Sağlık Bakanlığı'na; 2000 yılı Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik mezunuyum. Defalarca KPSS'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girmeme ve kayda değer puanlar almama rağmen, yerleştirmem yapılamamıştır. Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde; "İdari İşlerde Çalışanların Görev ve Yetkileri" bölümünde yer alan "Tıbbi Hizmetlerde Çalışanların Görev ve Yetkileri" ,160. maddesinin muhtevasının gözden geçirilmesi ve "bu alanda öğrenim gören, lise ve yüksek öğrenim yapan eğitimli tıbbi sekreterlerin çalışabileceği" ibaresinin eklenmesi gerekmektedir. Biz eğitimli tıbbi sekreterler olarak KPSS atamalarında bizlere daha fazla kadro verilmesini istiyoruz. Şu ana kadar hep az sayıda kadro ile geçiştirildi. Buna ek olarak, devlet hastanelerinde hizmet veren temizlik firmaları ve benzeri taşeron firmaların sözleşme ile isdihdam ettiği "Tıbbi Sekreterler" statüsündeki personel sayesinde, hastaneler Tıbbi Sekreter talebinde bulunmamakta ve bu da alımları azaltmaktadır. Buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Madem Tıbbi Sekreterlik görevini, lise mezunu tıbbi terminoloji ve yazışma tekniklerini bilmeyen kişilerle taşeron firmalar yapacaktı; neden devlet ve Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sekreterlik Bölümünün açılmasına izin vererek, 4 yılımızı sağlık meslek lisesinde, 2 yılımızı da önlisansta okuyup, bir çok arkadaşım gibi 6 yılımızı kaybetmemize sebep oldu. Sayın Sağlık Bakanım, madem ihtiyaç yoktu, madem atamayacaktınız, madem birkaç aylık halk eğitim belgelerini alanları biraz daha ucuza yerimize alacaktınız, Tıbbi Sekreterlik Bölümünü neden açtınız? İnşallah memuriyete giriş yaşını aşmadan verdiğiniz hakkı kullanmamız için önümüzü açarsınız. Kamu hastanelerinde hiçbir sağlık personeli taşeron firmasına bağlı çalışmamaktayken, Tıbbi Sekreterler taşeron firmasından çalıştırılmaktadır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi ve hakkımızın verilmesini istiyoruz... > İsmi mahfuz Açıkça "madencilik yapmayın" deniyor Danıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla beraber, madencilik faaliyetleri neredeyse duracak. Zira Danıştay kararıyla beraber yayınlanan genelgelerle, İl Özel İdareler işyeri açma ve çalışma ruhsatı, Orman Bölge Müdürlükleri de orman izni vermemektedir. MİGEM (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) bu konuda bir şey yapamamaktadır. Üst düzey kişilerle yaptığım görüşmelerde, gerekçeli karar resmi gazetede yayınlanmadığı için kanun ve yönetmelik bazında hiçbir adım atılamamaktadır deniliyor. Bu nedenle beklemekten başka durum bulunmuyor. Açıkça "madencilik yapmayın" deniliyor. > C. İ. Madencilik Örgütleri ne iş yapar? İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının madencilik sektörü için problem olmasının nedeni, sektörün kendisidir. Bu yetkinin Belediyelerden alınıp da özel idarelere verilmesi için çaba harcandı. Bunun getireceği muhtemel sıkıntılar görülmedi. Şimdi de, "İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatını Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGM) versin" diye bir görüş ortaya çıktı. Peki, MİGEM de bu ruhsatı verirken, tutup da il özel idarelerine, beldiyelere görüş sorarsa ne olacak? Ne değişecek? Bu problemi, madencilerin MİGEM'e ya da proje tanıtım dosyası ile "Çevre ve Orman Bakanlığına" vereceği bir "taahhütname" ile çözmek mümkündür.. Bu arada, madencinin maddi bir yükümlülük üstlenmesi gerekirse, madenci de yükümlülüğü üstlenecektir. Mesela; Torosların üstünde bir maden ocağı açacaksanız. işyeri açma ruhsatı almak için il özel idarelerine başvurduğunuzda, İl özel idaresi 6-7 kişilik bir heyet oluşturur, Toroslara çıkar, inceleme yapar, işyeri açma ruhsatı verir. Bu iş kaç günde biter, ne kadar bedel istenir, her zaman sonuç alınabilir mi?.. Anayasa Mahkemesi, İzin Yönetmeliğini iptal edeceğini Şubat 2009'da karar alıp duyurdu. Bu konuyu bulunduğum ortamlarda dile getirip, bir çalışma yapmak için Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının beklenmesine gerek olmadığını söyledim. Madencilikle ilgili izinleri bazı kurumlar işgüzarlıktan durduruldu. Şu anda her mevzuatta madencilikle ilgili düzenleme mevcut. Neden izinler durduruldu? Sektördeki örgütler ne yapıyor? Neden kimse sesini çıkarmıyor, gidip konuşmuyor? Ekmeğini bu ülkede madencilikten çıkaran herkese Allah kolaylık versin. > N. Y. Bu personel kıyımına seyirci mi kalınacak? Bizler, Maltepe Belediyesi'nde, taşeron firmada sözleşmeli olarak çalışırken, benim de aralarında bulunduğum yaklaşık 200 kişinin işine son verildi. Hergün 2-3-5 kişinin işine son veriliyor. Seçimi kazanan CHP'li yönetim, tepki çekmemek için böyle azar azar çıkarıyor. Beni de sorgusuz, sualsiz, tazminatsız olarak işten çıkardılar. Sırf kendi adamlarını işe yerleştirmek için, belediyede sözleşmeli veya taşerona bağlı olarak çalışan bütün personeli işten çıkarıyorlar. Maltepe Belediyesi'nde açıkça personel kıyımı yapılıyor. Medyada da bu konuda en küçük bir haber yer almıyor. Lütfen biz emekçilere, çalışanlara sahip çıkılsın. Ekmeğimizle böyle pervasızca oynayanlara bunun sebebi ve hesabı sorulsun... > Ahmet Çöllüoğlu