Te­şek­kür­ler Baş­ba­ka­nım MERZAN yo­lu ya­pıl­dı

A -
A +

Yıl­lar yı­lı, Hak­ka­ri mer­ke­ze 3 ki­lo­met­re uzak­lık­ta bu­lu­nan Mer­zan Ma­hal­le­si bir köy­den ile­ri gi­de­me­miş; ge­len ik­ti­dar­lar, se­çi­len Hak­ka­ri mil­let­ve­kil­le­ri ve ge­len on­lar­ca va­li­le­re rağ­men bir tür­lü yo­la ka­vu­şa­ma­mış. Mer­zan yo­lu kı­şın kar­dan, ilk­ba­har ve son­ba­har­da ça­mur­dan ka­pan­mak­ta, ya­zın da toz­dan gi­di­le­mez du­rum­day­dı. Bir­çok de­fa ağır has­ta­lar ma­hal­le­den şe­hir mer­ke­zi­ne kı­zak­lar­la ta­şın­dı, bü­tün bun­lar TV ve ga­ze­te­ler­de ha­ber ola­rak ya­yın­lan­dı. Bun­lar da yet­ki­li­le­rin ha­re­ke­te geç­me­si­ne yet­mi­yor, aci­zi­yet, mağ­du­ri­yet ve çi­le de­vam ede ge­li­yor­du. 7-8 bin nü­fu­sun ba­rın­dı­ğı, Hak­ka­ri Mes­lek Yük­sek Oku­lu­nun 500 öğ­ren­ci ka­pa­si­te­li öğ­ren­ci yur­du­nun ya­nı sı­ra bir­çok okul ve Kü­çük Sa­na­yi Si­te­si­nin bu­lun­du­ğu bu ma­hal­le, ay­rı­ca Ge­çit­li ile Du­ran­ka­ya bel­de­le­ri­nin yol gü­zer­ga­hın­da bu­lun­mak­ta. Bu yo­lun yıl­lar­dır ıs­rar­la ya­pı­la­ma­ma­sı, bu­ra­lar­da ya­şa­yan bü­tün va­tan­daş­la­ra ha­ka­ret ola­rak da al­gı­la­nı­yor­du. Dev­let bu ka­dar aciz de­ğil­di. Dev­le­tin bir il mer­ke­zi­nin ma­hal­le­si­nin yo­lu­nu ya­pa­cak kud­re­ti ve gü­cü el­bet­te var­dı. Ama bü­rok­ra­si, ah o bü­rok­ra­si ve ih­mal­kâr­lık her şe­yin tu­zu bi­be­riy­di. Bu el­bet de­vam ede­mez­di. Va­li­miz Sa­yın Ay­han Na­suh­be­yoğ­lu'nun bu yo­lu KÖY­DES prog­ra­mı­na al­ma­sı ve ga­ze­te­miz­de Ser­best Kür­sü'de bu ko­nu ile il­gi­li ya­zı­nın çık­ma­sın­dan he­men son­ra, Baş­ba­ka­nı­mız Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın ver­dik­le­ri di­rek­tif­ler kı­sa sü­re­de mey­ve­le­ri­ni ver­miş, yo­lu­muz kı­sa sü­re­de ta­mam­la­na­rak as­falt­lan­mış­tır. Mez­ran Ma­hal­le­si sa­kin­le­ri ola­rak Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız'a ve Va­li­miz'e te­şek­kür edi­yo­ruz. Mez­ran Ma­hal­le­si sa­kin­le­ri-HAK­KA­Rİ >> Bazı maceraperestler için huzurumuz feda edilemez Ana­do­lu, yüz­yıl­lar­dır fark­lı din ve kül­tür­le­rin bir ara­da ba­rış ve hu­zur için­de ya­şa­dı­ğı bir coğ­raf­ya­dır. Bu ül­ke­yi ide­olo­ji­le­rin ca­dı ka­za­nı ha­li­ne ge­tir­mek, ro­ta­sın­da gi­den ge­mi­nin buz da­ğı­na çarp­ma­sı de­mek­tir. Ba­zı­la­rı­nın bu du­ru­mu ye­te­rin­ce fark et­me­dik­le­ri­ni dü­şü­nü­yo­rum. Bu dev­let Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nun kül­le­ri ara­sın­dan çık­mış­tır. Bu ül­ke, ba­zı art ni­yet­li­le­rin he­ve­si­ne bı­ra­kı­la­maz. "Dur yol­cu, bas­tı­ğın bu top­rak, bir dev­rin bat­tı­ğı yer­dir" cüm­le­si­nin çok iyi an­la­şıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum... Gü­ney­do­ğu'dan esen rüz­gâ­rın hay­ra ala­met ol­ma­dı­ğı­nı çok iyi gör­mek­te­yiz. Her ge­çen gün mar­ji­nal grup­la­rın ve çe­te­le­rin ço­ğal­dı­ğı­na şa­hit ol­mak­ta­yız. Ma­lum da­va da işin ne­re­le­re var­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor. Tür­ki­ye, özü ve ge­le­nek­le­ri iti­ba­riy­le böy­le bir ris­ki bün­ye­sin­de ba­rın­dı­ra­maz. Ku­rum­lar için­de­ki çü­rük el­ma­lar ayık­lan­ma­lı, kir­li ça­ma­şır­lar te­miz­len­me­li; ama bu­nu fır­sat bi­le­rek kök­lü ku­rum­la­rı­mı­zı yıp­rat­ma­ya­lım. Bu ül­ke kim­se­nin ba­ba­sı­nı çift­li­ği de­ğil­dir, 75 mil­yo­nun or­tak va­ta­nı­dır. Mil­let ola­rak hak­sız­lık­la­ra, su­iis­ti­mal­le­re, ka­nun­suz­luk­la­ra ya­sal tep­ki­mi­zi gös­ter­mek­ten im­ti­na et­me­me­li­yiz. Bir fe­la­ket­ten son­ra alı­na­cak ted­bir, ve­ri­le­cek na­si­hat, has­ta­ya öl­dük­ten son­ra ve­ri­len ila­ca ben­zer... Ra­ci Öz­de­mir >> Lüt­fen öğ­ret­me­ne sa­hip çı­kın * Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı'na; Tür­ki­ye'de öğ­ret­men ma­aş­la­rı­nın ye­ter­siz ol­du­ğu her­ke­sin ma­lu­mu. 4 yıl­lık üni­ver­si­te me­zu­nu öğ­ret­men­ler, ma­ale­sef zor şart­lar al­tın­da ge­çin­mek­te­dir­ler. Ay­rı­ca her­han­gi bir ek öde­nek de al­ma­mak­ta­dır­lar. An­cak, öğ­ret­me­ni bir neb­ze de ol­sa ra­hat­la­tan ek ders üç­ret­le­ri­dir ki, o da ma­ale­sef ye­ni çı­kan Ek­ders Yö­net­me­li­ğin­ce öğ­ret­me­nin aley­hi­ne çev­ril­miş­tir. Ar­tık öğ­ret­men­ler ek­ders üc­re­ti pe­şin­de düş­me­ye terk edil­miş­tir. Biz öğ­ret­men­ler ola­rak, gir­me­di­ği­miz der­sin üc­re­ti­ni ta­lep et­mi­yo­ruz. An­cak, her­han­gi se­bep­ten do­la­yı (bu res­mi ta­til ola­bi­lir) ve­ya öğ­ret­me­nin ra­hat­sız­lı­ğın­dan do­la­yı bir gün oku­la git­me­yip has­ta­ne­ye git­me­si ha­lin­de, o gün­kü ders­le­ri­nin ta­ma­mı­nın ek­ders­ten dü­şü­rü­lüp ke­sil­me­si, hak­sız­lık­tır. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zı öğ­ret­me­ne sa­hip çık­ma­ya da­vet edi­yo­ruz Mus­ta­fa Yıl­dız >> PTT ne­den bu ka­dar ya­vaş? * KEY (Ko­nut Edin­dir­me Yar­dı­mı) öde­me­le­rin­de, is­mi ol­ma­yan­la­rın hak id­di­ala­rı­nı be­lir­ten di­lek­çe­le­ri­ni 27 Ekim 2008 gü­nü­ne ka­dar il­gi­li ma­ka­ma in­ti­kal et­tir­me­le­ri ge­rek­mek­te idi. Ben bu hu­sus­ta­ki di­lek­çe­mi 22 Ekim gü­nü ia­de­li ta­ah­hüt­lü ola­rak pos­ta­ya ver­dim. PTT'nin in­ter­net si­te­sin­den öğ­ren­di­ği­me gö­re, di­lek­çe­mi ha­vi mek­tup 24 Ekim­de sa­at 13.29'da An­ka­ra'da da­ğı­tı­cı­ya tes­lim edil­miş, da­ğı­tı­cı bu­nu dört gün son­ra 29 Ekim­de il­gi­li da­ire­ye ver­miş­tir. An­cak baş­vu­ru ta­ri­hi (2) gün geç­miş­tir. Ge­nel­lik­le bu tip baş­vu­ru­lar­da di­lek­çe­nin pos­ta­ya ve­ril­di­ği ta­rih, ge­çer­li ka­bul edi­lir. SGK'nın (Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu) il­gi­li bi­ri­mi­nin (Ka­mu Gö­rev­li­le­ri Emek­li­lik İş­lem­le­ri Dai­re Baş­kan­lı­ğı), bu­nu ka­bul edip et­me­ye­ce­ği­ni bil­mi­yo­rum. Ka­bul edil­me­di­ği tak­dir­de, uğ­ra­ya­ca­ğım za­ra­rı kim kar­şı­la­ya­cak? Şe­hir için­de bir mek­tup (4) gün­de mi tes­lim edi­lir? PTT nin bir açık­la­ma yap­ma­sı­nı bek­li­yo­rum. Me­ral Du­ru-İZ­MİR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.