Tarihî eserlerimize sahip çıkmadığımız, onları tahrip ettiğimiz, hor kullandığımız bilinen bir gerçek. Zaten sadece İstanbul'da bile bir zamanlar yüzlerce terihî caminin kasten yıkıldığı da biliniyor. İstanbul'u, ülkenin herhangi bir köşesini dolaşsanız, içinizi cız ettirecek birçok örneği her an görebilirsiniz. Çevremize bir baksak, Sadık Gökçe'nin şu yazdıklarına benzer birçok örnek görebiliriz. "Ulubat Gölü'nü geçip, Bursa tarafına doğru yol alırken, 'Kuş Cenneti' ve 'Issız Han' levhasını görünce, çocuklara haydi size Osmanlı döneminin otelini göstereyim diyerek, arabayı levhanın gösterdiği yöne çevirdik. Çok bozuk asfalt bir yoldan bir süre ilerleyince, hanı gördük. Yıkılmamış sağlam bir vaziyette önümüzde duruyordu. Sevinçle çocuklara dönerek, size sağlam bir han gösterebileceğim, haydi bugün şanslı gününüzdesiniz dedim. Hanın yanına varınca gerçekten de uzaktan göründüğü gibi sağlam bir şekilde olduğunu gördük. Hanın önüne çektiğimiz arabamızdan heyecanla inerek kapıya koştuk... Gördüğümüz manzara karşısında âdeta şok olduk. O güzelim han saman balyaları ile doldurulmuş samanlık olarak kullanılıyordu. 1394 tarihinde, Celalettin Eyne Bey tarafından yaptırılmış olan bu eser belki de türünün tek örneği olarak sağlam kalmış. Osmanlının ilk dönem mimarisinin özelliklerini taşıyan hanın bu durumunu görünce çocuklara söyleyecek bir söz bulamadım. Biz tarihimize bu kadar yabancı, bu kadar ilgisizdik. Hanı bu şekildi kullanan kişiyi suçlamak istemiyorum. O nihayet üstü kapalı bir yer bulmuş ve samanını buraya doldurmuştu. Kültür Bakanlığı ve Bursa'da bulunan Tarihî Eserleri Koruma ve Kurtarma Kurulu'nun bu müstesna eseri de görmeleri gerekmez mi?.." Oysa, atalarımızdan kalan en kıymetli miras olan bu nadide eserleri korumakla görevli kurum ve kuruluşlar bulunmakta. O kurum ve kuruluşların sorumluluklarının gereğini yapmaları, biz vatandaşların da biraz daha duyarlı olmamız gerekmez mi? Benzerleri bir daha yapılamayacak olan o eserler bu toprakların tapusu, medeniyetimizin mührüdür. Bari elimizde kalan son eserlerin kıymetini bilelim... >>> Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan açıklama 26 Eylül 2006 tarihli gazetemizde bu köşede, İsmail Kabak'ın, "emeklilik işlemlerinin bir türlü sonuçlandırılmadığı" yönündeki şikayetine yer vermiştim. Konu ile ilgili olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Kayhan Ünal imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Alman sigorta merciinin 30.05.2005 tarihli yazısı ekinde alınan belgelerden, Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin malullük sigortasından 01.06.2003 tarihinden itibaren Almanya tarafınca aylık bağlandığı anlaşılan İsmail Kabak'ın talebine ilişkin belgeler, Kurumumuza tabi çalışmaları da tespit edildikten sonra, Türkiye'de en son TC Emekli Sandığı'na tabi çalışmasının bulunduğu anlaşıldığından, Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre işlem yapılmak üzere 18.10.2005 tarihinde yazımız ekinde TC Emekli Sandığı'na gönderilmiştir. İlgilinin askerlik hizmetleri de 01.08.2006 tarihinde Emekli Sandığı'na bildirilmiştir. İlgilinin yurt dışı hizmet borçlanmasına ilişkin belgeleri, borçlanma talebinin Emekli Sandığı'nca değerlendirilmesi için 26.09.2006 tarihli yazımız ekinde bu kuruma gönderilmiştir. Borçlanma işlemi Emekli Sandığı tarafından yerine getirilecektir." ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00