaki dolmuş ve minibüs levhalarının, kaçak olarak, korsan olarak dikilmiş olmasından şüpheleniyorum. İETT otobüsleri, bu duraklar yüzünden, Üsküdar Meydanı'nda ilerleyemiyor, Üsküdar Çarşı Horhor durağına yanaşıp yolcu alamıyor. İşten okuldan yorgun argın çıkan millet, akşam evine dönerken inanın perişan oluyor. Kimse ve hiçbir görevli bu işle ilgilenmiyor. MOBESE kameraları her gün bu durumu kaydediyor ama nâfile. Parasından 6 tane sıfır atabilen ve bunu bütün dünya ülkelerine kabul ettirebilen bir Türkiye'ye bu trafik keşmekeşi hiç yakışmıyor. İstanbul Valiliği'nin, Büyükşehir ve Üsküdar Belediyesi'nin bu konuya eğileceklerine olan inancımızı muhafaza etmek istiyoruz. Üsküdarlı vatandaşlar >> Okullarımızda yüzme dersi mecburi olsun Her sene yüzlerce insanımız boğularak ölüyor. Kimisi denizlerde, kimisi göllerde, göletlerde veya ırmaklarda. Kurtarmaya gidenler de boğuluyor. Yıllardır bu böyle ve buna kalıcı bir çözüm bulunmuyor. Dikkat edilirse, bunun en büyük sebebinin, insanımızın yüzme bilmemesi olduğu anlaşılır. İnsanımızın yüzme bilmemesi Milli Eğitimimizin bir ayıbı değil mi? Beden Eğitimi dersi sadece top oynamadan, koşmadan, jimnastikten mi ibaret? Neden bu derste yüzme öğretilmiyor? Her İlköğretim okulunda bir yüzme havuzu da bulunmalı ve bütün çocuklara yüzme öğretilmelidir. Yüzme bilmek, beden eğitimi dersinden geçmenin şartı olmalı, insanlarımız yüzmeyi ya öğrenmeli, ya da öğrenmelidir. Yüzmenin aynı zamanda en iyi spor olduğu, bedeni gelişme için sayısız faydaları bulunduğu biline biline bu işe el atılmıyor. İnsanımızın hâlâ yüzme bilmemesi, bu yüzden birçok insanımızın boğulması hepimiz ve ülkemiz için ayıptır. Bu ayıba artık son verilmelidir. Bir vatandaş > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00