Test Usulü, çocuklarımızın yeteneklerini yiyip bitirecektir

A -
A +

Milli Eğitim Bakanlığımız, farklı ölçme ve değerlendirme metotlarını bırakarak, sadece test usulü sisteme döndü. Bundan böyle, hemen hemen bütün okullarımız, test usulü sistemi uygulayacaklar. Doğrudur, test usulü sistem, öğretmen arkadaşlar açısından daha kolay olmaktadır. Fakat çocuklarımızdaki kabiliyetlerin ortaya çıkarılması adına, klasik usul bana göre daha kullanışlıdır. Okullarımızda sınavların test usulü yapılması, çocuklarımızın düşünme ve yazma kabiliyetlerini köreltecektir. Öğrencilerimizin okullarda en korktukları desin başında Türkçe gelmekte. Türkçe ve Edebiyat Öğretmenleriyle konuşmalarımızdan şu izlenimi edindim; çocuklarımıza yazma dersi vermeyin de, ne verirseniz verin. Çocuklarımız yazma derslerini pek sevmiyorlar... Öğrencilerimize sınavlarda sadece test usulü uygulandığından, yazma istidatları yeterince gelişmemektedir. Çocuklarımız güzel düşünüp, yazamamaktadırlar. Çocuklarımıza güzel düşünme ve yazma fırsatları pek verilmiyor. Bütün derslerde test uygulanırsa, çocuklarımız nerede düşünüp, yazacaklardır?!. Bu mümkün mü?!. Milli Eğitim Bakanlığımız ve YÖK, vakit geçirmeden, çocuklarımıza Seviye Belirleme ve Üniversiteye Giriş Sınavlarında klasik usulde soru sormanın yollarını aramalıdırlar. Bu test usulü çocuklarımızı yiyip bitirecektir. Seviye Belirleme ve Üniversiteye Giriş Sınavı test olduğundan, okullarımız tamamıyla test usulü sisteme dönmeye başlamışlardır. Bu durum da çocuklarımızı düşünüp yazmaya karşı tepkili hale getirmiştir. Çocuklarımızdan bir mektup veya bir dilekçe yazmalarını isteyin, o zaman işin vahametini daha iyi göreceksiniz. Maksadım bir probleme parmak basmak ve İdarecilerimizin bu hatadan en erken zamanda dönmelerine vesile olmaktır. Klasik sistemde öğrencilerimiz kendilerini daha güzel ifade etme fırsatı bulacaklardır. Okullarımızda test usulüne dönüldüğünden beri, ben ayda bir, öğrencilerimle yazı çalışması yapmaktayım. Öğrencilerime dini, milli ve tarihi bir konu veriyorum, o konu çevresinde düşünüp yazı yazmalarını kendilerinden istiyorum. İlk başlarda öğrencilerime çok zor geliyordu. Şimdi kendilerinde epey ilerleme oldu. Öğrencilerimden güzel yazılar çıkmaya başladı. En azından kendi çaplarında düşünüp yazı yazmalarına yardımcı olmaya başladık. Üniversite mezunu gençlerimizin bile büyük kısmının iki kelimeyi bir araya getirip yazamadıkları, bu sebeple işini kaybedenlerin bulunduğu söyleniyor. Yazık değil mi?! Gençlerimiz işsizlikle boğuşuyorken, iş bulanlar da yetenekli olmadıklarından, yeteneklerini uygulanan yanlış sistemden dolayı kaybettiklerinden işlerini kaybediyorlar. Bu çok acınacak bir durumdur. Klasik sistem, öğrencilerimizin düşünme ve yazma istidatlarını, yeteneklerini geliştirecektir. Klasik sistemle büyüyen öğrencilerimiz, düşüncelerini daha güzel kelimelerle ifade etme yeteneğini kendilerinde bulacaklardır. Güzel yazı yazan insanlarımızdan da ülkemiz daha çok faydalanabilecektir. Kaliteli eserler ortaya çıkartanların sayısı artacaktır. Bu durum da ülke insanımızın kültürünün artmasına vesile olacaktır. Klasik sistem, ayrıca ülke insanımızı ve öğrencilerimizi okumaya teşvik edecektir. Çünkü güzel yazma; okuma, düşünme ve yazma silsilesinden meydan gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığımızdan, bu test usulünden en kısa sürede dönmelerini rica ediyorum. Bu test usulü, öğrencilerimizin yeteneklerini yiyip bitirecektir. Nizamettin Bekar-TRABZON Çocuklarımızın 1 yılı ziyan edilmiş olmuyor mu? Eğitim süresinin değiştirilmesi ile ilgili çalışmaların, çocuklarımızın hayrına olacak bir sonuca ulaşmasını temenni ediyorum. Bir öğretim üyesi olarak, hâlen sürdürülen büyük bir yanlışlığı dile getirerek, bu çalışmalar sırasında düzeltilmesini temenni ediyorum. Liselerde eğitim süresi önceden 3 yıl iken, 2005-2006 yıllarında alınan bir kararla 4 yıla çıkarıldı. Bu karar, kamuoyunda ve eğitimciler arasında yeterince tartışılmadı. Hâlbuki 3 yıllık liselerin bile, son yılı üniversiteye hazırlıkla, bunun için kursa gitmekle geçiyordu. Demek ki 3. sınıfa gerek yokmuş diye düşünüyorduk ki, liselerde eğitim süresinin 4 yıla çıkartıldığı açıklandı. Acaba yeni yetişenlerin zekâ seviyesinin daha düşük bulunduğunun anlaşılmasından dolayı mı, yoksa daha tembel oldukları tespit edildiği için mi, bildirilmedi. Yapılan, 3 yılda okutulan derslerin 4 yıla yayılması oldu. Hâlen 4. yıl, bilindiği gibi, neredeyse baştan sona üniversiteye hazırlık kursuna gitmekle geçiyor. Hâlen görev yapan bütün büyüklerimiz, dünyada mesleklerinin en başarılı insanları arasında sayılan bilim insanlarımız, hepimiz 3 yıllık liselerden mezun olduk. Şimdi ise, sanki "vaktin nakit" olduğunu unuttuk. Çocuklarımızın ömürlerinin çok değerli 1 yılını, hiç gerekmediği hâlde ziyan ediyoruz. Onları hayata 1 yıl geç başlatıyoruz. Üretici değil tüketici olarak tutuyoruz. Üstelik, birçoğu fakir olan, bir an önce okulu bitirip ailelerine yük olmaktan kurtulmak, ailelerine yardım etmek isteyen gençlerimizi ve ailelerini sıkıntı içinde bırakıyoruz. Bundan dolayı birçoğunun ruh sağlığının etkilendiğini üzüntü ile görüyoruz. Gençlerimizin ömürlerinin 1 yılının boşa gitmemesi için, liselerin yeniden 3 yıla indirilmesi konusunda çaba gösterilmesini istiyorum... Prof.Dr. Halûk Yavuz > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.