Takılıp kaldığımız nokta

A -
A +

Bir aylık aradan sonra, sizlerle buluşmak çok güzel. Ama yıllardır aynı problemleri konuşmak sıkıcı olmaya başladı. 14 milyon öğrenci, 595 bin öğretmen ve diğer çalışanlarıyla, ülkemiz nüfusunun dörtte birini aşan eğitim ordumuz dersbaşı yaptı. Hepimizi yakından ilgilendiren bu camiadaki aksaklıklar ve problemlerin de daha fazla önem kazanacağı tabiidir. 10 yıl önce dile getirdiğimiz sıkıntıların büyük bir kısmının aynen yerinde duruyor olması ise çok üzücü. Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik büyük bir gayretle çalışıyor. Ama aşılamayacak setler var. Problemlerin kaynağına inmek için atılan her adımda sert dirençlerle karşılaşılıyor. Eğitim reformunu yapmak için YÖK engeli bir türlü aşılamıyor. Temele inilemeyince de, problemler çözülemiyor. Açılış dolayısıyla, devletin zirvesi tarafından verilen mesaj, bakış açılarının hiç değişmediğini ortaya koymaktadır. Ülkenin geleceği, gençlerin istikbalinden çok, ideolojik endişeleri öne çıkıyor. Herkesin elini taşın altına koyması, özel sermayenin bu alana kanalize edilmesi, okul sayısının daha da çoğaltılması, işsiz öğretmenlere iş bulunması, çocuklarımızın da çağdaş sınıflarda, tıkış tıkış olmadan ders görmesi gerekmez mi? Ama her nedense, herşeyin devlet eliyle yapılması isteniyor. Devlet imkanları da bu kadarına yetiyor. Vatandaşa, özel kesime bu güvensizlik neden? Binlerce öğretmen iş beklerken, çocuklarımızın 60-70 kişilik sınıflara tıkıştırılması; bunu çözmek için atılan her adıma set çekilmesi bazılarının vicdanlarını kanatmıyor mu? Öğretmen olma hayaliyle yıllarca okumuş, hayalleri karartılmış gençlerin bu feryadı da mı yetmiyor? "Herşey ne güzel başlamıştı. Öğretmen olma hayali, ülkenin herhangi bir yerinde öğretmen bekleyen küçüklere el uzatma hayali... Yazık, meğer hepsi hayaldan ibaret kalacakmış... Biz atamayı bekleyen tam 180 bin öğretmen adayıyız. Ama okullar öğretmensiz, bizler işsiz olarak ömür çürütmekteyiz. Krizlerin, yetersiz mevzuatın, ideolojik çekişmelerin, rejim endişelerinin hiçbirinin sorumlusu biz değiliz. Ama bedel bize ödetiliyor. Çoğumuzun babasının gönderecek harç parası bile yoktu. Ailelerimiz, okumamız için ekmek paralarını bile bize gönderdi. Şimdi ise yüzüstü bırakılıyoruz... Sadece Van'da, resmi rakamlara göre (http://van.meb.gov.tr/) 9280 öğretmene ihtiyaç varken, sadece 3590 öğretmen çalıştırılıyor. Açık ise 5690... Sadece Van'da durum böyle ise, bütün Türkiye'deki durumu varın siz düşünün... Bu kadar açık olduğu halde neden atamalarımız yapılmıyor? Yoksa bir öğretmene 900-1200 YTL maaş vermektense, 450 YTL'ye vekil öğretmen mi çalıştırılmak isteniyor?" Atamayı bekleyen öğretmenlerin bu feryadı geçiştirilecek kadar basit mi? Çocuklarımızın eğitiminden daha önemli yatırım ne olabilir ki? Mademki devletin kaynakları sınırlı, o zaman özel kesimin bu alanda daha çok yatırım yapması için yeni adımlar atın. Çocuklarımız çağdaş bir eğitime, öğretmenlerimiz de işe kavuşsun. İnsanlarımıza karşı duyulan bunca güvensizlik neden? Zaten bütün kontrol sizde değil mi? Aynı problemleri daha kaç yıl tekrarlayacağız? Meslek Liseleri, İmam Hatip Liseleri, YÖK, laiklik, rejim tartışmaları daha ne kadar sürecek? Çocuklarımıza, gençlerimize, ülkemize yaptığımız bunca kötülük yetmedi mi? Yetkililer ne zaman bu millet gibi düşünecek? > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.