Terörü bitirmenin yolu, halkı kazanmaktan geçer

A -
A +

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Adıyaman, Diyarbakır gibi Güneydoğu illerimizde birçok fabrikanın açılışını yaptı. Halkla temas kuruldu, olumlu ve doğru mesajlar verildi. Bilhassa Diyarbakır'daki sıcaklık, karamsarlığımıza ilaç gibi geldi. Aslında Sayın Başbakan, o bölge insanına itici gelen biri değil; zaman zaman takdir toplayan, sempatiyle bakılan biri. Bölgedeki gerilimin azaltılmasında bu şans iyi kullanılmalı. Verilen mesajlar ve yapılanlar doğru olmuştur. Tehditle değil, iş ve aşla gidilmiştir. İnsanlarımızın yüreğine su serpilmiştir. Tehditle, korkutma ile bir yere varılamaz. Bu yolla şimdiye kadar netice alınamadı, bundan sonra da alınamaz. Terör örgütlerinin ve art niyetlilerin işine yarayan, onları besleyen yanlış adımlar bir daha atılmamalıdır. Bilhassa şeffaf bir yönetimle, bazı kamu görevlilerinin üzerindeki şüphelere son verilmelidir. Şırnak, Hakkari, Batman üçgeni için de başka tedbirler düşünülmeli. Düzce ile Hakkari'ye aynı teşvikler verilirse, hiçbir yatırımcının Hakkari'yi tercih etmeyeceği artık kabul edilmelidir. Bu yanlış teşvik sistemine bel bağlanmamalı, acilen başka yollar bulunmalıdır. Bilhassa sınır ticareti üzerindeki anlamsız ve gereksiz kısıtlamalara son verilmelidir. İran ve Irak'la çevrili bir ilimize, sınır ticaretini yasaklar gibi kısıtlamalar getirmenin haklı gerekçesini kimse bulamaz. Unutulmasın ki, aç insanlar sınırdan geçebilecek silahlardan daha tehlikeli olabilir. Artık halkla daha fazla iletişim kurmanın zamanı gelmiştir. Bilhassa bu özelliği bulunmayan bürokratlar süratle değiştirilmeli; halkla iyi diyalog kurabilen, güven veren görevliler bu bölgeye kaydırılmalıdır. Halk kazanılırsa, huzur ve güven ortamı kendiliğinden gelir... Hak ettiğim halde emekli olamıyorum Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu'na; Yaptığınız başarılı hizmetler halkımız tarafından iyi bilinmektedir. Bu en son kanunlaştırdığınız Sosyal Güvenlik Yasası ile de tarihe geçtiniz. Fakat benim çok önemli bir mağduriyetim iki yıla yakındır sürmektedir. Devletimi ve milletimi çok seviyorum. Fakat emekliliğimde yaşadığım bu olumsuzluklar, bazı kurumlara olan güvenimi sarsmıştır. Çalıştığım şirket, SSK'ya 6061 gün prim yatırmış. Bağ-Kur'da da 3416 prim günüm bulunmaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, devletime toplam 9477 gün prim ödemişim. Devletimin SSK ve Bağ-Kur emekliliği için istediği gün sayısından çok daha fazla gün prim ödememe rağmen, iki yıldır emekliliğim gerçekleşmemektedir. Bağ-Kur'da aranan 9 bin güne rağmen, benim iki kurumdaki toplam yatırılan prim gün sayısı 9477'dir. SSK'ya gidiyorum, farklı, Bağ-Kur'a gidiyorum, farklı tablolarla karşılaşıyorum. Artık çok bunaldım. Allah aşkına sevgili Bakanım, Devletine 9477 gün prim ödeyen, üstelik bunun 2600 gününü 212 sayılı Basın Yasası'ndan ödeyen bir kişi olarak nereden emekli olacağım, neden emekli olamıyorum? Çıkmaza giren durumumu size kadar iletmemin sebebi; bu konuda ne kadar bunaldığım, yalnız kaldığım içindir. Bilgilendirilmiyorum, ne yapacağım doğru-dürüst anlatılmıyor. Lütfen siz bu işi çözün... > Bayram Ali Kavalcı-RİZE > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.