İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na, İstanbul mezarlıklarında bulunan tarihi mezarların tahrip edildiği, taşlarının kırıldığı, belli bir süre zarfında sahiplerinin çıkmaması durumunda da başkalarına satıldığı belirtildi. Benzer durumlardan şikayetçi olan okuyucularımız vardı. En son arayan Hayati Bey, gittiği birçok mezarlıkta Osmanlılar'dan kalma mezarların tahrip edildiğini, birer tarihi eser niteliği taşıyan mezar taşlarının da kırıldığını gördüğünü; bir yakınının cenazesi vesilesiyle gittiği mezarlıkta da benzer durumla karşılaştığını belirtti. Edindiği bilgilere göre, bu mezarların kısa bir süre bekletildiğini, sahiplerinin çıkmaması durumunda da parayla bir başkasına satıldığını ifade eden Hayati Bey; bir dostunun, babasının mezarını son anda kurtarabildiğini iddia etti. Bu demektir ki; aylarca, yıllarca babasının, dedesinin mezarını ziyaret etmeyen İstanbulluları bir sürpriz bekleyebilir. Böyle bir anlayış, bizim gibi ölülerine saygı gösteren milletlere hakaret değil mi? Mezarlıklar aynı zamanda ülkenin tapusudur. Buna gereken saygı gösterilmelidir. Bu iddialar ne derece doğru? Yaygın bir uygulama mı, yoksa birkaç görevlinin münferit hareketi mi? Bu ve benzeri sorular mutlaka aydınlığa kavuşturulmalıdır... Böyle fahiş fiyat olur mu? 24.02.2002 günü, hacdan dönen yakınlarımı karşılamak için İstanbul Atatürk Havaalanı'na gittim. Arabamı otoparka bıraktım. Çıkışta elime tutuşturulan fişle irkildim. Arabamı 15.36'da bırakıp, 19.38'de de çıkış yaptığım fişte görülüyor, yani 4 saat. Bunun karşılığı olarak da 9 milyonluk ücret... Biz nerede yaşıyoruz? Böyle bir süre için bu kadar yüksek bir ücret vatandaştan istenir mi? O tarifeleri kim belirliyor, denetleyen yok mu? > Metin Bitikçioğlu - İSTANBUL Vakfımız nasıl bu hallere düşürüldü? Ziraat Bankası A.Ş. Vakfı Müdürlüğü'ne; Bizler Adapazarı Şubesi emekli mensuplarıyız. İki yıldır, vakıf maaşına artış beklerken, Ocak ayında hesaplarımıza geçen 9-12 milyon gibi komik bir rakamla karşılaştık. Her birimiz 1988 yılında borçlanarak, memur katsayısına göre artış yaptık ve diğer bankaların vakıf maaşlarını gözönünde bulundurarak vakıf üyesi olduk. 1988 yılı ve daha önce emekli olan mensuplarımız ise altın ve arabalarını satarak, ilerde iyi bir maaş alabilmek için borçlandılar. Bırakın maaş artışını, bir de kesinti yapıldı. TC Ziraat Bankası A.Ş. Vakfı gibi büyük ve önemli bir kurum neden bu kötü duruma düştü? Bu durumdan en çok biz emekliler mağdur olduk. Çalışanlarına 1-2 milyar ücret veren bir büyük kurumun vakfının emeklileri neden bu duruma düşürüldü? > Vakıf üyeleri - ADAPAZARI Bize de iyileştirme yardımı verin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na; Fındık üretici belgesine sahip çiftçilerimizin İl-İlçe Tarım Müdürlükleri'ne, 21 Şubat 2003 günü mesai bitimine kadar başvurmaları halinde, dekar başına 25'er milyonluk iyileştirme yardımı (2002 için) alacakları, AK Parti Genel Başkanı tarafından açıklandı. Biz de Sakarya'nın Karapürçek ilçesine bağlı bir orman köyü olan Kanlıçay ve civar köyler fındık üreticileri olarak İlçe Tarım Müdürlüğüne müracaat ettik. Bize Sakarya genelinde bu haktan sadece Akyazı, Hendek ve Kocaeli/Karasu ilçelerine bağlı fındık üreticilerinin faydalanacağı açıklandı. Bizim de bu haktan faydalanabilmemiz için, fındık üzerindeki kotaların kaldırılarak gerekli işlemlerin yapılmasını istiyoruz. > Bahattin Şirin - SAKARYA İşte adalet, işte kanun 1 Mart 2003 tarihli Konuşan Türkiye köşemizde, "fazla ödenen motorlu taşıt vergisi" hakkındaki yazıyı okuyunca, 32 senelik Almanya'da kalmam ve çalışmam aklıma geldi. Araç vergisini yanlışlıkla fazla ödediğimden, 80 Fenig'lik (Kuruş) çek geldi... İşte adalet, işte kanun. Darısı memleketimizin başına... > Günay İnsaf -Yalıköy / ORDU