Ben 5 çocuklu bir memur ailesinin çocuğuyum. Fakir büyüdük. Elimizden geldiği kadarıyla toplum kurallarına uygun, temiz bir şekilde yaşadık. Babam emekli başkomiserdir, "ben çocuklarıma helal lokma yedirdim. Yırtık ceketle okudular ama alınları ak başları diktir"derdi. Babamın aldığı emekli ikramiyesi, polis bakım-yardım parası ile beraber toplam 26 milyardı. Bu para ile ev almak hayaldi. Bir internet cafe açmaya karar verdik. Biraz da borçlanarak başladık işe, ama aksilikler peşimizi hiç bırakmadı. Kazanacağımız para ise, ayda en fazla 1 milyardı ve bunu hiç geçmedi. Helal dedik şükür dedik, bulamayanı da var dedik... Ben 10 yıldır bilgisayar sektöründe hizmet vermekteyim. İnternet cafede her türlü pornografik siteleri yasakladım, müşteriler ile bir aile olduk. Tüm evraklar hazırlanmış ve belediyeye teslim edilmişti, yine de devamlı ruhsat gerekçesiyle rahatsız edildik. Yakınımızda 3 adet disko vardı. Ruhsatları yoktu. Açılalı 1 seneyi geçmelerine rağmen ruhsatsız çalışıyorlardı. Her gün bir olay çıkıyordu ve maalesef küçücük kızlarımız fuhşa sürükleniyordu. Ama buna müdahale eden ve hesap soran yoktu. Çevrede o kadar zararlı ve suç teşkil eden disko tarzı yerler var. Hiçbirinde ruhsat yok, bunlara hesap soran da yok. Şimdi de, "internet cafeler kapatılacak, oyunlar yasaklanacak içeri 18 yaşından küçükler giremeyecek"gibi söylentiler dolaşmaya başladı. Birçok insanın evinde zaten internet bağlantısı vardır. İnsanlar oradan da uygunsuz, pornografik sitelere girebilir ve yapılabilecek her şeyi yapabilir. Bu insanlara, evlerinde yapılan şeyler dokunmuyor da, internet cafede oyun oynayınca mı zararı oluyor? Bazı yayın organlarında zaten aile yapısını bozan, şiddete yönelik birçok dizi, film, erotik vs. gösterimler her zaman vardır. İnternet cafelerde çocuklar bilgisayar kullanmayı öğrenmekte, zaman zaman ödevlerini buralarda yapmaktalar. Telefonla yapılamayan birçok haberleşme buralardan yapılmakta, bankacılık işlemleri, bazı resmi işler buralarda halledilmektedir. İstenen temiz toplumu, insanların ekmeğine mani olarak mı oluşturacaklar? Mesela biz bu internet cafeyi kapatırsak ne ile geçineceğiz? > Veysel Yazıcı > Bazılarını kayırmak mı istiyorlar? Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Günümüz Türkiye'sinde, demokratikleşme ve şeffaflaşma hızla gelişirken, Diyanet, yıllar önceki subjektif uygulamasına geri dönüyor. Son üç yıldır yazılı (test) sınavı ve akabindeki seminere göre hac görevlisi seçilirken, bu sene ne oldu da yazılı ve sözlü sınav uygulamasına geçildi? Ülkemizde en önemli sınavlar (OKS, ÖSS, ÜDS, KPSS vs.) hep ÖSYM'ce test sınavı yöntemiyle yapılır. Amaç personelin bilgisini ölçmek ise, bunun yolu budur. Sözlü sınav uygulamasına geçerek, acaba birtakım torpil ve adam kayırmalara kapı mı aralanmak isteniyor? Ya da müftülere yeterince yakınlıkta bulunmayanların hacca gidişi engellenmek mi isteniyor? Nerede yetkili sendikalarımız? Bu uygulamayı niçin mahkemelere taşımıyorlar acaba? Diyanet'ten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın bu işten haberi var mıdır? Bu tür uygulamalar "dur" denilmez ise, keyfi uygulamalar artarak devam edecektir. > İsmi mahfuz Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00