Tarım ve hayvancılığa elverişli topraklarımız var. Onbinlerce Ziraat Mühendisimiz ve Veteriner Hekimimiz de işsiz. Ama Küçücük bazı Avrupa ülkeleri kadar bile tarımsal ve hayvansal üretimimiz yok. İhracat bir yana, bu alandaki birçok ihtiyacımızı da ithalat yoluyla karşılıyoruz. Bunun böyle gitmemesi gerekir. Bir vizyon değişikliği, yeni bir bakış açısıyla herşey yeniden planlanmalı, alım gücü yüksek ülke insanlarının damak tadına uygun yeni ürünler geliştirilmeli; verimin arttırılması için bilim ve teknoloji kullanılmalı. Süt Teknolojileri Uzmanı Ziraat Mühendisi E. Murat Aygün'ün belirttiği husus örnek alınarak, işe hızla koyulmalı: "Bu ülkenin değerli yatırımcıları sizlere sesleniyorum; ilgi alanınız ne olursa olsun benim gibi Türkiye'de elinde yeterli sermayesi olmayan ama girişimci, araştırmacı kişilerin elinden tutacağınıza olan inancım beni bu satırları yazmaya teşvik etti. Sizleri sıkmadan kısaca kendimi tanıtayım; Süt Teknolojisi Uzmanıyım, 35 yaşındayım, yaklaşık 15 yıldan bu yana süt sektörünün hemen her dalında hizmet veriyorum. 20-25 yıldır ülkemizde uygulanan yanlış tarım politikaları yüzünden bildiğiniz gibi her türlü tarımsal ve hayvansal ürünün rahatca üretilebileceği ülkemiz ne acıdır ki, tarımsal ürünlerin çoğunu dışardan döviz ödeyerek satın alır hale getirildi.. Turistin yediği peyniri bile ithal ediyoruz Artık elimizde kalan tek çıkış yolu olan turizme sarılmaktan başka çaremiz de kalmadı. Bilmiyorum hiç dikkatinizi çekti mi, yıl bazında ülkemize gelen 17 milyon turistle övünürken, acaba bu insanlara neler yedirip-içiriyoruz?.. Gıda tüketimleri milyonlarca USD bulan yabancı konuklarımızın bu ihtiyaçları hangi yollardan nasıl sağlanıyor? Tabii ki ithal ediyoruz!.. ...Ve turizmden sağladığımız milyonlarca doları gerisingeri Avrupa'ya akıtıyoruz..Yabancı turistlerin belki de en hassas davrandığı yiyecek maddelerinin başında ise benim de uzmanlık alanım olan süt mamülleri, özellikle de peynir geliyor... Büyük tatil köylerinde ve lüks otellerdeki gözlemlerim, ayrıca personelle olan irtibatlarım sonucunda yabancı turistlerin Türk tipi peynirleri sevmedikleri, bunun sonucunda da kendi ülkelerinde yedikleri Gouda, Tilsit, Mozerella, Ceheddar, Edam vs. gibi yabancı orijinli peynirlerin tercih ettiklerini, yurdumuzda da bu tür peynirlerin yerli imalatçısı olmadığından zorunlu olarak yurt dışından, özellikle Avrupa ülkelerinden ithal edildiklerini öğrendim.. Araştırmalarım sonucunda bu peynir çeşitlerine korkunç miktarlarda para akıttığımızı hesapladım.. Şimdi sizlere soruyorum, kredi için başta ABD ve IMF olmak üzere çeşitli yerlere avuç açtığımız, milli onurumuzu ve ülke çıkarlarımızı ayaklar altına aldığımız, askerimizi Irak bataklığına bile göndermeyi göze aldığımız hatırlardayken, bunca dövizi bir çırpıda bu yabancı peynirlere akıtmamız doğru mudur, bunun bir çözümü yok mu?.. Bu ürünleri biz üretelim Benim uzmanlık alanım olan Süt Teknolojisi çok engin ve derin bir konu, yurt dışında özel okulları hatta dershaneleri var! Ben 1989 yılında Ankara Ün. Ziraat Fak. Süt Teknolojisi Bölümünden mezun olduktan sonra, gıda piyasasındaki büyük bir holdingin açmış olduğu sınavları kazanarak, bu firmanın bünyesindeki süt fabrikasında üretim mühendisi olarak çalışmaya başladım.. Çalıştığım süre boyunca, şu an milyonlarca dolar akıttığımız bu yabancı peynirlerin yapımını hem teorik hem de pratik olarak bizzat tekne başında defalarca yaparak öğrendim.. Ayrıca bununla da yetinmeyip, gerek internetteki kaynaklardan gerekse üniversitelerin kütüphanelerinde bulunan yabancı literatürleri tarayarak, Türkiye'de üretilmeyen yabancı peynirler konusunda kendime yaklaşık 1000 sayfalık bir dokümantasyon oluşturdum ve büyük kısmını da kendi gayretlerimle Türkçeye çevirdim.. Kısacası hem teorik hem de pratik olarak bu tür yabancı peynirlerin imalatında belki de ülkemizdeki en büyük birikime sahip Gıda Mühendisiyim.. Bu konudaki çalışmalarımı daha da ilerleterek bu tür yabancı orijinli peynirlerin Türkiye'de üretilebileceği bir tesisin tüm fizibilite etüdlerini, plan, proje, makine ekipman ihtiyaçlarını en ince ayrıntılarına kadar tasarladım ve bunlar hakkında dosyalar hazırladım.. Yaptığım piyasa araştırmaları ve hesaplamalar sonucu halen çalışır vaziyetteki orta çaplı bir süt fabrikasına yapılacak yaklaşık 25 bin USD'lik ek bir yatırımla yabancı orijinli peynirleri üretecek bir tesis durumuna getirilmesi mümkündür.. Bu durumda da bu tesis çok kısa bir süre içinde kendini amorti edebilecektir.. Bu hayalim gerçekleşirse yılda yaklaşık 20 milyon doları yurt dışına atmadığımız gibi işcisi, köylüsü, pazarlamacısı ile yaklaşık 1500 aileye yeni aş, yeni iş imkanı sağlanacaktır... Türk mühendisi ve işçisine imkan verilirse dünyadaki emsallerinden aşağıda kalmayacaktır.." Sadece peynir değil, diğer tarımsal ve hayvansal ürünleri de ele almalıyız. Elimizde yeterince uzman, toprak ve başka şeyler var. Bu alanlarda insanlarımızın sefalet içinde yaşaması yakışır mı?