Maliye Bakanlığı'na; Emekli olup da çalışanları dile getirmek istiyorum. Türkiye'de Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur emeklileri diye emeklilerimiz var. Bunların birkısmı çok genç yaşta emekli olmuş, çeşitli kesimlerde çalışmaktadırlar. Ben 1980 yılında 44 yaşında devlet memurluğundan emekli oldum. Bugünkü şartlarda emeklilerin ne halde olduğu sır değil. Kendi imkanlarımızla ayakta durabilmek için, emekli olduktan sonra gerek özel işlerde çalışarak ve gerekse ticari işler yaparak; devlete muhtelif vergiler vermek suretiyle devlet bütçesine katkıda bulunduğumuz gibi, vatandaşa da hizmet vermek ve en önemlisi de kendimizi idame etmekle yetiniyoruz. Ben şahsen 21 yıldır çalışmaktayım. Emekli olup da kendimi kahve köşelerine bırakmadım, hatta çalıştığım için de dinç kaldım. Diğer genç emeklilerin de sağlıklarında bir problemleri yoksa, çalışarak emekli aylıklarına katkıda bulunmalarını tavsiye ederim. Emekli olup da birşeylerle iştigal edenleri de candan kutlarım. Bazı meslek dallarında çalışanlar ödüllendiriliyor. Bazıları da umursanmıyor. Ödül verenleri, takdir etmesini bilenleri kutluyorum. Peki, emekli olduktan sonra bir işle iştigal edip vergi verenlere bir teşekkür mektubu yazmak da mı zor? Çalışan emeklileri bu kadarcık da olsa teşvik ederseniz, size ne külfeti olur? > Süleyman Tulunay - İSTANBUL Kademeli Emeklilik bizleri vuruyor Biz, "Serbest çalışan işçiler", zaten çok mağduruz. Kademeli emeklilik yasası mağduriyetimizi daha da arttırıyor. Bizler genelde geçici işlerde çalışıyoruz. Zorluklar içerisinde 25 yılı ve 5 bin iş gününü doldurabiliyoruz. Devletten maddi olarak beş kuruş almadık; çalışarak vergi ve primlerimizi verdik. Devlet işçisini zorla emekli edemiyorlar. Onların gelir seviyeleri yüksek, dolayısıyla 65 yaşlarına kadar çalışıyorlar. Bu yasa, zaten mağdur olan bizleri iyice mağdur edecek. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Bakan Bey ne yapmak istiyor? > Serbest çalışan bir grup işçi Boğaziçi Elektrik'ten açıklama 18.04.2002 tarihli gazetemizin bu köşesinde "TEDAŞ bezdirdi" başlığıyla yayınlanan okuyucu mektubu ile ilgili olarak, Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü'nden gelen açıklama şöyle: "Genel Müdürlüğümüz sayaç okuma ve fatura dağıtım işlerini yükümlenmiş olan firmaların bir kısmının yasaklı ilan edilmesi ve bir kısmının da teknik şartnameleri gereği sürelerini doldurdurmalarından dolayı abonelerimizin sayaç okumaları yapılamamaktadır. Ancak, abonelerimize, yeni ihalesi bitirilmiş olan firmaların işe başlayıncaya kadar birikimli enerji tüketim faturalarının gönderilmemesi ve abonelerimizin ödeme gücü üzerinde bir fatura tahakkuk ettirilerek mağdur etmemek amacıyla kesin olarak tesbit edilmiş olan son okuma dönemlerindeki enerji tüketim sarfiyatlarının yaklaşık %95'i baz alınarak bir avans fatura uygulaması yapılmış ve bu faturalar abonelerimizin ellerine geçecek bir şekilde ibraz edilmiştir. Ancak yapılan bu avans uygulamasından lokal olarak bazı hatalı faturalarına itiraz eden abonelerimize ise, getirmiş oldukları sayaç işaretlerine göre düzeltme yapılmış, düzeltilmiş olarak faturalar tahsil edilmiştir. Tüm bunlara rağmen abonelerimizin faturaları çıkmadan önce sayaç işaretlerini getirmeleri durumunda, bu bilgilere itibar edilerek, aynı anda faturaları çıkarttırılarak veznelerimize ödenmektedir. Bu genel izahattan sonra, söz konusu şikayet sahibi abonemize 09.11.2001 tarihinde 46 kwh ve 04.12.2001 tarihinde ise 140 kwh faturaların gönderildiği, abonemizin bu göndermiş olduğumuz düşük sarfiyatlı faturalarda sayacın bir evvelki ve son endekslerinin yazılı olmasına rağmen ve abonemizin bu işaretlerin yanlış olduğuna dair bir itirazı bulunmadığı gibi, bu faturaları zamanında yatırdığı anlaşılmaktadır. Söz kokusu aboneye yukarıda izah ettiğimiz nedenlerden dolayı Ocak, Şubat ve Mart aylarında fatura çıkarılmadığı, ancak kendisinin bizzat sayaç işaretini alarak bağlı bulunduğu işletme müdürlüğüne müracaat ettiği ve ilgilisine son okuma tarihi ile işareti getirdiği gün sayısı ile 5 kwh 1. kademe üzerinden diğer artan kısmı ise ikinci kademeden hesap edilerek faturası çıkarılmıştır." Nedir bu servet düşmanlığı? Yetkililer, ilgililer, bilgililer hangi hizmeti başardılar ki... Maarif 8 yıllık öğretimdeki bocalamasını kapatmak için 12 yıllık öğretimden bahsediyor. Maliye-Belediye Emlak Vergisi 2002 değerleme, hesaplamasında taşınmazın değerini taşırdı. Sonra da "galiba fazla kaçtı" diyerek yeni bir şekil verdiler. Nedir bu servet düşmanlığı? Beyana gerek yoktur, nasılsa yıllık enflasyon oranları bellidir... Vergi isyanları iyi okunsun. Ekonomi gittikçe batırılıyor. Bankalar borç döviz doldu. Bunlar da işletilemediği için, boşuna faiz yükü altına giriyoruz. Bankacılar takiple korkutulduklarından iş yapamıyorlar, atıl kalındı... Mazideki kuyruklara, sıralara yeniden şahit olmaktayız. > Tahsin Koloğlu (E. Malmüdürü) - SAMSUN Ekonomik kriz "Kamu"ya yaradı!.. Son ekonomik krizin sadece kamu kurumlarına yaradığı anlaşılıyor. Bankaların bir kısmı sessizce devletleştirildi. Ziraat Bankası'nın kâr ettiği açıklandı. Merkez Bankası da rekor denebilecek, 7.5 katrilyonluk bir kâr açıkladı. Lojmanların, sosyal tesislerin, makam araçlarının artışı da devam ediyor. Yetkililer de artan maaşlarını tıkır tıkır aldıklarına göre... "Kriz Ankara'ya uğramamış" sözünün ne kadar doğru olduğu bir defa daha anlaşılıyor. Varsın vatandaş yüzbinlerce dükkanını kapatsın, milyonlar işsiz kalsın, elektrik, su, doğalgaz, telefon faturaları bile yatırılmasın... Hatta vergi borcunu, kredi taksidini yatıramayanların fabrikalarına el konsun... Kimin umurunda... Bazı kurumların kârını arttırmak için istediğiniz kadar zam yapın, vergi oranlarını da istediğiniz kadar arttırın! Buna da ülkeyi yönetmek deyin!.. Pes doğrusu... Atamalar ve hukuk Milli Eğitim Bakanlığı, hukuk dışı olarak, atamada öncelik listesi oluşturup, haketmeyenin atamasını yaparak bizleri mağdur durumda bıraktı. Bugüne kadar da bizim lehimizde bir karar alınmadı. Bizler ne yapalım? Yıllarca böyle atama sırası mı bekleyeceğiz. Artık bu zulme kim son verecekse versin. Biz kobay olmaktan bıktık!.. > Fen Edebiyat Mezunları