Tecrübeye kulak verin!

A -
A +

28 yıl Milli Eğitim'de ilkokul, ortaokul, ticaret lisesi ve düz liselerde değişik sürelerde öğretmenlik yaptım. 2000 yılında emekli oldum. Edindiğim tecrübelere dayanarak eğitimle ilgili bazı noktalara değinmek istiyorum: 1 - Öğretmenlerin söyledikleri ile yaptıkları tutarlı olmalı, çelişmemeli. Elinde sigara bulunan birisi sigaranın zararını anlatamaz, aynı şekilde elinde kadeh bulunan birisi de içkinin kötülüğünü anlatamaz. 2 - Bir kişi nasıl bir eğitim almışsa, o doğrultudaki davranışları sergiler. Şimdiki gençlerin davranışlarının içaçıcı olduğu söylenemez. Bir fabrika bozuksa, çıkacak mal defolu olur. Yapılacak olan, fabrikanın tamiratını, bakımını tam yapmak, ondan sonra da sağlam ürünler beklemek. Eğitim sistemimiz de ıslah edilmeden, burada yetişen gençlerin davranışlarından şikayet etme hakkımız olmaz... 3 - İlköğretimde 5+3 sistemi kesin olarak uygulanmalıdır. 7-8 yaşındaki bir çocuk ile 14-15 yaşındaki çocuk ruhi yapı ve pedagojik gelişim açısından büyük farklılıklar gösterir. 4 - Okullardaki başarısızlığın önemli bir sebebi de başıboşluktur. Bir düzen, disiplin sağlanmadan başarı olmaz; anarşi olur. Verilen her taviz yeni tavizler doğurur. Disiplin yönetmeliği yeniden tanzim edilmelidir. Katı, despot, dayakçı bir öğretmen bir öğrenciyi nasıl ki pısırık yapıyorsa; aşırı tavizci bir öğretmen de öğrenciyi söz dinlemez hale getirir, yozlaştırır. Dayak olayı önlenmeli ama öğrenciye verilen aşırı serbestlik gözden geçirilmelidir. 5 - Temel ahlak kuralları ve insani değerler yeteri kadar aşılanmamaktadır. Bazı öğretmenlerin bu yöndeki çabalarını başka öğretmenler yıkıyor. Bunun sonucu olarak da öğrencilerin kafa ve ruh yapıları karmakarışık oluyor. 6 - Okullarda arkadaşlıkların dozu da aşırıya kaçmakta; sigara, içki, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıklara alışılmakta, bataklığa saplanılmaktadır. Sonra da bütün iyi duyguların yerini kötü duygular almakta, sonra da şikayet ettiğimiz, kaybedilmiş insanlar karşımıza çıkmaktadır. 7 - Okulların kapandığı son hafta, okulun lavabo, priz, musluk gibi malzemeleri kırılmakta, "milli serveti korumaları gerektiği" şuurundan hiç iz bulunmamaktadır. 8 - Duygu ve düşünce fakiri, okumayan, yalnız maddeyi düşünen, insani ve manevi değerleri hiçe sayan bu gençlere; gönül zenginliği öğretilmeli, irfanlı, anlayışlı ve fikren olgun olmaları sağlanmalıdır. 9 - Yolsuzluk ve rüşvetle iş görme fikri okullarda aşılanmaktadır. Mesela lise son sınıfta okuyan bir genç, üniversite imtihanına hazırlanmak maksadıyla parayla rapor alabilmekte, bu sayede kendine boş zaman ayırarak çalışmaktadır. 10 - Gençlerin ruhları, gönülleri, dimağları porno ve müstehcen yayınlarla kirletilmekte, manevi dünyalarına gem vurulmakta, toplum olarak büyük bir yozlaşmaya yolaçılmaktadır. 11 - Sevgi, saygı, milli-manevi-ahlaki değerler yoz bir eğitimle heba olmaktadır. Para-mal hırsı ve ahlaksızlıkla dimağları kirletilmiş gençlerle yarınlarımızdan emin olamayız. Gerekli tedbirler hemen alınmalı, düzenlemeler yapılmalıdır. Gençlerimiz, istikbalimiz, herşeyimiz tehlikede; bir uçuruma doğru gidiyoruz, bu sorumluluğu hiçbir yetkili taşıyamaz... > Rumuz: Eğitimde Sancı Milli Eğitim Bakanlığı neyi bekliyor? Milli Eğitim Bakanlığı 5 bin kadroyu almasına rağmen hâlâ atamayı yapmıyor. "Kadro alınana kadar, göreve gitmeyenlerin yerine Fen-Edebiyat'tan atama yapılacak" denirken, şimdi o kararda da durulmadı. Biraz daha beklersek 5 bin kadronun da elimizden gideceğinden korkuyoruz. Atamaların biran önce yapılmasını istiyoruz. > Fen-Edebiyat mezunları Bizler, gözünüzde neyiz? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler bir ilköğretim okulunun öğrencileriyiz. Bu sene okulumuza ücretli bir İngilizce öğretmeni geldi, "to be" fiilinden bile haberi yok. Araştırdık, "veteriner" imiş. Büyüklerimize soruyoruz; biz neyiz? Diğer okullardaki arkadaşlarımızdan öğrendiğimize göre, onlara da ilgisiz kişiler gönderilmiş. İngilizceyla uzaktan, yakından ilgisi olmayan kim varsa, okullara gönderilmiş... Madem bunlar İngilizce biliyordu, neden kimyacı, fizikçi, ziraatçı vb. oldular? Bizler deneme tahtası mıyız? Birileri üç-beş kuruş kazanacak diye, bizi bu işe alet etmek zorunda mısınız? Sizin zannettiğiniz gibi değiliz, geleceğin gençleri olarak bilinçlendik artık. Sizin zannettiğiniz kadar küçük değiliz. Kendi meselelerimize sahip çıkacak yaşa geldik. Araştırdık ve size duyuruyoruz. Artık sıra sizde, bakanlığımızda... Geçen seneki öğretmenimiz 2 yıllık fakülte mezunu idi, ama bizi çok güzel yetiştirdi. Bizi, kaç yıllıktan mezun oldukları değil, bize verecekleri bilgiler ilgilendiriyor. Alakasız kişileri veriyorsunuz, bunlar bize ne verebilir? İşi bilmeden, sırf üç-beş kuruş kazanmak için yapanlara sesleniyoruz; bizi rahat bırakın, gerçek eğitim sunacak kişilere ihtiyacımız var!.. Sayın Bakanım, bizi duyun ve sahip çıkın. İşin ehli olmayanları bize göndermeyin, bize kıymayın. Biz bu ülkenin geleceğiyiz... > İlköğretim öğrencileri - SAMSUN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.